Examples of using "تبقى" in a sentence and their turkish translations:
aynı yerde takılır kalırsın.
Geriye kalan tek şey
Bu paralar orada bir kalsın
Ama sende kalmayacak işte
O, burada kalmanı istiyor.
O, onunla temas halinde kalır.
Vahşi doğada sadece 14.000 pars kaldı.
Bugün çok az bir bölümü hâlâ yetişiyor,
Çok geç saatlere kadar seni ayakta tutan nedir?
Kadın çocukla evde kalıyor.
geriye kalan tek şey, kendimizi yeniden canlandırmak
hala bu ticari kampanyaların başında geliyor.
Siyasi meseleler tamamen bağımsız olmalı.
öğretmenleri teşvik etti yani EBA ile kalmayın dedi
İnsanlar gelirler ve giderler fakat dünya kalır.
Saate göre sadece 3 dk kalmış,
Tom'dan uzak kalman daha iyi.
peki, yapıdan haberimiz olmadan kutsallık günümüze kadar nasıl gelebilmişti?
Ömrümün geri kalanını alsa bile senden intikamımı alacağım.
Fakat hakikaten, hiç kimsenin doğru projeksiyonu olmadığı gerçeği değişmedi.
Sadece bazı şeyleri çözene kadar orada kalmanız gerekiyor.
Filonun geri kalanı
Şu andaki kitap şöyle diyor: Şirketler siyasete bulaşmamalı.
bu filmden aklımızda kalan şey ise gaddar Kerim ile sansar Selim
Sadece 5 saniye ya da 10 saniye sabunla yıkasanız bile, elleriniz hala kirli kalır.
Çevreciler geride kalan vahşi gergedanları kurtarmak için daha çok çalışıyor.
Daireler şekillerini korur ancak kutupları yaklaştırdığınızda genişler.
Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.