Examples of using "يكن" in a sentence and their turkish translations:
O benim öğretmenim değildi.
Haksız da değildi.
O ben değildim.
O aç değildi.
Öyle değildi.
- Evde kimse yoktu.
- Kimse evde değildi.
Fadıl evde değildi.
o bağımlı değilse bile,
♪ Yoktu ♪
ve vedalaşmaya hazır olmamasından kaynaklanıyordu.
Fazla bir şeyimiz yoktu,
Hiç etkilenmedi.
Amacım bu değildi.
Öyle değildi.
hırs ve ego değil miydi?
çok da uzak değildi yani
daha önce yok muydu?
Gerçeklik ''gerçek'' değildi.
Tom dinlemiyordu.
O davet edilmedi.
O asla memnun değildi.
Hiç kimse yoktu.
Tom etkilenmedi.
O keyifli bir iş değildi.
O güzel değildi.
- Bir seçeneğim yoktu.
- Seçeneğim yoktu.
Ken koşmuyodu.
Açıklaması tatmin edici değildi.
Onun cevabı anlaşılamadı.
O Hiçbir şey bilmiyordu.
O hiç mutlu değildi.
Fakat amacı bu değildi. Asansör köleler için değil,
Ama bu hiç öyle değil.
Duş alacak zaman yoktu,
kimsenin öngöremediği bir şekilde.
Yeni bir restorasyon hikâyesi yoktu!
Benim zengin bir çocuk olup
bana doğru gelmedi.
ve bunun çocukların kendi tercihleri olmadığını varsaydım.
hırs ve ego günah değil miydi?
O zamanlar tabi elektirik yoktu
bu hoş karşılanmıyordu
fakat hayali bu değildi
eğer ki deprem olmuyorsa artık
Hiç içme suyumuz yoktu.
Onun adı listede yoktu.
O, muhtemelen başaramadı.
Benim yemek için vaktim yoktu.
Buraya gelmemeliydin.
Onu yapmamalıydı.
Bunu bilemezdin.
Onu yememeliydim.
Tom hiç şaşırmadı.
Tom gerçekten aç değildi.
Onu yapmamalıydın.
Tom farkı bilmezdi.
Tom dün burada değildi.
Tom terk etmek zorunda değildi.
Şimdi değilse ne zaman?
Bir şey yapmak zorunda değildim.
Tom sorunun farkında değildi.
Neden ona söyleyemedin?
Belki evlenmemeliydik.
Şimdi değil, öyleyse ne zaman?
Senin hiç baban olmadı.
Fadıl asla orada değildi.
Fadıl tek değildir.
Sami'nin o zaman bir işi yoktu.
Leyla'nın arkadaşları yoktu.
Tom matematikte iyi değildi.
Sami kendini kötü hissediyordu.
Sami Müslümanlardan nefret etmiyordu.
Sami'nin kanseri yoktu.
Sami'nin çocukları yoktu.
- Sami bekleyemedi.
- Sami sabırsızlanıyor.
Sami tartışmak istemedi.
Sami tehlikeli bir adam değildi.
Sami benden hoşlanmadı.
ve bunu hiç bilmiyordum.
ama yolcuların o kadar da iyi olduğunu söyleyemem.
Sebebi ise pes etmeye
Bu bir tepki değildi.
Sadece komediyi kırmak değildi.
Elbette, her ikisi de doğru değildi.
yürüyüş platformunda yer alan konular beni temsil etmiyordu
fakat İslamiyet hoşgörü dini değil miydi?
hiçbirimizin dedesi de zengin değildi ama
Yani bana çok mantıklı gelmedi
Geri çekilme, Olaf için bir seçenek değildi.
Mağaza büyük değildi, değil mi?
Dün gece çok sıcak değildi.
Tatoeba hizmet dışıydı.
Onu yapmamalıydı.
Onu yapmaya gerek yoktu.
O, çok hızlı koşamadı.
Buna bir şey sebep oldu ve gamzeler değildi.
Onun dün yapacak bir şeyi yoktu.
Duymak istediğim bu değildi.
- Tom Mary'den çok fazla yaşlı değildi.
- Tom, Mary'den çok daha yaşlı değildi.