Translation of "Zorundasın" in Arabic

0.008 sec.

Examples of using "Zorundasın" in a sentence and their arabic translations:

Gitmek zorundasın.

- عليك أن تذهب.
- عليك الرحيل.
- عليك أن ترحل.

Denemek zorundasın!

تحتاج إلى أن تحاول!

Hayatta kalmak zorundasın.

عليكِ أن تنجي.

Sessiz olmak zorundasın.

يجب ان تلتزم الصمت

Sabırlı olmak zorundasın.

عليك أن تكون صبوراً.

Peşin ödemek zorundasın.

عليك أن تدفع مقدماً.

Partiye gitmek zorundasın.

يجب عليك الذهاب إلى الحفلة.

Bununla yüzleşmek zorundasın.

عليك أن تواجه الأمر.

Onu anlamak zorundasın.

عليك أن تفهم ذلك.

Beni affetmek zorundasın.

- عليك أن تسامحني.
- عليكِ أن تسامحيني.

Yardım etmek zorundasın.

عليك أن تساعد

Yeterli uyku almak zorundasın.

عليك أن تحصل على كفايتك من النوم.

Annene yardım etmek zorundasın.

عليك أن تساعد والدتك.

- Durmak zorundasın.
- Durmak zorundasınız.

يجب أن تتوقف

Bu filmi seyretmek zorundasın.

لا بد أن تشاهد هذا الفيلم

Onlarla konuşmaya gitmek zorundasın.

عليك أن تتحدث معهم.

Sadece oraya gitmek zorundasın.

ما عليك إلا أن تذهب.

Hemen burada durmak zorundasın.

عليك أن تتوقّف هنا.

- Geri gelmek zorundasın.
- Geri gelmelisin.

عليك العودة.

- Öğrenmeye başlamalısınız.
- Öğrenmeye başlamak zorundasın.

عليك أن تبدأ التّعلّم.

Sen postaneye mi gitmek zorundasın?

هل يجب أن تذهبي إلى مكتب البريد؟

- Onu yapmak için, risk almak zorundasın.
- Bunu yapmak için riskler almak zorundasın.

لفعل ذلك، يجِبُ أن تُخاطر.

Neden sen sürekli yer almak zorundasın?

لم تتدخّل دائما؟

Şimdi gitmek zorunda olduğumu anlamak zorundasın.

ينبغي أن تفهم أنه عليّ الذهاب الآن.

En az bir ay beklemek zorundasın.

عيلك الانتظار لشهر على الأقل.

Ona yardım etmek zorundasın ve çabuk olarak!

عليك بمساعدته، و بسرعة.

- Sadece onu istemek zorundasın.
- Sadece istemeniz yeterli.

ماعليك إلا ان تسأل.

- Bu cümleyi ezberlemek zorundasınız.
- Bu cümleyi ezberlemek zorundasın.

عليك أن تحفظ هذه الجملة.

Gelecek haftaya kadar nihai kararı vermeyi ertelemek zorundasın.

علينا أن نأجل القرار النهائي حتى الأسبوع القادم.

Ona yardımcı olmak zorundasın, ama hızlı bir şekilde.

يجب أن تساعدها و بسرعة!

- Kız kardeşlerinden öğrenmek zorundasın.
- Kız kardeşlerinizden öğrenmek zorundasınız.

عليكِ أن تتعلّمي من أخواتك.

- Postaneye gitmek zorunda mısın?
- Sen postaneye mi gitmek zorundasın?

- هل يجب أن تذهب إلى مكتب البريد؟
- هل يجب أن تذهبي إلى مكتب البريد؟

Ne yaparsan yap önemi yok, elinden geleni yapmak zorundasın.

لا يهم ما تفعله, يجب عليك أن تفعل أفضل ما لديك.

Sen bana yalnızca bir şey için söz vermek zorundasın.

- أنتً عليكَ فقط أن تعدُني بشيء واحد.
- أنتِ عليكِ فقط أن تعِديني بشيء واحد.

- Bunu almalısın.
- Bunu almak zorundasın.
- Bunu alman gerekiyor.
- Bunu alman lazım.

عليك أن تأخذ هذا.

Ev numaranı, mahalleni, posta kodunu ve sokağını ayrı ayrı yazmak zorundasın.

عليك إدخال رقم البيت، الحي، الرمز البريدي والشارع كل على حدى.

- Başka ne yapmalısın?
- Başka ne yapman gerekiyor?
- Başka ne yapmak zorundasın?

ما الأمر الآخر الذي يجب عليك ان تفعله؟

Günde iki ya da üç kez bir bardak suyla bir tablet almak zorundasın.

عليك أخذ حبة مع كأس من الماء مرتين أو ثلاث مرات يوميا.