Translation of "معك" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "معك" in a sentence and their turkish translations:

خذني معك.

Beni de götür.

سآتي معك.

Seninle geliyorum.

أنا معك.

Ben seninleyim.

سأذهب معك.

- Sizinle geleceğim.
- Seninle gelebilirim.

سألعب معك.

Seninle oynayacağım.

أتفق معك.

Katılıyorum sana.

هل رخصتك معك؟

Ehliyetin yanında mı?

أنا تحدثت معك.

Seninle konuşmak zorundayım.

أريد الذهاب معك.

- Ben sizinle birlikte gitmek istiyorum.
- Seninle beraber gitmek istiyorum.
- Ben seninle gitmek istiyorum.

هل معك قلم؟

- Yanınızda bir kaleminiz var mı?
- Yanında kalemin var mı?

أحضر أولادك معك.

Çocuklarınızı yanınızda getirin.

- أنا اختلف معك في الرأي.
- لا أوافقك الرأي.
- أختلف معك.

Sana katılmıyorum.

لكنها لن تبقى معك

Ama sende kalmayacak işte

سأبقى معك إلى الأبد.

Sonsuza kadar sizinle olacağım.

- الحق معك
- عندك حقّ.

- Doğru söylüyorsun.
- Haklısın.

أنا معك هنا الآن

Şimdi seninle buradayım.

أنا أتتطلع لأعمل معك.

Seninle çalışmaya can atıyorum.

أنا أتتطلع للعمل معك.

Seninle iş yapmak için sabırsızlanıyorum.

أيمكنني أن أركض معك؟

Ben sizinle birlikte çalışabilirmiyim?

- أنت محقّ.
- الحق معك

Haklısın.

لم أصدُق معك تماما.

Sana tamamen inanmıyorum.

هل بإمكاننا الحديث معك؟

Seninle konuşabilir miyiz?

- أوافقك الرأي.
- أتفق معك.

- Seninle aynı fikirdeyim.
- Sana katılıyorum.

هو متشوق للذهاب معك.

O sizinle gitmeye isteklidir.

أريد البقاء هنا معك.

Burada seninle kalmak istiyorum.

هنا أم تأخذها معك؟

Burada mı, paket mi?

ينتظرك توم للتحدث معك.

Tom seninle konuşmayı bekliyor.

انتظر. أريد الحديث معك.

Bekle. Seninle konuşmak istiyorum.

سأتواصل معك عبر الهاتف غدا.

Yarın seninle telefonda temas kuracağım.

هل تسمح لي بكلمة معك؟

Seninle biraz konuşabilir miyim?

أخشي أني لا أتفق معك.

Korkarım seninle aynı fikirde değilim.

لا يمكن ان اُرى معك .

Ben seninle görülemem.

- ماذا أصابك؟
- ما الأمر معك؟

- Neyin var?
- Senin sorunun nedir?
- Senin sorunun ne?

أريد أن أتحدث معك بموضوع

- Seninle konuşmam gereken bir şey var.
- Sana bahsetmem gereken bir şey var.

لا تقلق. أنا سأبقى معك..

Endişelenme. Ben seninle kalacağım.

احتاج ان اتحدث معك الآن.

Seninle hemen konuşmam lâzım.

- ما خطبك؟
- ما الخطب معك؟

Allah kahretsin, sana ne oldu?

فقط أحتاج لقاء الوقت معك.

Sadece seninle zaman geçirmem gerekiyor.

- لا أوافقك الرأي.
- لا اتفق معك.

- Sana katılmıyorum.
- Sizinle aynı fikirde değilim.
- Size katılmıyorum.
- Sizinle aynı görüşte değilim.

لا فائدة من المحاولة معك حقاً.

Sen gerçekten ümitsizsin.

خذ مظلة معك في حال أمطرت.

Yağmur yağmaya başlar diye yanına bir şemsiye al.

هناك شيئا اريد ان اناقشه معك.

Seninle görüşmek istediğim bir şey var.

أحتاج التحدث معك عن أمر طارئ

Acil bir konu hakkında seninle konuşmam gerek.

- الجميع يتفق معك.
- الكل يوافقك الرأي.

Herkes sizinle aynı fikirde.

ليست معك حيوانات أو نباتات، صحيح؟

Hiçbir bitki ya da hayvana sahip değilsin, değil mi?

من الأفضل أن تأخذ مظلّة معك.

Yanına bir şemsiye alsan iyi olur.

هل يمكنني ان اتكلم معك للحظة؟

Seninle bir saniye konuşabilir miyim?

أود التحدث معك للحظة لو سمحت.

Affedersiniz, sizinle kısa bir süre konuşmak istiyorum.

أودّ أن أمضي بقيّة حياتي معك.

Hayatımın kalanını seninle geçirmek istiyorum.

لا تنس أن تأخذ كاميرا معك.

- Yanına bir fotoğraf makinesi almayı unutma.
- Yanına kamera getirmeyi unutma.

أريد أن أقضي وقتًا أكثر معك وحدنا.

Seninle daha fazla yalnız zaman geçirmek istiyorum.

أخشى أن توم لا يريد التحدث معك.

Korkarım ki Tom seninle konuşmak istemiyor.

كان أمرا رائعا اللّقاء معك وجها لوجه!

Seninle gerçek hayatta buluşmak harikaydı.

‫إن حدث هذا معك،‬ ‫وذهبت إلى حيث الجليد‬

Bu başınıza gelirse ve buzun içine düşer,

- أليس لديك بعض المال؟
- أليس معك بعض النقود؟

Hiç paran yok mu?

إنها مشغولة الآن, لذا لا تستطيع التحدث معك.

Şimdi meşgul, bu yüzden seninle konuşamaz.

- هو سيكون دائماً معك.
- هو سيكون دائماً معكِ.

Her zaman seninle olacak.

لقد كنت معك في كل خطوة على الطريق.

Yolun her adımında seninle birlikteydim.

أنا لست متأكّداً أنّني سأكون قادراً على القدوم معك

Seninle gelip gelemeyeceğimden emin değilim.

لدي القليل من المال , مع ذلك اشعر بالسعادة معك.

Az param var ama ben seninle mutluyum.

لو لم يسبق لي أن آكل، لكنت أحببت التغدي معك.

Zaten yemiş olmasaydım, öğlen yemeğini sizinle beraber yemeyi çok isterdim.

- يبدو أن بعض الأناس يتفقون معك.
- يبدو أن بعض الناس يوافقونك.

Bazı insanlar seninle aynı fikirde gibi görünüyor.

أُحِب أن أكون قادر على قضاء المزيد من الوقت معك, ولكن علي العودة إلى العمل.

Seninle daha fazla vakit geçirmek isterim, ama işime geri dönmeliyim.

- أحبك و أريد الزواج بك.
- أحبك و أريد أن أتزوجك.
- أحبك وأريد الزواج معك.
- أحبك وأريد الزواج بك.

- Sana âşığım ve seninle evlenmek istiyorum.
- Sana âşık oldum ve seninle evlenmek istiyorum.