Translation of "هكذا" in Turkish

0.023 sec.

Examples of using "هكذا" in a sentence and their turkish translations:

هكذا، صحيح ؟

Bu şekilde olsa bile,değil mi?

هكذا تصرّفتُ.

Bu kadardı.

هكذا يقولون

yani diyorlar ki

كان قائد هكذا، كان ذكاؤه العسكري هكذا.

Şöyle bir lider, şöyle bir askerî deha der.

سيقولون لا يُزرع الورد هكذا بل هكذا،

Gül öyle yetiştirilmez, böyle yetiştirilir diyenler olacak.

الكرة تختفي هكذا،

Top böyle yok oluyor

وقفت أشرح هكذا.

İşte çıktım böyle anlatıyorum.

‫انظر، سنتركها هكذا.‬

Bakın, onları böyle bırakacağız.

كانت هكذا دائمًا.

bu hep böyle oldu.

بشكل مفصل هكذا.

çocuk nesillerini takip etmiyor.

الحياة ليست هكذا

hayat da öyle değil mi

كان جيلنا هكذا

bizim neslimiz böyleydi

هكذا في أوشاك

Yani Uşakta

كان ابني هكذا

ay çocuğum böyle oldu böyle büyüdü diye videosunu paylaşan

هكذا يهزمون أعدائهم

işte düşmanlarını bu şekilde alt ediyorlar

هكذا بدأت مغامرتك.

işte serüven böyle başladı.

لما تتصرف هكذا؟

- Neden bu şekilde davranıyorsun?
- Niye böyle davranıyorsun?

هكذا هي الحياة.

- Hayat bu.
- Hayat böyle işte.

لم يحدث هكذا.

O şekilde olmadı.

هكذا نطهي الأرز

Pilavı pişirme şeklimiz budur.

هكذا لقد نجح.

Böylece o başarılı oldu.

لماذا هكذا قليلا؟

- Neden böyle az?
- Neden bu kadar az?

أدى الخدمة هناك، وكان قائداً هكذا كان جنديًا هكذا.

İşte şurada yaptı, şöyle bir lider, şöyle bir asker,

- لم يكُن دوما هكذا.
- هو لم يكن دائما هكذا.

O her zaman öyle değildi.

يعني أنا أتخيله هكذا.

Yani şöyle hayal ediyorum.

وعادًة ما تبدأ هكذا:

Genel olarak şöyle başladı:

أنا أفكر هكذا حقاً.

Ben gerçekten böyle düşünüyorum.

هكذا تتوصلون إلى الحقيقة.

İşte, gerçeği böyle bulursunuz.

‫هكذا تتواصل في الأعماق.‬

Derinlerde bu şekilde iletişim kurarlar.

ولكن هكذا رأتني هوليوود،

Fakat Hollywood beni öyle görüyor

هكذا نحمي رؤوسنا بأيدينا

ellerimizle başımızı bu şekilde korumalıyız

ثم دعنا نشرح هكذا

o zaman şöyle açıklayalım

تظهر القطب الشمالي هكذا

kuzey kutbunu gösteriyor böyle

يا يغذي بطنك هكذا

oh karınını doyuruyor böyle

ما الذي أحزنها هكذا؟

Onu ne kadar o kadar üzdü?

لم الجو حار هكذا؟

Neden bu kadar sıcak?

هكذا كانت الأمور دائمًا.

Bu her zaman bu şekilde olmuştur.

كم تبدو سعيدا هكذا

Ne kadar da mutlu gözüküyorsun öyle.

"أهو هكذا دوما؟" "أجل."

- "O her zaman böyle midir?" "Evet, böyledir."
- "O hep böyle mi?" "Evet, öyle."

لا تحدّق بي هكذا!

Bana o biçimde bakma!

كان سامي يتصرّف هكذا.

Sami bu şekilde davranıyordu.

هناك العديد من الأطفال هكذا.

Böyle bir sürü çocuk var.

‫انظر، سنتركها هكذا.‬ ‫ونملأ هذه.‬

Bakın, onları böyle bırakacağız. Ve de üstünü dolduracağım.

‫ولا بأس من أكله هكذا.‬

Onu böyle yemenin hiç sakıncası yok.

يمر خلال أيديكم، هكذا تمامًا.

aynen bu şekilde elinizin içinden geçebiliyor.

لكن الأمر لا ينجح هكذا.

Ama, işler o şekilde yürümüyor.

إذا سمعنا صفارات الإنذار هكذا

şöyle bir siren sesi duyarsak

يجب أن يكون السؤال هكذا

soru böyle olmalı

كنا نشاهد التلفاز ونشاهده هكذا

hemen televizyon başına geçip bu şekilde izlerdik

ألا يبدو الزوم قليلا هكذا؟

Zoom da biraz buna benzemiyor mu?

ممتلئ قليلاً تجاه بطنك هكذا

böyle göbeğine doğru biraz tombul

هكذا ينزلق فوق تلك المظلة

işte o şemsiyenin üzerinden böyle süzülüp

‫تستخدم ذراعها هكذا كسلاح غريب.‬

Kolunu tuhaf bir silah gibi kullanıyor.

ما الذي يجعلك تضحك هكذا؟

Böyle gülmene sebep olan şey nedir?

الآن، أول تمرين كان هكذا:

Şimdi ilk alıştırma şuydu:

لست معتادا على هكذا عمل.

- Bu şekilde çalışmaya alışkın değilim.
- Bu tür işe alışkın değilim.

لا يمكننا ترك توم هكذا

Tom'u böyle bırakamayız.

ما الذي يجعلك واثق هكذا؟

Seni bu kadar emin yapan nedir?

لم نواجه هكذا مشاكل بعد.

Bu tür problemleri henüz yaşamadık.

هكذا ينجو السحر في عصر جوجل،

Google çağında sihir yaşamaya böyle devam ediyor

أخيراً ارتاح ولكنه لا يقف هكذا.

Artık rahat ama oturmuyor bir yerlerde.

تلك هي المعايير، هكذا يفعلها الجميع.

Standart budur; herkes böyle yapıyor.

الحيلة هي، بأنني أستطيع فعلها هكذا.

Fakat işin hileli bir yanı da bu halde bile meditasyon yapabiliyor olmam.

هكذا استمرت القصة بالبقاء وهكذا ستستمر.

Bu şekilde hikâyeler hep hayatta kaldı ve hayatta kalmaya da devam edecek.

لم أُعامل هكذا عندما كنت ذكرًا.

Bir erkek olarak daha önce hiç böyle muamele görmemiştim.

في حالة موطني كان الأمر هكذا.

Memleketim ile ilgili durumda bu şekilde oldu.

‫عندما تُرجع رأسها للخلف هكذا وتتلوى،‬

Sarmal hâline gelip kafalarını öyle geriye çekmeleri

وأنا على صواب، لأنني دائماً هكذا،

ki ben haklıyım çünkü hep haklıyımdır,

معظم المحيطات لا تبدو هكذا إطلاقًا.

okyanusun büyük bölümü buna hiç benzemiyor.

كريس: ومن سوف يموّل هكذا تجارب؟

CA: Bu deneyleri kim finanse edebilir?

إذا واصلنا هكذا ، فسوف نختفي بالفعل

eğer bu şekilde devam edersek biz zaten yok olacağız

‫وفجأةً، تمدّ...‬ ‫أذرعها نحو السطح هكذا.‬

Birdenbire, yüzeye doğru uzandı.

- لا تقل ذلك.
- لا تتكلم هكذا.

- Böyle konuşma.
- Öyle konuşma.

هكذا يبدو فَيروس مثل فيروس الكورونا

Bir virüs böyle görünür örneğin koronavirüsü.

أمي لا تريدني أن أكون هكذا.

Annem öyle olmamı istemedi.

ويحمل في يده مكنسة، أو هكذا بدت

Ve elinde bir süpürge sapı tutuyor, görünen böyle gibi,

يعني قيمة الأثر الذي ستقدمونه - تماماً هكذا -

yani oluşturacağınız eserin kıymeti – aynen böyle –

اندهشت كثيراً ونظرت هكذا، كنت أشاهد التلفاز.

Ben çok şaşırdım ve bakıyorum, böyle televizyonda izliyorum.

هكذا نحدد إذا كنا سعداء أم لا.

mutlu olup olmayacağımızı kararlaştırır.

وكأنّ المظهر الجميل لا يكون إلا هكذا.

sanki iyi görünüm başka bir şekilde olmazmış gibi.

هكذا تُتخذ الكثير من القرارات التجارية اليوم.

günümüzde işle ilgili birçok karar bu şekilde alınıyor.

وهيئتهم هكذا بالمقلوب تساعد على حفظ طاقتهم.

Alt üst yaşanan bir hayat, daha fazla enerji saklıyor.

باختصار ، نحن ، التسعينيات ، كنا محظوظين قليلاً هكذا

kısacası biz 90 lılar olarak birazcık böyle şanslıymışız

دعونا نفكر هكذا الآن. ذهبت في إجازة

şimdi şöyle düşünelim. Tatile gittiniz

بعد كل شيء ، ليوناردو دافنشي هو هكذا

Sonuçta Leonardo Da Vinci yani öyle böyle

من أعطاك الحق بأن تتحدث إلي هكذا؟

Benimle o şekilde konuşma hakkını sana kim veriyor?

يعرضونها، هذا هكذا، هذا كذا، يناقشونها مع اصدقائهم.

Gösteriyorlardı, şu şudur, şu budur, arkadaşlarıyla tartışıyorlardı.

فصيلة الرابتور هكذا، تصيد في مجموعات، تستخدم ذكاءها.

Raptorlar böyledir, grup hâlinde avlanır, zekâlarını kullanır.

عادة لأن الناس الذين قابلتهم هكذا دائما خذلوني،

Genelde böyle tanıştığım insanlar beni hep hayal kırıklığına uğrattıkları için,

‫علق في شق صغير هناك.‬ ‫حسناً، لنربطه، هكذا.‬

Evet, oradaki küçük yarığa sıkıştı. Pekâlâ, bunu bağlayalım. İşte.

ما الذي جاء بك إلى هنا باكراً هكذا؟

Ne seni buraya bu kadar erken getirdi?

وروى بنفسه ما حدث بعد ذلك هكذا، قال:

Sonrasını kendi şöyle anlattı, dedi ki:

لكنني تعلمت أيضًا أن الأمر لا يكون هكذا دائمًا.

Fakat bunun her zaman böyle olmadığını da öğrendim.

دعنا نأتي إلى مثالنا السابق ، لقد جعلت إصبعي هكذا

az önceki örneğimize gelelim hani ben parmağımı böyle yapmıştım ya

‫ولكن عندما تهطل الثلوج هكذا،‬ ‫يجب أن تكون أكثر ذكاءً.‬

ama böyle kar yağarken akıllı davranmalısınız.

‫ولكن عندما تهطل الثلوج هكذا، ‬ ‫يجب أن تكون أكثر ذكاءً‬

ama böyle kar yağarken akıllı davranmalısınız.

هكذا نصبح دائرة كاملة من القصة مرة أخرى إلى الأجتماعية.

Böylece dönüp dolaşıp hikayeden toplumsallığa geldik.