Examples of using "ليعيش" in a sentence and their turkish translations:
Tom bizimle yaşamaya gelecek.
Onun içinde yaşadığı bir evi yok.
Benden sonra ismimin yaşaması fikri hiç ilgimi çekmiyor.
Habitatları olmadan, orangutan nüfusu başka bir yerde hayatta kalıp büyüyemez.