Translation of "هنا" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "هنا" in a sentence and their turkish translations:

- صديقك هنا.
- صديقتك هنا.

- Arkadaşın burada.
- Arkadaşınız burada.

- أتسكن هنا؟
- هل تعيش هنا؟
- هل تسكن هنا؟

Burada mı yaşıyorsun?

هنا يظهر الفيروس تطوره هنا

işte virüs burada gelişimini gösteriyor

- أعيش هنا.
- أنا أسكن هنا

Burada yaşıyorum.

- لماذا هو موجود هنا؟
- لم هو هنا؟
- لماذا هو هنا؟

- Neden o orada?
- O niçin burada?

- جئت هنا بالأمس.
- أتيت إلى هنا البارحة.
- كنت هنا البارحة.

Buraya dün geldim.

"يعيش أشخاص هنا، يعيش أشخاص هنا."

"burada insanlar yaşıyor, burada insanlar yaşıyor."

- اِكتب عنوانك هنا.
- اكتب عنوانك هنا.

Adresini buraya yaz.

- كان يعيش هنا.
- كان يسكن هنا.

O burada yaşardı.

- و هنا تكمن المشكلة.
- هنا المشكلة.

Sorun orada yatıyor.

- تعال هنا.
- تعال إلى هنا.
- اقتربي.

- Buraya gel!
- Buraya gel.

هنا ترون

Burada gördüğünüz tablo -

‫انظر هنا.‬

Buraya bakalım.

والمشترك هنا

Burada ortak olan şey,

وتحقق هنا

ama burada oldu.

هنا، روبوت،

İşte, robot,

هنا كارون

İşte karşınızda Karun

حذاءك هنا.

Sizin ayakkabılar burada.

توم هنا

Tom burada.

ليس هنا!

Burada değil!

سنأكل هنا.

Biz burada yiyeceğiz.

سآكل هنا.

Burada yiyorum.

أعيش هنا.

Burada yaşıyorum.

من هنا.

Bu taraftan.

وأعني هنا.

Ve demek istediğim tam burada.

سأنام هنا.

- Burada uyuyacağım.
- Ben burada uyuyacağım.

كتابي هنا.

Benim kitabım burada.

أنت هنا

Sen buradasın.

أنا هنا

Buradayım.

نحن هنا.

- Biz buradayız.
- Buradayız.

وعندما تشاهد هنا ستظهر مرة أخرى هنا

ve buraya baktığınızda toplar bizi başladığımız

- يمكنك أن تدرس هنا.
- بإمكانك المذاكرة هنا.

- Burada çalışabilirsin.
- Burada eğitim görebilirsiniz.

- ما الذي حدث هنا؟
- ماذا حصل هنا؟

Burada ne oldu?

- ما الذي يحدث هنا؟
- ماذا يحدث هنا؟

Burada neler oluyor?

- أنا هنا من أجلك.
- إنني هنا لأجلك.

- Ben senin için buradayım.
- Senin için buradayım.

- ظننت أنه سيكون هنا.
- ظننته سيكون هنا.

Onun burada olacağını sanıyordum.

- كان فاضل يقطن هنا.
- كان فاضل يعيش هنا.
- كان فاضل يسكن هنا.

Fadıl burada yaşıyordu.

‫الطحالب هنا،‬ ‫فالشمال على الأرجح هو من هنا.‬

Yosun burada, yani kuzey muhtemelen şurası.

‫هنا كانت علامة "إس أو إس"،‬ ‫هنا تماماً!‬

SOS işareti tam olarak buradaydı!

‫الطحالب هنا، فالشمال على الأرجح هو من هنا.‬

Yosun burada, yani kuzey muhtemelen şurası.

نحن نكشف هنا عن أربعة تريليون دولار هنا.

4 trilyon dolarlık bir değer ortaya çıkarmış oluruz.

لم أولد هنا لكن امضيت معظم طفولتي هنا

Burada doğmadım ama bütün çocukluğumu burada geçirdim.

- كنت هنا من قبل.
- جئت إلى هنا من قبل.
- سبق لي أن كنت هنا.

Ben daha önce burada bulunmuştum.

- لم يخبرني أحد بوجودك هنا.
- لم يخبرني أحد بوجودكما هنا.
- لم يخبرني أحد بوجودكم هنا.
- لم يخبرني أحد بوجودكن هنا.

- Burada olduğunu kimse bana söylemedi.
- Burada olduğunuzu kimse bana söylemedi.

هنا يكمن جمالها

Onların güzel yanı da bu.

و هنا خرجت ،

kalkıp gittim,

ويمكنك التوقف هنا.

ve tam orada durabilirsin.

يذهب هنا وهناك

dış koşulların etkisiyle

ولا أتحدث هنا...

gaza basmaktan

"يعيش أشخاص هنا."

''Burada insanlar yaşıyor.''

‫انظر، هنا تماماً.‬

Bakın, burada.

‫أترى اليرقات هنا؟‬

Larvaları gördünüz mü?

‫إذن ثبتته هنا.‬

Yukarıya sıkıca tutturdum.

‫وهذه مكانها هنا.‬

Bu da buraya giriyor.

‫هنا المنحدر مخيف.‬

Oldukça korkutucu bir uçurum!

‫إذن ثبتته...‬ ‫هنا،‬

Yukarıya sıkıca tutturdum.

‫وهذا مكانه هنا.‬

Bu da buraya giriyor.

‫حسناً، لندخل هنا.‬

Peki, içeri girelim.

‫ماذا لدينا هنا؟‬

Burada ne var bakalım?

‫كيف سنتصرف هنا؟‬

Pekâlâ, burada ne yapacağız?

هنا يا صديقي.

İşte dostum. İşte böyle.

‫السعادين مقدسة هنا.‬

Buralarda maymunlar kutsal sayılıyor.

إنها تحدث هنا!

Tam da burada yaşanıyor.

هنا فريقنا الرواندي

İşte Ruanda'daki bu takımımızda

القبر ، الشجرة ، هنا

Türbeye, ağaca, oraya, buraya

ويأتي من هنا

ve buradan gelmektedir

فماذا حدث هنا؟

yani burada ne oldu?

استخدموها بنشاط هنا

burayı aktif şekilde kullandılar

هنا لن تجده

İşte onu bulamayacaksın

انعقد الإجتماع هنا.

Toplantı burada yapıldı.

لمَ تعمل هنا؟

- Neden burada çalışıyorsunuz?
- Niçin burada çalışıyorsun?

احضره الى هنا.

Onu buraya getir.

الجو معتدل هنا.

- Burada iklim ılımandır.
- Burada iklim yumuşaktır.

لذلك نحن هنا

- Bu yüzden buradayız.
- Burada bulunmamızın nedeni işte bu.

لماذا أنت هنا؟

- Niçin buradasın?
- Neden buradasın?
- Niye buradasın?

من الرئيس هنا؟

Kim burada başkan?

كيف الماء هنا؟

Burada su nasıl?

أنا هنا كصديق.

Arkadaş olarak buradayım.

كيف دخلت هنا؟

Buraya nasıl girdin?

لا أحد هنا.

Görünürde hiç kimse yok.

تعال إلى هنا.

Gel buraya!

ماذا نفعل هنا؟

- Burada ne yapıyoruz?
- Biz burada ne yapıyoruz?

البحيرة عميقة هنا.

Göl burada derin.

ممكن أرقص هنا؟

Burada dans edebilir miyim?

هناك كتاب هنا.

Burada bir kitap var.

نزرع القمح هنا.

Biz burada buğday yetiştiririz.

لست هنا لأجرحك

Seni incitmek için burada değilim.

أيمكنني الجلوس هنا؟

Ben burada oturabilir miyim?

هل توم هنا؟

Tom burada mı?