Translation of "Yoktu" in Chinese

0.008 sec.

Examples of using "Yoktu" in a sentence and their chinese translations:

Arkadaş yoktu.

這位朋友沒有出席。

- Evde kimse yoktu.
- Evde hiç kimse yoktu.

沒有人在家。

- Onun hiç parası yoktu.
- Onun parası yoktu.

他没有钱。

O, yoklamada yoktu.

他在点名时缺席。

Bahçede kimse yoktu.

花園裡沒有人。

Hiç sırrımız yoktu.

我們沒有秘密。

Hiç seçeneğim yoktu.

那时我没有选择的余地。

Görünürde kimseler yoktu.

谁也不在那里。

Hiç kedi yoktu.

以前那里没有过猫。

Tom dün yoktu.

湯姆昨天缺席了。

Tom'un ailesi yoktu.

过去汤姆没有家。

Hiç hata yoktu.

没有错误。

Nehirde su yoktu.

河裡沒有水了。

Küçükken bisikletim yoktu.

小时候我没有自行车。

- Görünürde kimse yoktu.
- İn cin top oynuyordu.
- Tek bir Allah'ın kulu yoktu.
- Kimsecikler yoktu.
- Etrafta hiç kimseler yoktu.

一個人影也看不到。

Acele etmene gerek yoktu.

你不需要著急。

Gökyüzünde bir bulut yoktu.

天上没有一片云。

Kuyuda hiç su yoktu.

這口井裡沒有水。

Onun adı listede yoktu.

名單上沒有她的名字。

Odada hiç kimse yoktu.

房間裡沒有人。

Bahçede hiç gül yoktu.

花園裡沒有任何玫瑰。

Orada hiç kimse yoktu.

谁也不在那里。

Görünürde bir ağaç yoktu.

看不到任何一棵樹。

Yüzme bilmediğinden haberim yoktu.

我不知道你不會游泳。

Kitabı almana gerek yoktu.

你沒有必要買這本書。

O dün okulda yoktu.

他昨天没来上学。

Müdahale etme hakkım yoktu.

我没有权利干涉。

Tek bir kurtulan yoktu.

一个幸存者都没有。

İstediğini arayacak zamanım yoktu.

我没时间找你想要的东西。

Onun çok parası yoktu.

她沒有很多錢。

Karalar bağlamamış kimse yoktu.

房间里的人无一不泪流满面。

Tom'un hiç çocuğu yoktu.

Tom沒有孩子。

Tom'un bir ailesi yoktu.

过去汤姆没有家。

Benden başka kimse yoktu.

除了我没有人離開。

Chris'in bir arabası yoktu.

克里斯沒有車。

Gelmeyen tek öğrenci yoktu.

没有一个学生缺席。

Sami'nin hiçbir geliri yoktu.

萨米没有收入。

- Benim dışımda orada kimse yoktu.
- Orada benden başka kimse yoktu.

那儿除了我,一个人都没有。

Şaşırdım, köyde hiç kimse yoktu.

奇怪的是,村子裏竟然一個人也沒有。

O işi yapmasına gerek yoktu.

她不需要做那個工作。

Neredeyse onun yeterli yiyeceği yoktu.

他仅有够糊口的吃的。

Kimsenin söyleyecek bir şeyi yoktu.

沒有人有話可說。

Onun işi yapmasına gerek yoktu.

她不需要做这个工作。

Hiç fazla boş koltuk yoktu.

没有更多免费座位了。

Geçen ay çok yağmur yoktu.

上個月我們這兒沒有下很多雨。

Cüzdanımda kalan hiç para yoktu.

我钱包里没钱了。

Onun hasta olduğunundan haberim yoktu.

我不知道她病了。

Aslında odanın hiçbir mobilyası yoktu.

本来这间房间里没有家具。

Bir taksiye binmene gerek yoktu.

你不必搭計程車。

Chris'in süreceği bir arabası yoktu.

克里斯沒有車開。

O odada hiç mobilya yoktu.

那個房間裡沒有任何傢俱。

Ona gerçeği söyleyecek cesaretim yoktu.

我沒有勇氣把事實告訴她。

Onun olayla bir ilgisi yoktu.

他和那件事半點關係也沒有。

Orada benden başka kimse yoktu.

那儿除了我,一个人都没有。

Tom'un bu sabah ateşi yoktu.

湯姆今天早上沒有發燒。

Onlarla ortak bir şeyim yoktu.

我同他们没有过共同之处。

Tom'un dönecek hiçbir yeri yoktu.

汤姆无处可归。

Doktorların yapabileceği bir şey yoktu.

醫生甚麼也做不了。

Tom'un gittiğinden haberim bile yoktu.

我甚至不知道湯姆離開了。

Onun yaşayacak bir yeri yoktu.

他没有家可住。

O kitabı almana gerek yoktu.

你根本不需要買那書。

Onun iş bulma şansı yoktu.

- 他找工作不走運。
- 他不幸找不到工作。

Ann'in birlikte oynayacak arkadaşları yoktu.

安沒有朋友陪她玩。

Onun hiç kurşun kalemi yoktu.

她一支铅笔也没有。

İstifa etmekten başka seçeneği yoktu.

他沒有選擇,只能辭職。

Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu.

他们不得不后撤。

O, hastalık nedeniyle okulda yoktu.

他病了,所以沒有上學。

Doktorların yapabileceği hiçbir şey yoktu.

醫生甚麼也做不了。

O günlerde Japonya'da hiç radyo yoktu.

日本那時候還沒有收音機。

Teklifi kabul etmekten başka seçeneğim yoktu.

除了接受报价,我别无选择。

Ne yazık ki, etrafta kimse yoktu.

很不幸,没有人在身边。

Bizim neredeyse kahvaltı için zamanımız yoktu.

我们几乎没空吃早饭。

Amerikalı kadınların oy verme hakkı yoktu.

美国妇女没有选举权。

Seninle gelmek isterdim ama vaktim yoktu.

我想和你一起去,但是我没有时间。

Dün TV izlemek için zamanım yoktu.

我昨天沒時間看電視。

Geçen hafta beş öğrenci sınıfta yoktu.

上星期有五個人缺課。

Bütün yatakta kalmakta başka seçeneğim yoktu.

我不得不一整天都待在床上。

Bu kadar erken gelmene gerek yoktu.

你不必這麼早來。

O, hasta olması nedeniyle okulda yoktu.

他病了,所以沒有上學。

Bugün duş almak için zamanım yoktu.

我今天没时间冲澡。

Onun dün yapacak bir şeyi yoktu.

她昨天没事干。

Radyoda kaza hakkında bir şey yoktu.

電台沒有提到這個事故。

O mağazada bana uyan şapka yoktu.

那个店里没有适合我的帽子。

Yanına bir şemsiye almana gerek yoktu.

你其实没必要带伞。

Yeniden yapmak için hiç para yoktu.

沒有重建的錢。

Tom'un raporunu bitirmek için zamanı yoktu.

湯姆沒時間完成報告。

- Birçok tanıdığı vardı ama, hiç arkadaşı yoktu.
- Çok tanıdığı vardı ama hiç dostları yoktu.

她認識的人很多,但卻沒有一個算得上是朋友。

- Tom'un mutlu olmadığına dair hiçbir fikrim yoktu.
- Tom'un mutlu olmadığı konusunda hiçbir fikrim yoktu.

我不知道汤姆不开心。

Ben hariç, orada tek bir kişi yoktu.

这儿除了我,一个人也没有。

Kızgın olmak için herhangi bir gerekçen yoktu.

你没理由生气。

Tom'un kirayı ödemek için yeterli parası yoktu.

汤姆没有足够的钱付租金。

Onun kim olduğu hakkında bir fikrim yoktu.

我一点都不知道她是谁。

Tom'un Mary'ye para vermeye hiç niyeti yoktu.

汤姆不想给玛丽一分钱。

Hiç kimsenin onu ona söylemeye cesareti yoktu.

沒有人有勇氣跟他說。