Translation of "Etmeye" in Arabic

0.009 sec.

Examples of using "Etmeye" in a sentence and their arabic translations:

Fark etmeye başlayacağınız şey,

وستدرك أنك

Sebebi ise pes etmeye

لأنه لم يكن مستعدًا لتركه يرحل

Bunları inşa etmeye başladık.

في إحدى أفقر المناطق.

Sadece yardım etmeye çalışıyorum.

أنا فقط أحاول المساعدة.

Sana yardım etmeye çalışıyorum.

أنا أحاول أن أساعدك.

Onu itiraf etmeye zorladılar.

أجبروها على الإعتراف.

O, seyahat etmeye alışkındır.

إنه معتاد على السفر.

Beni manipüle etmeye çalışma.

لا تحاول أن تتلاعب بي.

Fadıl dans etmeye başladı.

بدأ فاضل يرقص.

Fadıl'a yardım etmeye git.

اذهب لمساعدة فاضل.

Sami dans etmeye başladı.

بدأ سامي يرقص.

Sami hareket etmeye başladı.

بدأ سامي يتحرّك.

Bizi manipüle etmeye çalışma.

لا تحاول أن تتلاعب بنا.

Ne zaman dikkat etmeye başladık?

متى بدأنا نلاحظ؟

Zehri yeniden elde etmeye çalışacağız.

‫وإعادة ملء البعض من هذا الترياق.‬

Birileri Türkiye'yi yok etmeye çalışıyor

شخص يحاول تدمير تركيا

Niçin bizi ziyaret etmeye gelmiyorsun?

- لم لا تأتِ لزيارتنا؟
- لم لا تزُرنا؟

O istifa etmeye karar verdi.

قررت أن تستقيل.

Kuala Lumpur ziyaret etmeye değer.

كوالالمبور تستحق الزيارة.

Seni haklarından mahrum etmeye çalışmıyorum.

- إنني لا أحاول أن أسلبك حقوقك.
- أنا لا أحاول سلب حقوقك.

Erkek kardeşine yardım etmeye git!

اذهب لمساعدة أخيك!

Leyla hareket etmeye devam etti.

استمرّت ليلى في الحركة.

O beni manipüle etmeye çalıştı.

حاول التلاعب بي.

Bu yüzden, insanlarla flört etmeye başladı

فبدأت تواعد،

Çoğunlukla beyniniz kelimeleri deşifre etmeye çalışır,

عادة ما يحاول عقلك فك شفرة الكلمات

Denemeliydim ve yardım etmeye karar verdim.

لذلك قررت أن أحاول المساعدة.

Alabama'daki fakir ortakçılara yardım etmeye çalışıyordu

لقد كان يحاول مساعدة المزارعين الفقراء في ألاباما

Bir gelecek inşa etmeye hazır olduğunuzu

تستعد لبناء المستقبل،

Yaptığımız işin detaylarını kontrol etmeye çalışırız.

والتي يفضل أن تُترك خارج وعينا.

Mürettebat geri sayıma devam etmeye hazırlanıyordu.

كان الطاقم يستعد لاستئناف العد التنازلي.

Karısını mutlu etmeye çalıştı fakat edemedi.

لقد حاول أن يجعل زوجته سعيدة لكنه لم يستطع.

- Yardım etmeye çalışıyorum.
- Yardım etmeyi deniyorum.

أحاول المساعدة فحسب.

Teksaslılar kendi ordularını organize etmeye başladılar.

بدأ التكساسيون بتنظيم جيوشهم.

Sami hayatını yeniden inşa etmeye çalışıyordu.

كان سامي يحاول إعادة بناء حياته.

Sami ne olduğunu tarif etmeye çalıştı.

حاول سامي أن يصف ما حدث.

Sami muhtemelen Leyla'ya tecavüz etmeye çalıştı.

لا بدّ أنّ سامي حاول أن يغتصب ليلى.

Topu takip etmeye o kadar odaklanmış ki

كانوا مركزين على تعقب حركة الكرة،

Kötü düşünceleri kahramanlık gibi tasvir etmeye eğilimliyiz.

نحن بالفعل نميل لأن نجعل من الاشرار أخيار.

Ikisini de senin uğruna mücadele etmeye adardım

لكرّست كلّ واحدة منهما لخوض معارككم.

Sonra kötü içgüdülerim olduğunu fark etmeye başladım,

ثم بدأت أن ألاحظ تلك دفعات لئيمة بداخلي

Sindirilmiş bir şekilde hayatlarına devam etmeye çalışıyor

يحاولون مواصلة حياتهم بطريقة مهضومة

Onu da bu işe ikna etmeye çalışıyor

تحاول إقناعه بهذا العمل

Her gün gidip kontrol etmeye devam ettim.

‫واصلت الذهاب إليها كل يوم لأطمئن عليها.‬

Olan tabanla yerleştirmek için gökdelenler inşa etmeye

المهندسون في بناء ناطحات السحاب على وضع وزن الهيكل الاساسي مع

Hayatları pahasına yangınla mücadele etmeye devam ettiler.

استمروا بمكافحة الحريق على حساب حياتهم.

Artık hiç kimse beni ziyaret etmeye gelmiyor.

لا أحد يأتي لزيارتي بعد الآن.

Kuzenimi planımı kabul etmeye ikna etmeyi başardım.

تمكنت من إقناع ابن عمي على قبول خطتي.

Bana yardım etmeye gelmeseydin ne yapardım bilmiyorum.

لا أدري ماذا كان يمكنني أن أفعل لولا مجيئك لمساعدتي.

Acele etmeye gerek yok. Çok zamanımız var.

ليس هناك حاجة للاستعجال. لدينا متسع من الوقت.

Dania, Fadil'in önderliğini takip etmeye devam etti.

واصلت دانية التّحقيق بشأن فاضل.

Birini argümanlarla, sebeplerle bir şeye ikna etmeye çalıştıysanız

إذا كنت حاولت من قبل إقناع شخص ما بشيء

Girşimcilerin bu sorulara verdikleri cevapları analiz etmeye başladım.

انتقلت بعدها لتحليل أجوبة أصحاب الشركات لتلك الأسئلة،

Bu ağı inşa etmeye üç yıl önce başladım.

منذ أن بدأتُ العمل على هذه الشّبكة قبل ثلاث سنوات،

Bu küçük kız, bir şey ifade etmeye çalışmıyordu.

هذه الفتاة الصغيرة لم تتعمد أن تكون لئيمة معي.

Bu yüzden Kartaca generali devam etmeye karar veriyor.

لذا قرر الجنرال القرطاجي المضي قدمًا

Ama bu yetmiyor Türklüğü de yok etmeye çalışıyor

ولكن هذا لا يكفي محاولة تدمير التركية

Bir süre sonra artık kendini belli etmeye başlıyor

بعد فترة ، يبدأ في إظهار نفسه

1803'te Davout, birliklerin İngiltere'yi işgal etmeye hazırlandığı

في عام 1803 ، تم تكليف دافوت بقيادة معسكر بروج ،

Bir süre sonra, normal hayatına devam etmeye başladı.

‫بعد فترة،‬ ‫كانت تواصل ممارسة أنشطتها المعتادة،‬

Baba'yı resepsiyonu evde organize etmeye ikna etmeyi başardım.

توصلت من إقناع بابا كي ننظم الحفل في المنزل.

Fadıl kolej boyunca Leyla'yla flört etmeye devam etti.

واصل فاضل مواعدة ليلى أثناء دراسته في الجامعة.

- Sami intihar etmeye çalıştı.
- Sami kendini öldürmeye çalıştı.

حاول سامي الانتحار.

Sonra 2010 yılında bir Nazi beni taciz etmeye başladı.

بعد ذلك في 2010، بدأ أحد النازيين مضايقتي.

"Robotum biraz kısa sanki" gibi şeyler fark etmeye başlıyorsun.

تبدؤون بملاحظة أشياء مثل، آه، يا إلهي روبوتي قصير نوعًا ما."

Dünya için gerçekten ilginç bir mücadeleye işaret etmeye başlıyor.

أصبحت تشكل تحديًا للعالم بأكلمه.

Ve bize bir şeyler empoze etmeye çalışan şeyler görüyoruz

ونرى أشياء تحاول فرض شيء علينا

Hiç mi bize bir şey empoze etmeye çalışmıyor acaba?

هل حاول فرض شيء علينا؟

Tabak hareket etmeye başlar. Bir tane daha koyalım bundan

تبدأ اللوحة في التحرك. دعنا نخرج واحدة أخرى من هذا

Gerçekliğiyle ilk yüzleştiren ve tahttan feragat etmeye zorlayanlar arasındaydı.

موقفه ، وأجبره على التنازل عن العرش.

Çünkü her gün gidip onu takip etmeye çalışmanın yoruculuğu,

‫كان مريحًا،‬ ‫لأن كثرة ذهابي إليها كل يوم وتتبعها...‬

Genç doktor kendini yoksul ve hastalara yardım etmeye adadı.

كرّسَ الطبيبَ الشابَ نفسهُ لمساعدةِ الفقراءِ والمرضى.

İşte şimdi kendime geldim ve günüme devam etmeye hazırım.

الآن أنا موصول ومستعد للاستمرار في يومي.

Mücadele etmeye değer bir şeyim olduğu için pes etmeyeceğim.

لن أستسلم لأني لدي شيء يستحق أن أكافح من أجله.

- Sami yine çıkmaya başladı.
- Sami yine flört etmeye başladı.

- بدأ سامي يواعد الفتيات مجدّدا.
- بدأ سامي يواعد من جديد.

- Sami dua etmeye devam etti.
- Sami yakarmaya devam etti.

واصل سامي الصّلاة.

Tatmin edici bir ödemeyle onları çaba sarf etmeye teşvik ediyoruz.

ومع دفع مبلغ كاف ليهتم الطلاب.

Ama çoğu insan 4, 12, 26'yı test etmeye korkar

لكن أغلب الناس يخافون اختبار 4, 12, 26

Ve Berthier, Napolyon'u Smolensk'teki ilerlemeyi durdurmaya ikna etmeye çalışanlar arasındaydı.

وكان بيرتييه من بين أولئك الذين حاولوا إقناع نابليون بوقف التقدم في سمولينسك.

Napolyon'a sadakatle hizmet etmeye devam etti . Restore edilen Bourbon monarşisi

خلال دفاعه اليائس عن فرنسا ، حتى تنازل الإمبراطور عن العرش في أبريل 1814.

Daha gelişmiş bir kadın sınıfından biriyle flört etmeye ihtiyacım var.

نسوة لا ترغب بعلاقة حميمة داخل مقصورة على ٧٤٧

Başarının anahtarını bilmiyorum ama başarısızlığın anahtarı herkesi memnun etmeye çalışmaktır.

أنا لا أعرف مفتاح النجاح، لكن مفتاح الفشل هو محاولة ارضاء الجميع .

Bir sonraki yıl Wellington'un Salamanca'daki zaferi Soult'u Sevilla'daki sarayını terk etmeye

في العام التالي ، أجبر فوز ويلينجتون في سالامانكا سولت على التخلي عن قصره في إشبيلية ،

Ben başarının anahtarını bilmiyorum ancak başarısızlığın anahtarı herkesi hoşnut etmeye çabalamaktır.

أنا لا أعرف مفتاح النجاح، لكن مفتاح الفشل هو محاولة ارضاء الجميع .

- Sami, Leyla ile çıkmaya başladı.
- Sami, Leyla ile flört etmeye başladı.

بدأ سامي يواعد ليلى.

Ama becerilerinizi yeni bir görevde test etmeye hazırsanız "Sonraki Bölüm"ü seçin.

‫ولكن إن كنت مستعداً ‬ ‫لاختبار مهاراتك في مهمة جديدة،‬ ‫اختر "الحلقة التالية".‬

Ama becerilerinizi yeni bir görevde test etmeye hazırsanız "Sonraki Bölüm"ü seçin.

‫ولكن إن كنت مستعداً لاختبار مهاراتك ‬ ‫في مهمة جديدة، اختر "الحلقة التالية".‬

Boyunca hizmet etmeye devam etti . Ney, Lützen'de Blucher'ın sürpriz saldırısının yükünü taşıyan

في Lützen ، تأثر Ney بسلوك مجنديه الشباب ، الذين تحملوا وطأة

Belki de dalgayla hareket eden alg ya da yosunları taklit etmeye çalışıyor.

‫لعلها تحاول تقليد‬ ‫حركة الطحالب وعشب البحر وسط الأمواج.‬

Ormanın yarısı ormanı ziyaret etmeye gelen turistleri barındıracak oteller yapmak için kesilecek.

سوف تقطع اشجار نصف الغابة لبناء فنادق تستضيف السياح الذين جائوا لزيارة الغابة .

Tom'u Fransızca çalışmaya ikna etmeye çalışmak için daha fazla zaman harcamak istemedim.

لم أرغب ببذل مزيد من الوقت لإقناع توم بدراسة الفرنسية.

İzak her ramazan Batı Şeria'daki küçük bir köye Sami'yi ziyaret etmeye gidiyor.

في كلّ شهر رمضان، يذهب إسحاق لزيارة صديقه سامي في قرية صغيرة في الضّفّة الغربيّة.

Ancak aslında, Arretium'a saldırmayarak, Hannibal insiyatifi elinde tutmaya devam edip, Romalıları tahmin etmeye zorluyor.

ولكن في الواقع، بتجاوز أريتيوم، فإن حنبعل حافظ على المبادرة وحافظ على حيرة الرومان

Avusturyalı bir komutanı hayati bir Tuna köprüsünü teslim etmeye blöf ettiler . Bir noktada Lannes

خلال إقناعه بأن الهدنة قد تم توقيعها. في مرحلة ما ، انتزع لانيس

Kazaklar ve 800'e yakın dövüşçüyle çevrili, kare oluşturdular ve hareket etmeye devam ettiler.

محاطين بالقوزاق ونزلوا إلى 800 رجل مقاتل ، شكلوا مربعات واستمروا في التحرك.

- Acele etmeyin, zamanımız var.
- Zamanımız var, acele etmeye gerek yok.
- Zamanımız var, telâşa gerek yok.

لدينا وقت، لا داعي للعجلة.