Translation of "Teşvik" in Portuguese

0.004 sec.

Examples of using "Teşvik" in a sentence and their portuguese translations:

Teşvik için teşekkürler.

- Obrigado pelo incentivo.
- Obrigada pelo encorajamento.

Erkek kardeşimi teşvik ediyorum.

- Eu estimulo meu irmão.
- Eu encorajo meu irmão.

Tom, Mary'yi teşvik etti.

Tom encorajou Maria.

Kimse onu teşvik etmedi.

Ninguém a encorajou.

- Tom Fransızca öğrenmemi teşvik etti.
- Tom beni Fransızca öğrenmeye teşvik etti.

Tom me animou a aprender o francês.

- Tom her zaman beni teşvik etti.
- Tom hep beni teşvik etti.

Tom sempre me encorajou.

Beni biraz teşvik etmeye çalış.

Tenta me animar um pouco.

Hiç kimse onu teşvik etmedi.

Ninguém o encorajou.

Öğrenme zorlanılmamalıdır. Öğrenme teşvik edilmelidir.

- Não devíamos ser forçados a aprender. Devíamos ser encorajados a aprender.
- O estudo não deve ser forçado. O estudo deve ser incentivado.

Senin dinin tembelliği teşvik ediyor.

A sua religião promove a preguiça.

Onu bunu yapmaya teşvik et.

Anime-o a fazê-lo.

Konuşmacı insanları isyana teşvik etmeye çalıştı.

O orador procurou incitar a população a uma revolta.

Ken'i teşvik edemem. O benim rakibim.

Não posso encorajar Ken. Ele é meu adversário.

Babam piyano çalışmam için teşvik etti.

O meu pai me incentivou a aprender piano.

Babam her zaman onu teşvik ediyor.

Papai sempre o encoraja.

Tom bunu yapmam için teşvik etti.

O Tom me encorajou a fazer isso.

Bu kurallar öğrenciler arasında hoşnutsuzluğa teşvik eder.

Essas regras favorecem o descontentamento entre os estudantes.

Dan babasına yazması için Linda'yı teşvik etti.

Dan encorajou Linda a escrever para o pai dela.

O teşvik edici bir şekilde başını salladı.

Ele assentiu com a cabeça de modo encorajador.

O, onu dikkatli sürmesi için teşvik etti.

Ela o estimulou a dirigir com cuidado.

öğretmenleri teşvik etti yani EBA ile kalmayın dedi

professores incentivados, então não fique na EBA

O, onu daha çok çalışması için teşvik etti.

Ela o estimulou a estudar mais.

- Babam bana ilham verdi.
- Babam beni teşvik etti.

Meu pai me inspirou.

Eğitim için daha fazla para ekonomik büyümeyi teşvik edecek.

Mais dinheiro para a educação estimulará o crescimento econômico.

Sen hiç diyete gitmeleri için çocuklarını teşvik ettin mi?

- Você já incentivou os seus filhos a fazer uma dieta?
- Você já incentivou os seus filhos a fazer regime?
- Vocês já incentivaram seus filhos a fazer regime?
- Vocês já incentivaram seus filhos a fazer uma dieta?

Tom her zaman çocuklarını yeni şeyler denemeye teşvik ediyor.

Tom sempre encoraja seus filhos a tentarem coisas novas.

Öğretmen beni okumam, yazmam ve konuşmam için teşvik etti.

O professor me encorajou a ler, escrever e falar.

Annem beni daha sağlıklı bir diyet yemeye teşvik etti.

Minha mãe tentou me incentivar a fazer uma dieta mais saudável.

Japon dili dünyada barışı teşvik etmede önemli bir rol oynar.

O japonês tem um papel importante na promoção da paz no mundo.

Kanun aynı zamanda "yabani hayvanların evcilleştirilmesini ve çoğaltılmasını" da teşvik ediyordu.

A lei também "incentivou a domesticação e criação de animais selvagens".

Biz Tom'u doğru şeyi yapmaya teşvik etmek için bir yol bulmak zorundayız.

Temos que descobrir uma maneira de incentivar Tom a fazer a coisa certa.

- Siz insanlardan dünyevi dürtüleri bırakmanız isteniyor.
- Siz insanlar dünyevi dürtüleri düşürmeye teşvik edilmektedir.

Vocês estão com pressa para soltar o impulso terrestre.

Bu yüzden bilim adamları ve doktorlar bizi her yıl grip aşısı olmaya teşvik ediyor.

É por isso que cientistas e médicos nos incentivam a tomar a vacina contra a gripe todos os anos:

Tatoeba Korpus'taki hataların sayısını azaltmanın bir yolu, insanları sadece kendi anadillerine çeviriler yapmaya teşvik etmek olabilir.

Uma maneira de diminuir o número de erros no Corpus Tatoeba seria encorajar as pessoas a traduzir apenas em suas línguas nativas.

Küçük kedi yavruları süt üretmeye teşvik etmek için annelerinin karnını ovarlar, bu yüzden yetişkin kediler seni ovduklarında bu seninle mutlu ve rahat oldukları anlamına gelir- tıpkı sen onların anneleriymişsin gibi.

Gatinhos filhotes amassam a barriga da mãe para estimulá-la a produzir leite, então, quando os gatos adultos amassam você, isso significa que eles estão felizes e à vontade com você - como se você fosse a mamãe deles.