Translation of "Yapılması" in Spanish

0.010 sec.

Examples of using "Yapılması" in a sentence and their spanish translations:

Yapılması gerekeni yaptın.

Hiciste lo que se tenía que hacer.

Yapılması gereken buydu.

Esto era lo que había que hacer.

Yapılması gerekeni yapacağım.

Haré lo que debe hacerse.

Yapılması gerekeni yap.

Haz lo que hay que hacer.

Ne yapılması gerektiği açık.

Está claro qué hay que hacer.

Ne yapılması gerekiyorsa yap.

Haz lo que haya que hacer.

Bir şey yapılması gerekiyor.

Hay que hacer algo.

Sadece yapılması gerekeni yapıyorum.

Sólo hago lo que se necesita hacer.

Yapılması kolay ve ucuzdur.

Es fácil de hacer y barato.

Ne yapılması gerektiğini biliyorsun.

Sabes lo que hay que hacer.

Tom ne yapılması gerektiğini biliyor.

- Tomás sabe lo que se tiene que hacer.
- Tom sabe lo que hay que hacer.

Yapılması gereken o değil mi?

- ¿No es eso lo que hay que hacer?
- ¿No es eso lo que ha de hacerse?

Ne yapılması gerektiğini öğrenmem gerekiyor.

Necesito averiguar lo que hace falta hacer.

Nasıl yapılması gerektiğini sana göstereceğim.

Te voy a enseñar cómo hay que hacerlo.

Ne yapılması gerektiğini henüz bilmiyorum.

- Todavía no sé qué hay que hacer.
- Aún no sé lo que se necesita hacer.

Ne yapılması gerektiği hakkındaki fikirlerini değiştiriyorlar.

cambiará de opinión.

Ayasofya'nın cami yapılması yanlış karar mı?

¿Está mal construir la mezquita de Hagia Sophia?

Tom'un ne yapılması gerektiğini anlamasını istiyorum.

Quiero que Tom entienda lo que hay que hacer.

Tabancaların yasadışı yapılması gerektiğini düşünüyor musunuz?

¿Crees que el revólver debiera hacerse ilegal?

Ne yapılması gerektiğini biliyorsun, değil mi?

- Sabes lo que hay que hacer, ¿no?
- Conoces lo que debe hacerse, ¿verdad?

Şirketin gelecek sene kısıntı yapılması gerekiyor.

La compañía necesita realizar recortes de personal el próximo año.

Bilimin güçlü yanlarından biri, insanlar tarafından yapılması

Una de las fortalezas de la ciencia es que es desarrollada por personas,

Atmosfere bu ilave sera gazı salınımının yapılması

Y esta liberación de gases efecto invernadero adicionales en la atmósfera

O sadece yapılması gereken doğru şey gibi görünüyordu.

Simplemente me pareció ser lo correcto.

Tom ne yapılması gerektiğini önceden sana söyledi mi?

¿Tom ya te ha dicho lo que hay que hacer?

Gitmeden önce yapılması gereken bir sürü şey vardı.

Había muchas cosas que hacer antes de que pudiéramos irnos.

- Tom'un gerçekten yapılması gerekeni yapma cesareti olduğundan şüpheliyim.
- Tom'un gerçekten yapılması gereken şeyleri Yapmak için cesareti olduğundan kuşku duyuyorum.

Dudo que Tom tenga el valor de hacer lo que verdaderamente necesita hacerse.

Bilimin zayıf yönlerinden biri ise, yine insanlar tarafından yapılması,

Una de las debilidades de la ciencia es que es desarrollada por personas,

Sadece istediğim İslami değerlere zarar verilmeden buranın cami yapılması

simplemente haciendo la mezquita aquí sin dañar los valores islámicos que quiero

Demek ki yapılması gereken virüsle inatlaşmadan önlemleri alarak yaşamak

Entonces, qué hacer es vivir tomando precauciones sin ser terco con el virus.

Evin etrafında yapılması gereken bazı işler her zaman vardır.

Siempre hay tareas por hacer en casa.

Neredeyse yapılması gereken her şeyi yapmak için zamanımız yoktu.

Apenas tuvimos tiempo para hacer todo lo que había que hacer.

Onun için bana ödeme yapılması şartıyla o işi yapacağım.

Haré ese trabajo bajo la condición de que me paguen.

Program bu işin hafta sonuna kadar yapılması gerektiğini belirtir.

El horario indica que esta tarea debe estar hecha para el fin de semana.

Yerden daha yüksekte ve daha büyük bariyerli yapılması için savaşmış.

en un punto más elevado y con una escollera más alta.

- Gerekeni yaptığınız için teşekkür ederim.
- Yapılması gerekeni yaptığın için teşekkürler.

Gracias por hacer lo que tenía que hacerse.

- Bazı şeyler, yapılması mümkün olsa da, uğraşmaya değmez.
- Yapılabilen her şey uğrunda çekilen acıya değmez.

No todo lo que se puede hacer vale la pena hacerse.

Her ufak davranışı, her türün ne yaptığını ve nasıl etkileşim kurduklarını anlayabilmek için yapılması gereken çok şey var.

para entender cada pequeña marca, cada pequeño comportamiento, cada especie y lo que hacen, cómo interactúan.

O bilimsel bir enstitüde çalışır, ki orada dilbilimciler, edebiyat bilim adamları, tarihçiler, sosyologlar, ekonomistler ve diğer bilim adamları cücelerle ilgili yapılması gereken her şeyi araştırıyorlar.

Él trabaja en un instituto científico donde lingüistas, literatos, historiadores, sociólogos, economistas, y otros eruditos investigan todo lo que tenga que ver con gnomos.

İnsanın gerçekten yapmak istemediği bir sürü istekleri vardır, ve aksini düşünmek bir yanlış anlama olurdu.O onların istekler kalmasını ister, onların sadece onun hayalinde değeri vardır; Onların yapılması ona karşı daha şiddetli bir hayal kırıklığı olurdu. Böyle bir istek sonsuz hayat için istektir.Eğer onlar yerine getirilse, insan sonsuza kadar yaşamaktan tamamen usanırdı ve ölümü isterdi.

El hombre tiene muchos deseos que en realidad no quiere satisfacer, y sería un malentendido imaginar lo contrario. Quiere que sigan siendo deseos, tienen valor únicamente en su imaginación, su cumplimiento sería una amarga decepción para él. Un deseo así es el deseo de la vida eterna. Si se cumpliera, el hombre llegaría a hastiarse de vivir eternamente, y anhelaría la muerte.