Translation of "Alışkındır" in Spanish

Çok çalışmaya alışkındır.

Él está habituado al trabajo duro.

O, yemek pişirmeye alışkındır.

Está acostumbrada a cocinar.

O, erken kalkmaya alışkındır.

Él está acostumbrado a levantarse temprano.

Buradaki insanlar soğuğa alışkındır.

La gente aquí está acostumbrada al frío.

O, seyahat yapmaya alışkındır.

Él está acostumbrado a viajar.

Topluluk önünde konuşmaya alışkındır.

Ella está acostumbrada a hablar en público.

Bütün gece yatmamaya alışkındır.

- Ella acostumbra quedarse despierta toda la noche.
- Ella está acostumbrada a quedarse despierta toda la noche.

O erken kalkmaya alışkındır.

- Está acostumbrada a levantarse pronto.
- Ella está acostumbrada a levantarse temprano.

O, zor işe alışkındır.

Está acostumbrado a trabajar duro.

O, seyahat etmeye alışkındır.

Él está acostumbrado a viajar.

Onlar zor işe alışkındır.

Ellos están acostumbrados al trabajo duro.

O böyle durumlara alışkındır.

Él está acostumbrado a este tipo de situaciones.

Tom zor işe alışkındır.

- Tom está acostumbrado a trabajar mucho.
- Tom está acostumbrado al trabajo arduo.

Tom erken kalkmaya alışkındır.

Tom está acostumbrado a levantarse temprano.

Tom telefonda kızları aramaya alışkındır.

Tom está acostumbrado a llamar chicas al teléfono.

O, herkesin önünde konuşmaya alışkındır.

Está acostumbrado a hablar en público.

O, toplum içinde konuşmaya alışkındır.

- Él está acostumbrado a hablar en público.
- Está acostumbrado a hablar en público.

O, o tür duruma alışkındır.

Él está acostumbrado a esta clase de situaciones.

- O, seyahat etmeye alışkındır.
- Gezmeye alışıktır.

Él está acostumbrado a viajar.

Buradaki insanlar çok çekici giysiler kullanmaya alışkındır.

La gente de aquí acostumbra a usar ropa muy atractiva.

O, ev ödevini akşam yemeğinden önce yapmaya alışkındır.

Ella comúnmente hace sus tareas antes de cenar.

- Tek başına yaşıyordu.
- Yalnız yaşamaya alışkın.
- O yalnız yaşamaya alışkındır.

Ella está acostumbrada a vivir sola.