Translation of "Gerektiğini" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Gerektiğini" in a sentence and their spanish translations:

Gitmem gerektiğini biliyorsun.

- Sabes que tengo que ir.
- Sabes que me tengo que ir.
- Saben que me tengo que ir.

Konuşmamız gerektiğini düşünüyorum.

Creo que deberíamos hablar.

Bakman gerektiğini düşünüyorum.

Creo que deberías echar un vistazo.

Riskleri dile getirmememiz gerektiğini,

No digo que no haya que comunicar los riesgos

Nasıl olmamız gerektiğini buyurması.

en vez de reconocer cómo somos.

Hikâyelerin yavaş okunmasının gerektiğini

que las historias querían ser lentas

Ne yapması gerektiğini bilmiyor.

No sabe qué tiene que hacer.

O, gitmesi gerektiğini söyledi.

Dije que él debería ir.

Tom yatması gerektiğini söyledi.

Tom dijo que tenía que ir a la cama.

Nereye gitmem gerektiğini bilmiyorum.

No sé a dónde debería ir.

Beyzbol oynamamız gerektiğini önerdi.

Propuso que jugásemos al béisbol.

Kime sormam gerektiğini bilmiyorum.

No sé a quién debería preguntarle.

Ne yapması gerektiğini biliyordu.

- Sabía lo que tenía que hacer.
- Sabía lo que se necesitaba hacer.

Bunu görmen gerektiğini düşündüm.

Pensé que deberías ver esto.

Dikkatli olman gerektiğini düşünüyorum.

Yo pienso que deberías tener cuidado.

İşini bırakman gerektiğini düşünmüyorum.

- No creo que debas renunciar a tu trabajo.
- No creo que debas dejar tu trabajo.

Tom'u araman gerektiğini sanmıyorum.

No creo que debas llamar a Tom.

Sadece denemem gerektiğini düşünüyorum.

Creo que debería intentarlo.

Bunu yapmamam gerektiğini biliyorum.

Sé que no debí haberlo hecho.

Buraya inmen gerektiğini düşünüyorum.

Creo que deberías venir aquí.

Tom'a gitmesi gerektiğini söyledim.

Le dije a Tomás que debería ir.

Maske takmamız gerektiğini düşünüyorum.

Creo que tenemos que usar máscaras.

Seninle evlenmem gerektiğini biliyordum.

Sabía que debería haberme casado contigo.

Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.

No sé qué debo hacer.

Ne söylemem gerektiğini düşünüyorsun?

¿Qué crees que yo debería haber dicho?

Ne söylemem gerektiğini bilmiyorum.

No tengo palabras.

Ölmen gerektiğini aklında tut.

Recuerda que debes morir.

Ne yapılması gerektiğini biliyorsun.

Sabes lo que hay que hacer.

Pencereyi kapatmamız gerektiğini düşünmüyorum.

No creo que debamos cerrar la ventana.

Onu araman gerektiğini düşünüyorum.

Pienso que deberías llamarla.

Ne yapmam gerektiğini hatırlamıyorum.

- No recuerdo qué he de hacer.
- No me acuerdo de lo que necesito hacer.

Ve ailesine bakması gerektiğini söyler.

y capaces de mantener a sus familias.

Sanki korkmaları gerektiğini bilseler de

Era como si supieran que deberían tener miedo,

Polis nasıl yapması gerektiğini öğrenebilir.

Eso es algo que la policía puede aprender a hacer.

İncil komşularımızı sevmemiz gerektiğini söylüyor.

La Biblia nos dice que deberíamos amar a nuestro prójimo.

Onu nasıl yapmam gerektiğini bilmiyorum.

No sé cómo debería hacerlo.

O, sigarayı bırakmam gerektiğini söyledi.

Ella dijo que yo debería dejar de fumar.

Jambonlu sandviç yemen gerektiğini düşünüyorum.

Creo que deberías comerte un sándwich de jamón.

O, sırrı saklamamız gerektiğini söyledi.

Él dijo que teníamos que guardar el secreto.

Hangi otobüse binmemiz gerektiğini bilmiyorduk.

No sabíamos qué autobús tomar.

O, derhal gitmesi gerektiğini söyledi.

Ella dijo que debía irse de inmediato.

Tom biraz uyuması gerektiğini söyledi.

Tom dijo que necesitaba dormir un poco.

Birden Lehçe öğrenmem gerektiğini hissettim.

De repente me di cuenta de que debía aprender polaco.

Üzgünüm. Onu yapmamam gerektiğini biliyorum.

Lo siento. Sé que no debería haber hecho eso.

Kiminle buluşmaları gerektiğini dahi bilmiyorlardı.

Ellos ni siquiera sabían con quien se suponía que se reunirían.

Tom ne yapması gerektiğini bilmiyordu.

Tom no supo lo que se suponía debía hacer.

Tom'u durdurmam gerektiğini düşünüyor musun?

¿Crees que debería detener a Tom?

Tom ne yapılması gerektiğini biliyor.

- Tomás sabe lo que se tiene que hacer.
- Tom sabe lo que hay que hacer.

Ne yapmam gerektiğini söyle bana.

Dime qué necesito hacer.

Tom ne yapması gerektiğini bilmeyebilir.

Tom podría no saber qué se supone que debe hacer.

Ne görmem gerektiğini tavsiye edersin?

¿Qué me recomienda ver?

Hangisini satın almam gerektiğini bilmiyordum.

No sabía cuál debía comprar.

Şu anda durmamız gerektiğini sanmıyorum.

- No creo que debamos detenernos en este momento.
- No creo que debamos pararnos ahora.

- Biliyorum, kalmalıyım.
- Kalmam gerektiğini biliyorum.

Sé que debería quedarme.

Önce telefon etmem gerektiğini biliyorum.

Sé que debí llamar primero.

Bu şekilde hissetmemem gerektiğini biliyorum.

Sé que no debería sentirme así.

Kulak misafiri olmamam gerektiğini biliyorum.

Sé que no debí haber escuchado a escondidas.

Bence ne yapman gerektiğini biliyorsun.

Creo que sabes lo que tienes que hacer.

Ne getirmen gerektiğini biliyor musun?

¿Sabes lo que tienes que traer?

Tom ne yapması gerektiğini biliyor.

Tom sabe lo que tiene que hacer.

Doktor sigarayı bırakmam gerektiğini söyledi.

El doctor me ha dicho que debería dejar de fumar.

Önce ne yapmamız gerektiğini öğrendik.

Aprendimos que debemos hacer primero.

Sana yardım etmem gerektiğini hissediyorum.

Siento que debería ayudarle.

Hareket etmemeleri gerektiğini onlara söyledim.

Les dije que no se movieran.

Ne yapman gerektiğini biliyor musun?

¿Sabes lo que tienes que hacer?

Yeni gözlük almam gerektiğini düşünüyorum.

Creo que tengo que comprarme gafas nuevas.

Tom'un burada olması gerektiğini sanmıyorum.

No creo que sea necesario que Tom esté aquí.

Onu durdurmam gerektiğini düşünüyor musun?

¿Crees que debería detenerla?

Çok şikayet etmem gerektiğini düşünmüyorum.

No creo que deba quejarme tanto.

Tom'a yardım etmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Creo que necesitamos ayudar a Tom.

Ben sadece vazgeçmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Yo creo que deberíamos dejarlo.

Yaşam tarzını değiştirmesi gerektiğini düşünüyorum.

Creo que él necesita alterar su estilo de vida.

Öğretmen konuyu öğrenmen gerektiğini söyledi.

El profesor dijo que tú necesitas dominar el tema.

Çocukların bira içmesi gerektiğini sanmıyorum.

No creo que los niños deberían tomar cerveza.

Ben tekrar denememiz gerektiğini düşünüyorum.

Creo que deberíamos volver a intentarlo.

Yeme alışkanlıklarını değiştirmen gerektiğini düşünüyorum.

Creo que tendrías que cambiar tus hábitos alimenticios.

Annem yataktan kalkmak gerektiğini söylüyor.

Mamá dice que debería salir de la cama.

Tom kime sorması gerektiğini bilmiyor.

Tom no sabe a quién debería preguntarle.

Onunla ne yapmaları gerektiğini bilmiyorlardı.

No sabían lo que deberían de haber hecho con él.

Ne yapılması gerektiğini öğrenmem gerekiyor.

Necesito averiguar lo que hace falta hacer.

Onu kimin yapması gerektiğini bilmiyorum.

No sé quién debería hacerlo.

Onu neden yapmamız gerektiğini bilmiyorum.

- No sé por qué necesitamos hacerlo.
- No sé por qué hemos de hacerlo.

Sonra ne yapmamız gerektiğini bulmalıyız.

Tenemos que decidir nuestro siguiente paso.

Nasıl yapılması gerektiğini sana göstereceğim.

Te voy a enseñar cómo hay que hacerlo.

Ne yapılması gerektiğini henüz bilmiyorum.

- Todavía no sé qué hay que hacer.
- Aún no sé lo que se necesita hacer.

Ne yapması gerektiğini Tom'a söyledim.

Le dije a Tom lo que debería hacer.

Tom bunu yapmam gerektiğini söylüyor.

Tom dice que yo debería hacer eso.

Tom onu yapmam gerektiğini düşünmüyor.

Tom no cree que yo necesite hacerlo.

- Tom onu yapmaması gerektiğini kesinlikle biliyor.
- Tom onu yapmaması gerektiğini kesinlikle bilir.

Tom definitivamente sabe que no debería estar haciendo eso.

Sıkıntılı olduklarını veya iyileşmeleri gerektiğini söylüyoruz.

Decimos que ellos no están bien, o que necesitan sanarse.

Ve derhal hastaneye gelmem gerektiğini söyledi.

y que tenía que ir al hospital inmediatamente.

Tepki vermem gerektiğini biliyordum ama nasıl?

Y supe que tenía que reaccionar, pero ¿cómo?

Fakat bunu mümkün kılmamız gerektiğini biliyoruz,

Pero sabemos que tenemos que hacerlo,

Elbette, cumaları ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz.

Y, por supuesto, los viernes, todos Uds. deben saber qué hacer.

Ve hemen müdahale edilmesi gerektiğini göreceksiniz.

y que deben abordarse ahora.

Sadece bir şey yapmam gerektiğini değil,

me di cuenta de que no solo necesitaba hacer algo,