Examples of using "البرية" in a sentence and their turkish translations:
Vahşi doğada gireceğiniz mücadeleleri dikkatli seçin.
Özellikle vahşi hayvanlara karşı.
Vahşi yaşama düşman, betondan ormanlar.
Alaska'nın iç kesimlerindeki kurtlardan küçük.
Vahşi doğada sadece 14.000 pars kaldı.
Vahşi doğada ağaç kovuklarına tünerler.
Kış yaklaştıkça vahşi doğada yiyecek iyice azalıyor.
virüs taşıyan yabani hayvanların ortamlarından uzak durmak
virüs taşıyan yabani hayvanlarla aramızda
kara ve deniz harekatlarının koordinatlarının verilmesiydi.
Vahşi doğanın ne kadar değerli olduğunu anlamamı sağladı.
Hindistan Vahşi Yaşamı Koruma Derneğine göre
Bu vahşi hayvanların hayatlarının ne kadar hassas olduğunu fark ediyorsun.
Bazen vahşi doğada işler beklenmedik şekilde sonuçlanabilir.
Vahşi doğada, her zaman teknolojiye güvenemezsiniz.
insanlar artık adım adım vahşi alanlara girmeye başladı.
Kanun aynı zamanda "yabani hayvanların evcilleştirilmesini ve çoğaltılmasını" da teşvik ediyordu.
dağ başında sekiz günlük doğa yürüyüşü ve kanodan sonra
Dördüncü nesil bir vahşi yaşam izcisi olarak
Dünya'nın dört bir yanında, vahşi hayvanlar yemek çalmak konusunda daha çok hüner göstermeye başlıyor.
Vahşi doğadayken unutmamanız gereken iki şey vardır.
Ertesi gün, çiftçinin oğlu yabani atlardan birine biner,
Ama ince farkları ancak öyle görebiliyorsun. Vahşi doğayı işte o zaman tanıyorsun.
Şehirler genişleyip vahşi yaşam alanları daralırsa ne olur?
Vahşi yaşam size bir besin fırsatı sunarsa onu değerlendirirsiniz!
Singapur şu anda dünyanın vahşi yaşama en dost şehirlerinden biri.
Doğadan o kadar çok şey almıştım ki artık geri verebiliyordum.
Vahşi doğada bir şey yemek her zaman risklidir ve şimdi başımız belada.
Çevreciler geride kalan vahşi gergedanları kurtarmak için daha çok çalışıyor.
Vahşi yaşam size bir yiyecek fırsatı sunarsa, onu değerlendirirsiniz! Ne yemeliyiz?