Translation of "لديه" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "لديه" in a sentence and their turkish translations:

لديه خططه.

Planları var.

لديه منزلين.

Onun iki evi var.

لديه كلب .

Onun bir köpeği var.

لديه سيارته الخاصة.

Onun kendi arabası var.

لديه الجنسيّة الأوكرانيّة.

Ukrayna vatandaşlığı var.

توم لديه سيارة

Tom'un bir arabası var.

توم لديه مناعة.

Tom'un dokunulmazlığı var.

هل لديه حبيبة؟

Kız arkadaşın var mı?

توم لديه نقود

Tom'un parası var.

كم كتاباً لديه؟

Onun kaç tane kitabı vardır?

هل لديه أرز?

Pirinci var mı?

‫لكن لديه مشكلة كبيرة.‬

Ama büyük bir sorunu var.

كان لديه 9 أطفال

9 tane çocuğu oldu

كل شخص لديه حلم

herkesin bir hayali var ya hani

لديه صديق من الجوار

Mahalleden bir arkadaşı var

كان لديه قطب مغناطيسي

manyetik kutbu vardı

لديه مجال مغناطيسي ولكن

manyetik alanı var fakat

كل مشكل لديه حل.

- Her problemin bir çözümü vardır.
- Her sorunun bir çözümü vardır.

لديه سيارة بأربعة أبواب.

Dört kapılı bir arabası var.

هل لديه كتب كثيرة؟

Onun çok sayıda kitapları var mı?

بيل لديه أصدقاء كثر.

- Bill'in çok arkadaşı var.
- Bill'in birçok arkadaşı var.

لديه الكثير من المال.

- O aşırı para harcıyor.
- Onun bir sürü parası var.

توم لديه شعر رمادي.

- Tom'un gri saçı var.
- Tom'un saçları kır.

توم لديه مئات الكتب.

Tom'un yüzlerce kitabı var.

هذا الرجل لديه حصان.

Bu adamın bir atı vardır.

بيتي ليس لديه سقف.

Evimin çatısı yok.

هذا رياضي وكان لديه مهنة

Bu, kariyeri olan bir atlet.

كان لديه لحن مثل هذا

şöyle bir melodisi vardı hani

لذلك كان لديه منافس كبير

Yani devasa bir rakibi vardı zaten

رئيس وزراء فرنسا لديه قول

Fransa başbakanının bir sözü var

كلٌ منّا لديه ذاك الصديق

Bilirsiniz her insanın

لديه أسرة كبيرة لتتكفل به.

Onun geçindirecek büyük bir ailesi var.

لديه سمعة سيّئة عند طلبته.

Öğrencilerinin yanında kötü bir ünü var.

- إنه يملك سيارة.
- لديه سيارة

Onun bir arabası var.

ليس لديه بيت ليعيش فيه.

Onun içinde yaşadığı bir evi yok.

لديه، تقريبا، خمسين ألف ين.

Onun, tahminen, elli bin yeni var.

السيد سوزوكي لديه ثلاث بنات.

Bay Suzuki'nin üç kızı var.

الإنسان لديه القدرة على الكلام.

İnsan konuşma yetisine sahiptir.

كل شخص لديه آرائه الخاصّة.

Herkesin kendi görüşü var.

توم لديه الم رأس سيئ.

Tom'un kötü bir baş ağrısı vardı.

كلٌّ منهم لديه سيارته الخاصة.

Her birinin kendi arabası var.

ذلك الرجل لديه فم كريه.

- O adam çok küfürbazdır.
- O adamın bozuk bir ağzı var.

كل شخص لديه ضعف وقوة.

Herkesin güçlü ve zayıf yönleri vardır.

لا أحد كانت لديه شهيّة.

Hiç kimsenin fazla bir iştahı yoktu.

ذلك الرجل لديه ديون كثيرة.

O adamın çok borçları var.

- لديه سياراتان، إحداهما جديدة و الأخرى قديمة.
- لديه سيارة جديدة و أخرى قديمة.

O yeni bir arabaya ve eski bir arabaya sahiptir.

ولكن أيضا تتطور لديه متلازمة باركنسون

ve yine Parkinson hastası olabilirdi."

اعتقدتُ أنه كان لديه حفلٌ بسيط.

Küçük bir düğün olacağını düşündüm.

ولا لأي شخص لديه أفكار مختلفة.

farklı fikirlere sahip insanlar için de.

كان لديه معدل الإدانة بنسبة 100%

%100 mahkumiyet oranına sahipti,

‫لكن الفهد المذعور لديه أفكار أخرى.‬

Ancak paniklediği belli olan parsın başka düşünceleri var.

‫لكن العنكب الصياد لديه مهارة مميزة.‬

Fakat avcının inanılmaz bir kabiliyeti var.

"جاري، لديه سيارة أكبر مما لدي"

"Komşumun benimkinden çok daha büyük bir aracı var."

الطفل لديه دورة رقص ، تعلم البيانو

çocuğun dans kursu var, piano öğreniyor

النمل لديه ميزة أخرى غير معروفة

karıncaların bilinmeyen bir özelliği daha var

لديه الكثير من المال في المصرف.

- Onun bankada çok parası var.
- Onun bankada bol parası var.

- ليس لديه صديقة.
- ليس عنده حبيبة.

Hiç kız arkadaşı yok.

لديه راتب شهري يبلغ 2000 دولار.

Onun aylık geliri 2.000 dolar.

- لديه ثلاثة أبناء.
- عنده ثلاثة أولاد.

Onun üç oğlu var.

توم لديه مناعة من ذلك المرض.

Tom bu hastalığa karşı bağışıktır.

- لدى سامي أخت.
- سامي لديه أخة.

Sami'nin bir kız kardeşi var.

كل منا لديه هرمونات مختلفة، أعضاء مختلفة،

Farklı hormonlarımız, farklı cinsel organlarımız

لديه أبطىء معدل هضم مقارنة بالثديات الأخري.

Memeliler arasındaki en düşük sindirim oranına sahipler.

صدربعل لديه حاليا 15.000 جندي تحت تصرفه

Hasdrubal mevcudiyetinde 15.000 askere sahip.

مازال لديه أبوين جيدين، وسيقومون بتربيته جيداً.

yoksulluğun önemli olmadığını ileri sürebilirsiniz.

وكما تعلمون،الانترنت لديه هذه الميزة الشيقة.

İşte, internetin böyle ilginç bir yönü var.

درس خاص. الطفل ليس لديه وقت للعب

özel dersi. Çocuğun oyun oynamaya vakti yok

لكن الجنرال القرطاجي الماكر كان لديه خطة...

Fakat kurnaz Kartacalı generalin bir planı vardı.

مايك لديه صديق حيث يعيش في شيكاغو.

Mike'ın Şikago'da yaşayan bir arkadaşı var.

هو لديه عادة أن يمشي كل صباح.

- O her sabah yürümeyi kural olarak benimsemiştir.
- O, her sabah bir yürüyüşü kural olarak benimsemiştir.

لدي نصف ما لديه من كتب فقط.

Bende onun sahip olduğu kitapların sadece yarısı var.

- للأرنب أذنان طويلتان.
- الأرنب لديه أذنان طويلتان.

- Bir tavşanın uzun kulakları vardır.
- Tavşanların uzun kulakları vardır.

لا تتحدى من ليس لديه ما يخسره.

Kaybedecek bir şeyi olmayan birine meydan okuma.

مَن لا معرفة لديه لا قوة له.

Bilgisiz bir millet güçsüz bir millettir.

كان لديه الكثير من المال في البنك.

Bankada onun çok parası vardı.

توم لديه موعد اسنان عند الثانية والنصف

Tom'un 2.30'da dişçi randevusu var.

لكن لديه في الواقع مسار مدهش نوعًا ما.

Ama aslında oldukça şaşırtıcı bir eğriye sahip.

الكسلان لديه انخفاض فى عملية الإيض بشكل غريب.

Metabolizmaları da inanılmaz yavaş.

ووجدتُ أنه ربما كان لديه تآكُل في الفقرات

ve anladım ki büyük ihtimalle omurgasının alt tarafında

لذلك لم يكن لديه الكثير من المنطق ، ولكن

yani çok bir mantığı yoktu ama

لكن الجنرال القرطاجي كان لديه أسباب تدفعه للقلق.

Fakat Kartacalı generalin endişelenmek için sebepleri vardı.

لقد تََمنت أن يكون لديه وقت أكثر لها.

Onun için daha fazla zamanı olmasını diledi.

كل شخص لديه كلاً من نقاط الضعف والقوة.

Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.

هل لديه بطاقة شخصية (هوية شخصية - بطاقة تعريف)

Kimliğin var mı?

- لديه قطان: أحدهما أسود والآخر أبيض.
- لديه قطتان: إحداهما سوداء والأخرى بيضاء.
- إنه يربي قطان، أحدهما أسود والآخر أبيض.

Biri siyah, diğeri beyaz iki kedi besler.

وكما لدماغك لديه هذه المناطق التي تزيد في استثارتها,

Beyninizin uyarılmasını arttıran bu alanlara sahip olması nedeniyle

وكرجل يافع، لم يكن لديه طريقة ليتنبأ كم سيعيش.

Gençken ne kadar yaşayacağını bilmesinin hiçbir yolu yoktu.

لديه كمية دم أكبر بخمس مرات من اللحم الطبيعي.

normal bedene kıyasla beş kat daha fazla kana sahip.

لديه الآن 30 فدانًا من الأسفلت في فنائهم الخلفي.

arka bahçelerinde 30 dönüm asfalt olması demek.