Translation of "تبقى" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "تبقى" in a sentence and their turkish translations:

تبقى عالقا غالبا .

aynı yerde takılır kalırsın.

لذلك ما تبقى

Geriye kalan tek şey

هذه العملات تبقى هناك

Bu paralar orada bir kalsın

لكنها لن تبقى معك

Ama sende kalmayacak işte

إنه يريدك أن تبقى هنا.

O, burada kalmanı istiyor.

هي تبقى على إتصال معه.

O, onunla temas halinde kalır.

‫تبقى 14 ألف فقط في البرية.‬

Vahşi doğada sadece 14.000 pars kaldı.

تبقى اليوم أصنافاً قليلةً منها فقط،

Bugün çok az bir bölümü hâlâ yetişiyor,

ما يجعلك تبقى مستيقظاً حتى الآن؟

Çok geç saatlere kadar seni ayakta tutan nedir?

تبقى المرأة في البيت مع الطفل.

Kadın çocukla evde kalıyor.

كل ما تبقى هو أن نستعيد أنفسنا

geriye kalan tek şey, kendimizi yeniden canlandırmak

تبقى المرأة البيضاء في مقدمة حملاتهم الإعلانيّة.

hala bu ticari kampanyaların başında geliyor.

يجب أن تبقى المسائل السياسية مستقلّة تماماً.

Siyasi meseleler tamamen bağımsız olmalı.

شجع المعلمين لذلك لا تبقى مع EBA

öğretmenleri teşvik etti yani EBA ile kalmayın dedi

يذهب الرجال وياتون لكن الارض تبقى ثابتة

İnsanlar gelirler ve giderler fakat dünya kalır.

وفقاً للوقت المُعطى لي، تبقى فقط ٣ دقائق،

Saate göre sadece 3 dk kalmış,

من الأفضل لك أن تبقى بعيداً عن توم.

Tom'dan uzak kalman daha iyi.

حسنًا ، كيف يمكن أن تبقى القداسة بدون علمنا بالبنية؟

peki, yapıdan haberimiz olmadan kutsallık günümüze kadar nasıl gelebilmişti?

سأنتقم منك ولو كلفني ذلك ما تبقى من عمري.

Ömrümün geri kalanını alsa bile senden intikamımı alacağım.

ولكن الحقيقة تبقى ان لا يوجد اسقاد صحيح ووحيد

Fakat hakikaten, hiç kimsenin doğru projeksiyonu olmadığı gerçeği değişmedi.

وعليك أن تبقى في ذلك المكان إلى أن تكتشف الأمور.

Sadece bazı şeyleri çözene kadar orada kalmanız gerekiyor.

كان على ما تبقى من الأسطول أن يصعد نهر الدانوب،

Filonun geri kalanı

يقول دليل اليوم أن على الأعمال أن تبقى بعيدةً عن السياسة.

Şu andaki kitap şöyle diyor: Şirketler siyasete bulaşmamalı.

ما تبقى في أذهاننا من هذا الفيلم هو كريم القاسي والدكتور سليم

bu filmden aklımızda kalan şey ise gaddar Kerim ile sansar Selim

أما إن غسلتَهما بالصابون لمدة خمس ثوانٍ أو عشرةٍ تبقى يداك ملوثتين.

Sadece 5 saniye ya da 10 saniye sabunla yıkasanız bile, elleriniz hala kirli kalır.

‫مناصرو حماية البيئة يكثفون من جهودهم‬ ‫لإنقاذ ما تبقى من وحيدات القرن البرية.‬

Çevreciler geride kalan vahşi gergedanları kurtarmak için daha çok çalışıyor.

الدوائر تبقى على شكلها لكن يتم تكبير حجمها كلما اقتربنا من أقطاب الأرض

Daireler şekillerini korur ancak kutupları yaklaştırdığınızda genişler.

اضرمت النار في الغابة، واشتعلت النيران، وكومة من فتات الرماد هو كل ما تبقى من السيدة أسكيو وزملائها الشهداء.

Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.