Translation of "Başkasının" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Başkasının" in a sentence and their spanish translations:

Başkasının lisanslı içeriğini izleyerek

era más remunerable para Uds.

Bir erkeğin, başkasının kalbini

Conozco a un hombre que preferiría morir

Böylece, başkasının beynine zarar vermenin

y que estén expuestos a deportes

Bunu başkasının hareketlerini taklit ederek

podemos transferirlo imitando los movimientos de otra persona

Peki, amacı başkasının beynine vurmak olan

Por lo tanto, ¿deberíamos promover un deporte

Bir başkasının yaşantısına saygı duymak için

y estaba dispuesto a hacer todo lo necesario

Arkadaşım başkasının hipotezi ile bilime girilmez

mi amigo no puede entrar en la ciencia con la hipótesis de otra persona

Ne derler bilirsiniz, birinin çöpü başkasının hazinesidir.

Dicen que la basura de un hombre es el tesoro de otro.

Hep başkasının parasıyla hep bir yatırımlar yapıyor

siempre invirtiendo en el dinero de otra persona

Tom Mary'yi başkasının tanıdığından daha iyi tanır.

Tom conoce a Mary mejor que nadie.

Başkasının sürdüğü arabaya da Kemal Sunal güvenmiyordu ayrıca

Kemal Sunal no confiaba en el automóvil que otra persona conducía.

Tom'dan başkasının bunu almayı istemesi pek olası değil.

Es poco probable que alguien más que Tom estaría interesado en comprar esto.

Benimle bir başkasının zamanımız aynı değil diyor Albert Einstein

Otra vez conmigo no es lo mismo, dice Albert Einstein

Bazen bir başkasının duygularına zarar vermemek için yalan söyleriz.

A veces mentimos para no lastimar los sentimientos de los demás.

- Başka birinin elbiselerini giymeyi sevmem.
- Başkasının elbiselerini giymeyi sevmem.

- No me gusta usar la ropa de otras personas.
- No me gusta llevar la ropa de otra persona.

- Her şeyi devletten beklemeyin!
- Başkasının senin yerine düşünmesini bekleme!
- Başkalarının senin için düşünmesini bekleme.

¡No esperes que los demás piensen por ti!

- Jiro, daha önce birinin önünde hiç ağlamadı, yüksek sesle ağlamaya başladı.
- Daha önce başkasının önünde hiç ağlamayan Jiro haykırmaya başladı.

Jiro, quien nunca había llorado delante de nadie antes, empezó a berrear.