Translation of "Etmeye" in Chinese

0.020 sec.

Examples of using "Etmeye" in a sentence and their chinese translations:

Ona yardım etmeye istekliyim.

我願意幫他。

Araba tamir etmeye değmez.

這車不值得修了。

O seyahat etmeye alışkın.

他習慣了旅行。

Acele etmeye gerek yok.

沒有必要著急。

Kyoto ziyaret etmeye değer.

京都值得游览。

O, seyahat etmeye alışkındır.

他習慣了旅行。

İstifa etmeye niyetim yok.

我無意辭職。

O intihar etmeye çalıştı.

- 她企图自杀。
- 她企圖自殺。

O müzeyi ziyaret etmeye değer.

那个博物馆值得参观。

Niçin benimle dans etmeye gelmiyorsun?

为什么你不来跟我跳舞?

O, başkalarına yardım etmeye istekliydi.

他願意幫助別人。

Niçin bizi ziyaret etmeye gelmiyorsun?

为什么你不来看我们?

O istifa etmeye karar verdi.

她決定辭職了。

Yardım etmeye gerçekten istekli misin?

你是真的很樂意幫忙嗎?

Onlar seni kontrol etmeye çalışıyorlar.

他們設法控制你。

Ben sonuçları kabul etmeye hazırım.

我准备好了承担后果。

Tom sonuçları kabul etmeye hazır.

汤姆准备承担后果

Bana yardım etmeye istekli misin?

你愿意帮我吗?

O, arkadaşıyla seyahat etmeye gitti.

她是跟她朋友一起去旅行的。

Tom duygularını kontrol etmeye çalıştı.

汤姆试着控制他的情绪。

Bu araba tamir etmeye değmez.

這輛車不值得修理。

Kuala Lumpur ziyaret etmeye değer.

吉隆坡值得一遊。

Ordu onu istifa etmeye zorladı.

军队强迫他辞职。

Sen ne ima etmeye çalışıyorsun?

你是什么意思?

Roma ziyaret etmeye değer bir şehirdir.

羅馬這個城市值得一遊。

Arada bir bizi ziyaret etmeye gelir.

他偶爾會來看我們。

Hiç kimse Tom'a yardım etmeye çalışmadı.

没人试图帮汤姆。

O, sekiz yaşındayken dans etmeye başladı.

她八歲的時候開始跳舞。

Onun ifadesinin doğruluğundan şüphe etmeye başladım.

我開始懷疑他陳述的準確性。

Tom'a yardıme etmeye çalışırken yaralandığını duydum.

我听说你在试图帮助汤姆的时候受伤了。

Tom yardım etmeye istekli olduğunu söylüyor.

汤姆说他愿意帮忙。

George trenin hareket etmeye başladığını hissetti.

喬治感覺到火車開始移動了。

Jack rezervasyonları iptal etmeye karar verdi.

杰克決定取消預約。

O işinden istifa etmeye karar verdi.

她決定辭去她的工作。

Tom Mary'yi hastanede ziyaret etmeye çekiniyor.

对于是否要去医院探望Mary,Tom有点犹豫不决。

Kitaplara ne kadar harcadığını tahmin etmeye çalış.

算一算你花了多少錢買書。

Öğretmenin söylediği her kelimeyi not etmeye çalıştı.

她嘗試把老師說的每一句話都記下來。

Artık hiç kimse beni ziyaret etmeye gelmiyor.

已经没人来拜访我了。

Eve gelmesi için Tom'u ikna etmeye çalıştım.

我试着说服汤姆回家。

Herkes çiftler oluşturdu ve dans etmeye başladı.

- 眾人紛紛結伴跳起了舞來。
- 每個人成雙結對地開始跳起了舞來。

Genç adam ona evlenme teklif etmeye karar verdi.

少年決定要向她求婚。

- Kalbim yarış etmeye başladı.
- Kalbim hızla atmaya başladı.

我的心開始快速跳動。

Onu ne kadar sevdiğimizi göstermeye devam etmeye çalışıyyoruz

去继续向她展示我们有多爱她。

Tom üç ay önce Mary'yle flört etmeye başladı.

汤姆三个月前开始和玛丽约会。

O, onu toplantıya katılması için ikna etmeye çalıştı.

她试图说服他来参加会议。

Tom daha önce hiç bize yardım etmeye istekli olmadı.

湯姆以前從不這樣願意幚我們。

Tom ve Mary John'u bunu yapmamaya ikna etmeye çalıştılar.

汤姆和玛丽试图说服乔不要那么做。

Karım beni yeni bir araba almam için ikna etmeye çalıştı.

我妻子试图说服我买辆新车。

- Acele etmeyin. Aceleye gerek yok.
- Yavaş yapın. Acele etmeye gerek yok.

慢慢來,不急。

Tom Mary'nin ona bir atkı örmesi için onu ikna etmeye çalıştı.

湯姆想說服瑪麗給他織一條圍巾。

Tom Mary'ye John'u yardım etmesi için ikna etmeye çalışarak zamanını boşa harcamamasını söyledi.

汤姆对玛丽说,不要浪费时间去说服约翰来帮忙。

- İşinden istifa etmeye karar verdi.
- İşinden ayrılmaya karar verdi.
- O işini bırakmaya karar verdi.

她決定辭去工作。

- Bayan Baker, genç adamın yakında gitmek zorunda kalacağını biliyordu,böylece yatmadan önce gece arabasını uygun bir yere parkedebilmek için, genç adama arabasını biraz hareket ettirmesi için rica etmeye karar verdi.
- Bayan Baker çok yakında genç adamın ayrılmak zorunda kalacağını biliyordu, yatmaya gitmeden önce arabasını gece için uygun bir yere parkedebilmek için genç adama arabasını biraz hareket ettirmesi için rica etmeye karar verdi.

貝克小姐知道那個年輕男子很快就要離開了,所以決定請求他將車稍微移開,如此一來她就能在夜間入睡前將她的車停到正確的位置。