Translation of "Ülkeden" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Ülkeden" in a sentence and their spanish translations:

Ülkeden ayrıldım.

Dejé el país.

Biz onu ülkeden sürdük.

Nosotros lo hemos exiliado del país.

Onlar aynı ülkeden geliyorlar.

- Ellos vienen del mismo país.
- Ellas vienen del mismo país.

- Nerelisin?
- Hangi ülkeden geliyorsun?

¿De qué país eres?

O, yabancı bir ülkeden.

Él vino de otro país.

O, başka bir ülkeden geldi.

Él vino de otro país.

Sosyal gelenekler ülkeden ülkeye değişir.

Las costumbres sociales varían de país en país.

Dedesinin ölümünün ardından ülkeden ayrıldı.

Abandonó el país después de la muerte del abuelo.

Yeme alışkanlıkları ülkeden ülkeye değişir.

Los hábitos en la mesa difieren de país en país.

Konferansa birçok ülkeden temsilciler katıldı.

Delegados de muchos países participaron en la conferencia.

Yönetici devrildi ve ülkeden sürüldü.

El mandatario fue derrotado y exiliado del país.

Her ülkeden arkadaş sahibi olmaktan hoşlanıyorum.

Me gusta tener amigos en todos los países.

Sofra adabı ülkeden ülkeye farklılık gösterir.

Los hábitos en la mesa difieren de país en país.

- Nerelisin?
- Hangi ülkeden geliyorsun?
- Hangi ülkedensin?

¿De qué país eres?

ülkeden ülkeye farklılık gösteren, renklerin çağrıştırdıkları anlamlardan.

que pueden variar de un país a otro y de una cultura a otra.

çoğunluğun Müslüman olduğu bir ülkeden geldiğim için

o que no pueda volver a EE. UU.

Onlara söyle Mary'nin ülkeden ayrılmasına izin vermiyorum.

Diles que Mary no tiene mi permiso para dejar el país.

Birçok ülkeden politikacılar Beyaz Saray'a hac yaptılar.

Políticos de muchos países peregrinaron a la Casa Blanca.

Böylece birçok farklı ülkeden yeni arkadaşlar bulacaksın.

Así encontrarás amigos nuevos en muchos países distintos.

Bir kişinin hangi ülkeden geldiğini söylemek çok zor.

Es muy difícil adivinar de qué país viene una persona.

Başka bir ülkeden kısa süre önce ortadan kaybolmaya aday

que se forman a partir de islas en el Océano Pacífico, son los dos

Geniş bant hızında ve kalitesinde ülkeden ülkeye büyük farklılıklar vardır.

Hay grandes diferencias en la velocidad y calidad de ancho de banda entre país y país.

Çevirmenin görevi yabancı bir ülkeden bir yazarı tanıtmak değil de kendi dilinde onun için bir anıt inşa etmektir.

El deber del traductor no es presentar a un escritor de un país extranjero, sino edificarle un monumento para él en su propio idioma.