Translation of "Erkeğin" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Erkeğin" in a sentence and their spanish translations:

Bir erkeğin, başkasının kalbini

Conozco a un hombre que preferiría morir

Erkeğin zaafı kadının gücüdür.

Las debilidades de los hombres son la fuerza de las mujeres.

İngiltere her erkeğin görevini yapacağını umuyor.

Inglaterra espera que todo hombre cumpla con su deber.

Toplum bize, erkeğin güçlü ve güvenilir olması

La sociedad nos dice que los hombres deben ser fuertes, confiables,

İyi eğitim almış, beyaz ırktan bir erkeğin

No hay manera de que un hombre blanco instruido entienda

Erkeğin boşanması için bir sebebe ihtiyacı yoktu

el hombre no necesitaba una razón para divorciarse

Bir erkeğin karısından bir şeyler gizlemesi yanlıştır.

No está bien que un hombre oculte cosas a su esposa.

Birçok erkeğin, kadınlardan daha büyük göğüsleri vardır.

Muchos hombres tienen pechos más grandes que las mujeres.

Yetişkin bir erkeğin ağlamasını görmekten nefret ederim.

Detesto ver llorar a un hombre mayor.

Kadınlar bir erkeğin hayatının en güzel parçasıdır.

Las mujeres son la parte más bella de la vida de un hombre.

Birleşik Krallık'ta üç erkeğin intihar edeceğini biliyor musunuz?

tres hombres en Reino Unido habrán muerto por suicidio?

Erkeğin serenadı bu defa ona bir eş kazandırdı.

Esta vez, su serenata le ha ganado una pareja.

Fakat genç erkeğin dar dalı paylaşmasına izin verilmiyor.

Pero al macho joven no le permiten compartir la rama estrecha.

Bu minik erkeğin etkili bir ses bulması lazım.

El pequeño macho necesita encontrar su voz.

Bir erkeğin vücudunda bir kadın olduğunu hissediyor musun?

- ¿Sientes que eres una mujer en el cuerpo de un hombre?
- ¿Sentís que sos una mujer en el cuerpo de un hombre?

Tom senin vasat erkeğin değil. O birçok erkeklerin hoşlandığı şeylerden hoşlanmaz ve birçok erkeğin yapmaktan hoşlandığı şeyleri yapmaktan hoşlanmaz.

Tom no es el tipo promedio. A él no le gustan las cosas que a la mayoría les gusta y no le gusta hacer lo que los demás hombres disfrutan haciendo.

Kimin en vahşi, erkeğin mi dişinin mi olduğunu görüyoruz.

¿quiénes son más feroces, los machos o las hembras?

Olan muta'a evliliğine benzer bir versiyonda gördüler ki, erkeğin kadınla

mutaa común a los chiítas en el que el hombre disfruta de un cierto período de tiempo con la

Standartları da çok yüksek. Bu erkeğin çağrısında özel bir şeyler var.

Y estándares altos. Hay algo especial en su llamado.

Ve dahası, destanda olduğu gibi birkaç erkeğin de önden kafaları kesilmişti.

de los hombres habían sido decapitados desde el frente, al igual que en la saga.

Gece yarısı ziyafeti bu genç erkeğin daha dominant orangutanlardan kaçınma yöntemi olabilir.

Quizá un festín de medianoche sea el modo en que este macho joven evita toparse con los orangutanes más dominantes.

On yaşındaki bir erkeğin bir hayvan yirmi yaşındakinin bir çılgın, otuzundakinin bir başarısızlık, kırkdakinin bir dolandırıcı ve ellisindekinin bir suçlu olduğu söylenmektedir.

Se ha dicho que un hombre a los diez es un animal; a los veinte, un lunático; a los treinta, un error; a los cuarenta, un fraude; y a los cincuenta, un criminal.

Her erkeğin işi, ister edebi ya da müzik ya da bir resim ya da mimari ya da başka bir şey olsun, her zaman kendisinin bir portresidir.

La obra de cualquier hombre, ya sea de literatura, música, pintura, arquitectura o cualquier otra, siempre es un retrato de sí mismo.