Translation of "Harcamak" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Harcamak" in a sentence and their spanish translations:

Zamanını harcamak istemiyorum.

No quiero malgastar tu tiempo.

Ne kadar harcamak istiyorsun?

¿Cuánto querés gastar?

Tom'la konuşarak vakit harcamak istemiyorum.

No quiero perder el tiempo hablando con Tom.

- Bunun için zamanımı boşa harcamak istemiyorum.
- Bu konuda zamanımı boşa harcamak istemiyorum.

No quiero desperdiciar mi tiempo en esto.

10 dolardan daha fazla harcamak istemiyorum.

No quiero gastarme más de diez dólares.

Oğlunla daha fazla zaman harcamak zorundasın.

Tienes que pasar más tiempo con tu hijo.

O artık Tom'la zaman harcamak istemiyordu.

No quería pasar más tiempo con Tom.

Burada suyu boşa harcamak yasal değildir.

Aquí está prohibido malgastar el agua.

O, Tom'la daha fazla zaman harcamak istemiyordu.

No quería pasar más tiempo con Tom.

Bazen tek başına biraz zaman harcamak harikadır.

A veces es genial para pasar un tiempo a solas.

Onun hakkında konuşarak çok zaman harcamak istemediler.

No querían pasar mucho rato hablando de ello.

Tom'la tartışarak daha fazla zaman harcamak istemedim.

No quería perder más tiempo discutiendo con Tom.

Tom ile daha fazla zaman harcamak istemiyordum.

No quería pasar más tiempo con Tom.

Anahtarlarımı aramaya daha fazla zaman harcamak istemedim.

Yo no quería pasar más tiempo buscando las llaves.

Ömrümün en iyi yıllarını senin için harcamak istemiyorum.

No quiero desperdiciar los mejores años de mi vida por ti.

Evi temizlerken gereğinden daha fazla zaman harcamak istemiyorum.

No quiero perder más del tiempo necesario limpiando la casa.

Tom onu tartışarak çok fazla zaman harcamak istemiyordu.

Tom no quería pasar demasiado tiempo discutiendo eso.

Las Vegasta kollu kumar makinesinde birkaç saat harcamak başkadır,

Una cosa es pasar un par de horas en una máquina traga-monedas en Las Vegas,

Sözünü kesmek ve zamanını boşa harcamak isteyen insanlar var.

Hay gente que lo único que quieren es interrumpir y hacerte perder el tiempo.

Önemli olan şeyleri yaparak daha fazla zaman harcamak istiyorum.

Quiero pasar más tiempo haciendo cosas que importen.

Şu andan itibaren, biz daha az para harcamak zorunda kalacağız.

De aquí en adelante tendremos que gastar menos.

Beni mutlu eden şeyleri yaparak daha çok zaman harcamak istiyorum.

Quiero pasar más tiempo haciendo cosas que me hagan feliz.

Ama bunu yapmak için çok çaba harcamak gerek. Ne yapacağız peki?

Pero es mucho esfuerzo hacerlo. Bien, ¿qué haremos?

Ama bunu yapmak için çok çaba harcamak gerek. Ne yapacağız peki?

Pero es mucho esfuerzo hacerlo. Bien, ¿qué haremos?

- Keşke birlikte daha fazla zaman geçirebilsek.
- Birlikte daha fazla zaman harcamak isterdim.

Ojalá pudiéramos pasar más tiempo juntos.

Ben o sorun ile ilgili daha fazla zaman harcamak istemediğimi fark ettim.

Me di cuenta de que no quería pasar ni un sólo momento más manejando ese problema.