Translation of "مكان" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "مكان" in a sentence and their turkish translations:

ونحن نسقط في مكان ونجد الحياكة في أي مكان، كل مكان.

Biz bir yere cup diye atladık ve her yerde örücüleri bulduk.

أو مكان عبادة،

bir ibadethaneye,

لأي مكان تريدين.

gitmek istediğin yere.

هذا مكان الحادثة.

- Olayın meydana geldiği yer burası.
- Burası olayın meydana geldiği yer.

هذا مكان المعركة.

Bu, savaşın olduğu yerdir.

انتقل سامي إلى مكان يبعد ستة ساعات عن مكان عمله.

Sami çalıştığı yerden altı saat uzağa taşındı.

قرأت في مكان ما،

Bir yerde okudum, nerede okudum,

وهي أيضاً في مكان،

Ve ayrıca orada, günün her saati

المدرسة هي مكان آمن.

Okul güvenli bir alan oluşturur.

أو مكان لبيع الحشيش،

bir esrar dükkanına,

‫مكان جيد وواسع للوقوف.‬

Güzel ve geniş bir açı.

فالمحيطات مكان لا يرحم،

Okyanuslar affetmeyen yerler

‫إنها مكان غامض ومهيب.‬

Gizemli, korkulası bir yerdir.

‫مكان ذو أصوات مخيفة...‬

İnsanı ürküten seslerin...

سيتم تنظيف كل مكان.

Her yer temizlenecek.

وفي مكان توماس جيفرسون،

Ve Thomas Jefferson parkında,

أنت في مكان آمن.

Güvenli bir mekândasın.

ليس هناك مكان للاختباء.

Saklanacak bir yer yok.

وجعل العالم مكان أفضل.

ve dünyayı daha iyi bir yer hâline getirecek bir şey.

- سآخذك إلى مكان آمن.
- سآخذك إلى مكان ستكون فيه في أمان.

Seni güvende olacağın yere götüreceğim.

- يذهب معي كلبي إلى أي مكان أذهب إليه.
- يرافقني كلبي إلى أي مكان.
- يرافقني كلبي في كل مكان أذهب إليه.

Köpeğim her yere benimle birlikte gider.

عن أي مكان في العالم،

daha fazlaydı.

والنقاط البنية، هي مكان المرض

Kahverengi noktalar, hastalığın olduğu yerler.

هناك قمامة في كل مكان،

her yerde çöp vardı,

إنها موجودة في كل مكان،

Her yerde olan şeyler

يتبعثر الضوء في كل مكان.

ışığın her tarafa gittiğini görebilirsiniz.

مكان آخر من أجل الناس.

İnsanlar için başka bir yer daha.

‫الخطر متوقع من أي مكان.‬

Tehlike her yönden gelebilir.

‫انتشرت الرواسب في كل مكان.‬

Yüzey tortusu her yere saçılmıştı.

بإمكانك وضعها في أي مكان.

Onu herhangi bir yere koyabilirsin.

وصل الشرطة إلى مكان الحادثة.

Polis kaza mahalline ulaştı.

أنا بحثت في كل مكان.

Ben her yere baktım.

ساعثر علي مكان خاص بي

Kendime ait bir yer bulacağım.

لم تنام في مكان كهذا؟

Neden böyle bir yerde uyuyorsun?

احفظ المال في مكان آمن.

- Parayı güvenli bir yerde tut.
- Parayı güvenli bir yerde saklayın.

لم نره في أي مكان.

Onu herhangi bir yerde görmedik.

"أين تتألّم؟" "في كلّ مكان."

"Neresi ağrıyor?" "Her yerim."

أتذكر رؤيتها في مكان ما.

Onu bir yerlerde gördüğümü hatırlıyorum.

فقط ضعه في أي مكان.

Bunu sadece herhangi bir yere koy.

هذا الشاطئ مكان سياحي مشهور .

Bu plaj popüler bir turistik noktadır.

يتحركون من مكان إلى آخر.

Onlar bir yerden bir yere taşınıyorlar.

اجلس في أي مكان تحب.

İstediğiniz yere oturun.

كيف عَلِم توم مكان ماري؟

Tom, Mary'nin nerede olduğunu nasıl öğrendi?

هذا مكان رائع للعيش فيه.

Yaşamak için güzel bir bölge.

للننتقل للعيش في مكان آخر.

Uzaklaşalım.

لم أجده في أي مكان.

Hiçbir yerde onu bulamadım.

- انتقلت ليلى إلى مكان آخر.
- ابتعدت ليلى.
- انتقلت ليلى للعيش في مكان آخر.

Leyla uzaklaştı.

- كان سامي في مكان غير مسموح للسّباحة.
- كان سامي في مكان لا تُسمح فيه السّباحة.
- كان سامي في مكان مُنعت فيه السّباحة.
- كان سامي في مكان ممنوع السّباحة فيه.

Sami yüzülmenin yasak olduğu bir bölgedeydi.

وضعناه في مكان بايهان، وفردوس أيضاً.

bayağı bütün deneyimimizi aslında kötüye kullandık.

كان السرطان متفشي في كل مكان.

Kanser her yere yayılmıştı.

‫لن يذهب إلى أي مكان الآن.‬

Artık bir yere gidemez.

‫هذا مكان لا يصلح للتواجد به.‬

Burası uygun bir yer değil.

هذه هي طريقة تشييد مكان ثقافي.

Kültürel bir bina yapmanın yolu budur.

مكان أستطيع أن أقول أنه مكاني.

"ev gibi bir yer arıyorum"

فسيكون هناك مكان لي لأذهب إليه،

benim gidecek bir yerim hep olacak

‫ويوجد مكان واحد يحدث ذلك فيه.‬

Bunun gerçekleştiği bir yer hâlihazırda var.

‫والحطام موجود في مكان ما هناك.‬

Ve enkaz oralarda bir yerde.

يمكن العثور على مكان في المجتمع

toplumda kendine yer bulabiliyor

وذلك لا يقتصر على مكان العمل،

Ve bu sadece bir iş yeriyle sınırlı kalmaz.

هل أنت ذاهب إلى مكان ما؟

Bir yere gidiyor musun?

هيا بنا نذهب إلى مكان آخر.

Başka bir yere gidelim.

لولا الموسيقي لكان العالم مكان ممل

Müzik olmasaydı, dünya sıkıcı bir yer olurdu.

في كل مكان من الولايات المتحدة

her yer'de ABD'den

يمكنك الذهاب إلى أي مكان تريد.

İstediğin yere gidebilirsin.

في أي مكان في النمسا تربيت؟

Avusturya'da nerede büyüdün?

انتقل سامي للعيش في مكان آخر.

Sami evden taşındı.

وكل هذا من أي مكان في العالم.

dünyanın herhangi bir yerinden yapabilmekteler.

وهل يوجد مكان أكبر من الأخدود العظيم؟

Büyük Kanyon'dan daha büyük ne olabilir ki diye düşündüm?

وعن كنْه الحياة في أي مكان آخر:

sorgulamaya başlamış bir tür.

‫هذه الشجرة ‬ ‫مكان مرتفع للمراقبة مناسب تماماً.‬

Bu ağaç harika bir gözlem noktası.

‫وهذا معناه أن نبقى في مكان واحد.‬

Bu, tek yerde kalarak yapılır.

‫لا تذهبي إلى أي مكان. ابقي هنا.‬

Bir yere gitme, orada kal.

كانت في كل مكان عندما كنت صغيرة

Ben büyürken etrafımızda her yerdeydi.

بلغاتهم المحلية، في أي مكان في العالم؟

onlara yönelik simültane çevirmenlerimiz olamaz mı?

الميدان هو مكان حيث يلتقي فيه الناس.

Meydan, insanların buluştuğu yerdir.

عرف كلا القائدين مكان وجود بعضهما البعض

Artık iki general de birbirlerinin nerde olduğunu biliyordu.

في مكان يسمى (ويلو جراج) عام 2008.

2008'de Willow Garage adlı bir mekandaydı.

لكن لا أعلم أي مكان أسميه بيتي."

"ama nereye evim diyebilirim bilmiyorum."

‫ربما لا يبدو هذا أنسب مكان للراحة.‬

Dinlenmek için pek akıllıca bir seçim değil sanki.

سيتم مشاركة صور أطفالك في مكان واحد!

senin çocuklarının görüntüleri bir yerde paylaşılacakmış!

هنا لا يمكنهم القدوم إلى أي مكان

İşte hiçbir yere gelemezler

، في مكان ما في حجرة المعدات السفلية.

alt ekipman bölmesindeki hasarlı kablolardan

‫غالبًا ما أذهب إلى مكان وكرها الرئيسي.‬

Sık sık yuvasının olduğu yere gidiyorum.

بنته متحمسة للذهاب معه إلى أي مكان.

- Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
- Kızı onunla birlikte herhangi bir yere gitmeye isteklidir.

انت تواجه السياح اليابانيين في كل مكان .

Japon turistlere her yerde rastlarsın.

ليست لدي أدنى فكرة عن مكان إقامتها.

Onun nerede yaşadığı hakkında fikrim yok.

هيا بنا نذهب إلى أي مكان آخر.

Başka bir yere gidelim.

كان يمكن أن يكون في أي مكان.

Her yerde olabilirdi.

في مكان آخر ، تم اكتشاف النيازك العملاقة

Başka yerlerde, mamut meteorları keşfedildi

متأكّد أني رأيته قبلا في مكان ما.

Onu daha önce bir yerde gördüğüme eminim.