Translation of "Zorundasın" in Chinese

0.016 sec.

Examples of using "Zorundasın" in a sentence and their chinese translations:

Gitmek zorundasın.

你們得走了。

Taşınmak zorundasın.

你得行動了。

Uyanmak zorundasın.

你必須醒醒。

Sabırlı olmak zorundasın.

你必須有耐心。

Peşin ödemek zorundasın.

您必须预先付钱。

Odanı temizlemek zorundasın.

你该打扫你的房间。

Eve gitmek zorundasın.

你们必须回家。

Özür dilemek zorundasın.

你應該道歉。

Emin olmak zorundasın.

你必须要肯定。

Sırada beklemek zorundasın.

您必须排队。

Partiye gitmek zorundasın.

你该去派对。

Tom, kalkmak zorundasın.

湯姆,你必須起床了。

Okula gitmek zorundasın.

你必須去上學

İngilizceni geliştirmek zorundasın.

你要改善一下你的英語。

Rezervasyon yaptırmak zorundasın.

你必須事先預約。

Sıkı çalışmak zorundasın.

你必须努力工作。

Aileni korumak zorundasın.

你必须保护你的家庭。

Zorlukların üstesinden gelmek zorundasın.

- 你必须克服困难。
- 你们要排除万难。

İstemesen bile, gitmek zorundasın.

就算你不想,你也得走。

Sen hastaneye gitmek zorundasın.

你必須去醫院。

Şibuya'da trenleri değiştirmek zorundasın.

你得在涉谷换乘火车。

Şaka ediyor olmak zorundasın!

你一定是开玩笑!

Sen hastasın. Dinlenmek zorundasın.

你病了,该休息了。

Sen proaktif olmak zorundasın.

你必须积极主动。

Yarın buraya gelmek zorundasın.

明天你得来这儿。

Bir yerde başlamak zorundasın.

你必须有一个出发点。

Şikayet etme. Gitmek zorundasın.

別抱怨了。你必須去。

Koşullara uyum sağlamak zorundasın.

你必須隨機應變。

Korkarım ki fazla çalışmak zorundasın.

恐怕你要加班了。

İngilizceyi adım adım öğrenmek zorundasın.

英文是要一步一步的學的。

Yatağa ne zaman gitmek zorundasın?

你甚麼時候必須去睡覺?

- Benimle geleceksin.
- Benimle gelmek zorundasın.

你将伴我同行。

- Onu yapmak için, risk almak zorundasın.
- Bunu yapmak için riskler almak zorundasın.

要这么做,你需要冒险。

Saat altıda evi terk etmek zorundasın.

你必須在六點鐘時從家中出發。

Ağrı devam ederse, doktora gitmek zorundasın.

如果持續疼痛, 你必須去看醫生。

Tom'a daha fazla zaman vermek zorundasın.

你必須給湯姆更多時間。

Ne olursa olsun, sakin kalmak zorundasın.

無論發生甚麼事,你也要保持鎮定。

Vizen sona ererse Çin'i terk etmek zorundasın.

如果签证过期,你就必须离开中国。

- Daha fazla çalışmalısın.
- Daha fazla çalışmak zorundasın.

你该学得更多。

Ne yiyip içtiğine özel dikkat göstermek zorundasın.

尤其是要注意你吃的和喝的东西。

Hoşlansan da hoşlanmasan da oraya gitmek zorundasın.

無論你想去還是不想去,你也要去。

Hoşlansan da hoşlanmasan da Fransızca öğrenmek zorundasın.

无论你喜欢是否,你要学习法语。

- Burada İngilizce konuşmak zorundasın.
- Burada ingilizce konuşmalısın.

你在這裡必須說英語。

- Sadece onu istemek zorundasın.
- Sadece istemeniz yeterli.

你只要问就好了。

Yatmaya gitmeden önce çalar saati ayarlamak zorundasın.

在你上床睡覺之前,你必須把鬧鐘設定好。

Bu dili öğrenmek için Rusça bilmek zorundasın.

你得了解俄语才能学这门语言。

Partime gelebilirsin ama bana bir hediye getirmek zorundasın.

你可以来我的派对,不过,你得带来一件礼物.

"不够" 'den sonra bir sıfat koymak zorundasın.

不够后面要再加个形容词

- Bana inanmalısın.
- Bana inanmak zorundasın.
- Bana inanman gerekiyor.

你得相信我。

Onlar sana niçin yaşamak için İngilizce öğrenmek zorundasın diyorlar?

怎麼會有人認為不懂英語就不能生存?

O seni sevmese bile, sen hala işi bitirmek zorundasın.

即便她不喜欢你,你也要完成工作。

Bu pisliği sevmek için özel bir tür deli olmak zorundasın.

你一定是疯了才会喜欢上这破烂。

Çim'de, hareket istasyonuna gitmek ve tren biletleri orada almak zorundasın.

在中国,人人必须去出发的火车站买车票。

- Tüm bu gürültüye katlanmak zorundasın.
- Bütün bu seslere tahammül etmek durumundasın.

你必须把无视这些声音。

- Tedavi için hastanede kalmalısın.
- Tedavi için hastanede kalmak zorundasın.
- Tedavi için hastanede kalman gerek.

你應該留在醫院,接受治療。