Translation of "غير" in Turkish

0.026 sec.

Examples of using "غير" in a sentence and their turkish translations:

- أنا غير متفاجئ.
- أنا غير متفاجئة.

Ben şaşırmadım.

غير صحيح

doğru değildir.

غير إلزامي

Zorunlu değildir

غير معقول!

- Mümkün değil!
- Asla!

غير ممكن!

- O, olamaz.
- Olamaz.

غير منطقي.

Saçma.

غير معقول

Hayal edilemez!

وهذا غير مقبول.

Bu kabul edilebilir değil.

التأثيرات غير المباشرة

Dolaylı etkiler,

غير الأسوياء والمتمردون

aykırılar, asiler,

الأخضر-- غير خطير.

Yeşil- önemi az.

مؤسساتٌ غير فعّالة،

işlevsiz kurumlar,

وأنا غير صبور.

Ve ben sabırsızım.

هي غير محددة.

sınırsız olasılık var.

لأسباب غير مفهومة.

yanıt vermiyor.

الآباء غير مبالين

ilgisiz veliler

الحفر غير المشروع

kaçak kazılar

والسبب غير معروف

sebebi ise bilinmiyor

غير قابل للاشتعال .

.

ونصبح غير مرنين.

ve kendimizi daha fazla zorlamayız.

هذا غير صحيح.

Bu doğru değil.

من غير مزاح!

Şaka bir yana!

هذا غير أخلاقي.

Bu ahlak dışı.

أنا غير متفائل.

Ben kötümserim.

أن "غير المتفق عليه"، مرادفة لكلمة "غير مريح" لسبب ما.

nahoşun hoş olmayan anlamına gelmesinin bir nedeni var.

- كان على الأرجح غير صحيح.
- كانت على الأرجح غير صحيحة.

O muhtemelen doğru değildi.

سعادتنا ستكون غير مستقرة،

mutluluğumuz çok istikrarsız

بالطبع سيكون غير مستقر.

Dayanıksız bir yapı olur.

هذا الكلام غير منطقي.

bu saçmalık.

"دون دريبر" غير سعيد،

Don Draper mutsuz

غير متأكدة من ذلك.

Yapacağımdan emin değilim.

غير مسبوقة خلال رئاستي.

yönetimimde eşi görülmemişti.

‫نحو منطقة غير معروفة.‬

bilinmeyen bir bölgeye götürdü.

وأن تطلعاتي غير الواقعية

Kendimi, kültürümün içinde gerçekçi bir şekilde

ولكن ذلك غير صحيح.

Fakat bu doğru değil.

‫والناس غير مرتاحين لغضبنا،‬

ve insanlar öfkemizle rahat olmadığı için.

لكنني كنت غير راضٍ.

Ama tatmin olmamıştım.

‫شيء غير متوقع إطلاقًا.‬

Hiç beklenmedik bir durum.

في منظمات غير حكومية.

Sivil toplum kuruluşları,

وحدث غير تاريخ العالم

ve dünya tarihini değiştiren bir olay

غير مناسب في الإسلام

İslamiyet'de uygun değildir

نحن غير مدركين للزراعة

tarımdan ise bihaberiz

من غير المعروف كيف

nasıl yapıldığı bilinemiyor

حفار غير موجود بالفعل

iş makinesi zaten yok

ليست حالة غير طبيعية

anormal bir durum değil

وإذا كنا غير مخططين

ve plansız isek

غير مرحب به للغاية

pekte hoş karşılanmıyor

كان غير موجود تقريبًا

yok denecek kadar azdı

لديهم تصورات غير مفهومة

anlaşılamayan algıları vardır

غير متأكدين من دورهم.

olmaması gibi önemli hatalar meydana geldi .

وبتلك الأموال غير الشرعية،

Bu yasa dışı parayla da

غير متصالحين، أن يتذكروا،

uzlaşmazlığı hatırlayacaklar

"غير عادية وفيما يتعلق"

"Sıradışı ve alakalı"

تصرف توم غير مقبول.

Tom'un davranışı kabul edilemez.

كانت فرصة غير متوقعة.

Beklenmedik bir fırsattı.

ما قلته غير صحيح.

- Söylediğin doğru değil.
- Söylediği şey doğru değil.

كان سامي غير مسلما.

Sami gayrimüslimdi.

- هل لليلى علاقة غير شرعيّة؟
- هل ليلى في علاقة غير شرعيّة؟

Leyla bir birliktelik yaşıyor mu?

- وُلِدَ سامي من علاقة غير شرعيّة.
- أَنجِبَ سامي من علاقة غير شرعيّة.

Sami'nin doğumu evlilik dışı bir ilişkiden kaynaklandı.

تبطئ الأقدام، شكل غير مألوف

Ayak sürümek, kötü bir vücut,

حسنا, هذا ايضا غير صحيح.

Bu da yanlış.

حيث النادلات غير محتمشات البتة.

garson kızlar yarı çıplak.

إن مدننا ومجتمعاتنا غير مستعدة.

Şehirlerimiz ve topluluklarımız hazır değil.

لأن تلك اللغة غير مفيدة.

Çünkü o dil, onlar için faydalı değil.

اجتماع غير عادي في الشركة.

Şirkette olağanüstü toplantı yapıldı.

كان ذلك غير واقعيّ بالمرّة.

Fazlasıyla gerçek dışı.

لأستيقظ غير مدركة من أكون،

Kim olduğumu bilmeden uyanıyorum,

المثال التقليدي للذاكرة غير التقريرية

Örtük belleğin klasik örneği

‫لديّ هذا.‬ ‫السمك غير مضمون.‬

Elimde bu var. Balığın ise garantisi yok.

اهتمامنا غير المفسر لبعضنا البعض.

birbirimize duyduğumuz tanımlanamayan ilgi ile açıklanabilir.

إن جداول البيانات غير متقنة.

Hesap tabloları tembeldir.

هي فقط ستكون غير مناسبة

aynı derecede alakasız olurdu.

لسلسلة من الأحداث غير المتوقعة.

beklenmedik bir olay dizisi yaşanması gerekti.

لا يزالون غير متصلين بالإنترنت.

600 milyondan fazla insan olduğu anlamına gelir.

لآخرين، فكرة التقدم غير مهمة.

Diğerleri için ilerleme fikri onları ürpertiyor.

حتى عندما تكون غير مريحه،

bu, rahatsız edici olmaya başlasa bile.

وهي ليست منظمات غير حكومية.

ki bunlar hiç de sivil değil,

دور الثقافة غير قابل للقياس.

Kültürün rolü çok büyük.

للأسف الأطفال غير محظوظين الآن

şimdiki çocuklar malesef daha şanssız

نستخدم المصطلحات الغربية غير التركية

Türkçe'de olmayan batı terimleri kullanıyoruz

في المجتمعات الإسلامية غير التركية ،

Türk olmayan müslüman toplumlarında ise

وثائق الصور القديمة غير متوفرة

eskiye dair belgeler fotoğraflar pek bulunmuyor

بصراحة ، ليس لأننا غير مرتاحين ،

Yani bizim rahatsız olduğumuzdan dolayı değil açıkçası

سيصبحون غير قادرين على الإنتاج

Üretim yapamaz hale gelecekler

سنواجه صورة غير مرغوب فيها

Hiç istenmeyen tabloyla karşı karşıya kalacağız

قصة قصيرة لطفل غير شرعي

Gayrimeşru bir çocuğun kısacası başarı öyküsü

إنها غير مصنوعة من الطوب.

Tuğladan yapılmadı.

المياه الخضراء غير مناسبة للشرب

Yeşil su içmeye uygun değildir.

ديانا أختك غير الشقيقة كذلك.

Diane senin de üvey kız kardeşin.

شباب بلدنا غير مهتمين بالسياسة.

Bizim ülkemizin gençliği siyasetle ilgilenmez.

لازلت غير مقتنعا بعدالة ذلك.

Hâlâ bunun adil olduğunu sanmıyorum.

لديك ستّ رسائل غير مقروءة.

Altı okunmamış mesajın var.

الحياة غير ممكنة بدون ماء.

Susuz hayat olamaz.

هل أنت غير مشغول غداً؟

Yarın boş musunuz?

توم مازال غير موجود هنا.

Tom hâlâ burada değil.

غير قادر على شن معركة مفتوحة، بالنسبة لحنبعل الهجوم على أرسيتيوم أمر غير وارد

Açık bir savaşa zorlayamayacak halde olan Hannibal için Arretium'a yapılacak bir saldırı söz konusu değil.

وانتشرت بشكل كبير مما غير الوضع.

bu yayıldı, sonra dönüşüm geçirdi.

وهذه ظاهرة تدعى "العمى غير المقصود".

Bu, "istem dışı körlük" denen bir olay.