Translation of "Hep" in Japanese

0.013 sec.

Examples of using "Hep" in a sentence and their japanese translations:

Hep lakayıt takılıyorsun.

君はいつも物事をのんきに考えすぎる。

Hep hata yapıyorsun.

君はしょっちゅう間違いをしている。

O hep meşgul.

彼女はいつも忙しい。

Ayaklarım hep soğuk.

私の足、いつも冷たいの。

Bugünlerde hep meşgulüm.

私は最近ずっと忙しい。

O hep homurdanıyor.

彼女はいつも不満を言っている。

Niye hep susuyorsun?

なんでずっと黙ってるの?

Kapın hep kilitli.

君のドアはいつも鍵がかかっている。

Bu beceriye hep sahiptiniz.

皆さんにも元々 そういう力はありましたが

Neredeyse hep Adam Sandler'dır.

必ずといって良いほど後者なのです

Bu hep böyle oldu.

自由を奪い続けてきました

Konuyu hep yanlış anladık.

私たちは思い違いをしています

Çocukken bunu hep yaparız.

子供だった頃はみんな いつもしていたことです

Hep duyuyoruz ama dinlemiyoruz.

君はいつもうわの空だ。

O hep soluk görünüyor.

彼女はいつも青白い顔をしている。

Hep birden koşmaya başladılar.

- 彼らはみな同時に走り出した。
- 彼らは皆同時に走り始めた。

O hep büyük konuşuyor.

彼の大風呂敷はいつものこと。

Pazartesileri, o hep evdedir.

彼はいつも月曜日には家にいる。

Onlar hep birlikte başladılar.

彼らは一斉にスタートした。

Hep bugünün gelmesini bekledim.

この日が来るのをずっと待ってました。

Senin kararına hep güvendim.

君の判断をいつも信じていました。

Belalar hep üçerli gelir.

不幸は重なるものだ。

Sabahları hep banyo yaparım.

私は毎朝、入浴することにしている。

Tom hep meşgul görünüyor.

トムはいつも忙しそうだ。

Bu günü hep bekliyordum.

この日が来るのをずっと待ってました。

Ben hep baskı altındayım.

いつも緊張しています。

O hep İngilizce konuşur.

彼女はいつも英語を話す。

İtalyanlar hep şarap içerler.

イタリア人はいつもワインを飲んでいます。

Tuhaf şahsiyetleri hep sevdim.

私はいつも不思議な性格の方が好きだった。

Çocukken hep süt içiyordum.

僕は子供の頃、いつも牛乳を飲んでいたよ。

Neden hep bunu yapıyorsun?

なんで君はいつもそうするの?

Kardeşimin odası hep dağınıktır.

弟の部屋はいつも雑然としている。

- Hep pencere açıkken mi uyudun?
- Hep açık pencere ile mi uyudun?

いつも窓開けて寝てたの?

Enerjinizin hep yüksek olması gerekiyor.

見られていると エネルギーを消費します

Sanırım hep tanımak istediğim sendin.

君のことを知りたいと ずっと思ってたんだ

Öğrenciler hep birlikte okumaya başladılar.

生徒たちは声をそろえて読み始めた。

Gülüşün beni hep mutlu ediyor.

君の微笑みはいつも私を幸せにしてくれる。

O hep maaşının düşüklüğünden yakınıyor.

彼女は安月給にいつも不平を言っている。

Şiddetli yağmurla seli hep ilişkilendirirlerdi.

彼らは大雨といえば洪水を連想した。

Onlar komşularına hep iyilikte bulunurlar.

彼らはいつも近所の人々に親切にしている。

O hep bir dergi okur.

彼はいつも雑誌を読む。

Onun eylemleri hep sözleriyle çelişiyordu.

彼の言動は常に矛盾していた。

O, hep akademik geçmişiyle övünür.

彼女はいつも自分の学歴を自慢している。

O hep düşük maaşından yakınıyor.

- 彼は給料が低いとこぼしてばかりいる。
- 彼はいつも給料が安いとこぼしている。

Neden hep Tatoeba hakkında konuşuyorsun?

どうしてタトエバの話ばかりするの?

Seni seviyorum ve hep seveceğim.

愛してるよ、いつまでも。

Neden hep Tom'un tarafını tutuyorsun?

なんでいつもトムの肩ばっか持つの?

Tom toplantılara hep geç kalır.

- トムはいつも会議に遅れてくるんだ。
- トムはいつも会議に遅刻するんだ。

Hep laf, hiç icraat yok.

お前はいっつも口だけなんだから。

- Her zaman buradaydım.
- Hep buradaydım.

私はその間ずっとここにいた。

Benden sonra hep birlikte okuyun.

- 私の後についてみんなで読みなさい。
- みんな一緒に私のあとについて読みなさい。

Babam, sorunlarını hep annemle tartışır.

父は自分の問題をいつも母と相談する。

Hep bir ağızdan cevap verdiler.

彼らは声をそろえて言った。

Aslan payını hep sen alıyorsun!

いつも一番いい取り分を得やがって!

Bu eski araba hep bozuluyor.

この古い車はいつも壊れている。

Tom niye hep böyle suratsız?

- どうしてトムっていつもあんなに不機嫌なの?
- 何でトムっていっつもあんなに機嫌が悪いのかな?

Tom'dan hep hoşlandın, değil mi?

トムのことずっと好きだったんだよね?

Onu seven bizler tarafından hep hatırlanacak.

彼を愛した私達の心の中に 彼はいつまでも生き続けます

Ciddiye alınmamak artık hep karşıma çıkıyor.

今は頻繁にこんなことが起きます

Güneş etrafındaki bu yolculukta hep birlikteyiz.

私達は皆 太陽の周りを廻る旅を共にしています

Büyükannemin hep söylediği bir söze geliyoruz.

祖母がよく言っていた ある言葉に尽きます

Ki ben haklıyım çünkü hep haklıyımdır,

「私はいつも正しいのだから 私が正しい」と主張したとします

Ama dünya hep var olacak, dedi.

地球はずっと居続けます

Benim gidecek bir yerim hep olacak

僕には居場所がある

Ancak ben buna hep devam ettim

私はどんどん自分を出していき

hep saygısız olan bir doktordan bahsetti.

目下の職員や看護師に対しては 特にひどかったそうです

- Hep birlikte başladık.
- Hepimiz birden başladık.

我々はいっせいに出発した。

Hep aynı dizeleri çalarsan monotonluk gelişir.

同じ事を、いつまでも、しゃべっていては、単調になる。

O, o günlerde hep içki içiyordu.

そのころ彼はいつも飲んでばかりいた。

O hep yeni koşullara uyum sağladı.

彼女はいつも新しい環境に適応した。

Cumartesi günü hep futbol oynadığını düşündüm.

- 土曜日はいつもアメフトをしているのかと思っていました。
- 土曜日はいつもサッカーをやってると思ってた。

Hep sana bakıyor. Seni seviyor olmalı.

彼はいつも君を見ている。きっと君が好きなんだ。

Ben eve geldiğimde ceketimi hep fırçalarım.

私は帰宅するといつもコートにブラシをかける。

Eğer gitmek istiyorsan, hep birlikte gidelim.

良かったら、私達と一緒に行きましょう。

Tom ve Mary hep kavga eder.

トムとメアリーはしょっちゅうケンカしてる。

Okula gitmeden önce hep yemek yerim.

いつも学校に行く前にご飯食べてるよ。

Tom niye hep bu şapkayı giyiyor?

どうしてトムはいつもあの帽子をかぶっているの?

Tom fotoğraf makinesini hep yanında taşır.

トムは、どこでもカメラを持っていった。

- O, yanmasada gürler.
- Aksilikler hep üst üste gelir.
- Dertler gelirse hep üst üste gelir.

- 物事は重なって起こる。
- 二度あることは三度ある。

- Ben hep merak ediyordum ama neden öyle konuşuyorsun?
- Hep merak ediyordum ama neden böyle konuşuyorsun?

ずっと気になってたんだけど、なんでそんなしゃべり方なの?

Mesela hep en iyi yanımı ortaya çıkaran,

私のよき友で同僚の牧師だった マークのように

Hep aynı soruyu sordu, ''Onu hissediyor musun?''

同じことを何度も聞いてくる 「感じているか」と

Şimdi hep birlikte küçük bir deney yapalım.

ここでちょっとした実験をします

Büyük gölün coşkulu sularındaki kıpırtılar hep birlikte

雨に打ち付けられる偉大な湖

- Televizyon her zaman açıktı.
- Televizyon hep açıktı.

テレビがその間ずっとついていた。

Çok fazla aksiyon içermeyen filmlerde hep sıkılırım.

アクション場面の少ない映画にはいつも退屈してしまう。

Burada olmaması garip. Hep bu vakitte gelirdi.

彼がここにいないのは変だ。この時間はいつもくるのに。

Saat 5 ile 6 arası hep buradadır.

彼は5時と6時の間はいつもここにいる。

Bu şarkı bana hep okul günlerimi hatırlatır.

この歌はいつも私に学生時代をおもいださせる。

Bundan eminim çünkü öncesinde bu hep böyle oldu.

私は知っています いつもそうだったから!

Dünyanın olduğu gibi çalışması beni hep çok büyüledi.

世界の仕組みを解き明かす事に とても心惹かれていました

Öğretmen bize hep en iyisini yapmamız gerektiğini öğretti.

先生は私達に、いつも最善を尽くすようにと教えてくれた。

Venedik'teki San Marco meydanı yazın hep turist kaynıyor.

夏のヴェニスのセント・マルコ広場はいつも人また人である。

Bu resmi görünce, ben hep eski günleri düşünürüm.

- この写真を見るといつも昔のことを思い出すの。
- この絵を見る度に、昔を思い出します。

Kimin düşeceği önemli değil, o takım hep kaybeder.

誰が投げようとも、あのチームはいつも負ける。

Onun kuzeni, onun adını hep unuturum, bir hemşireydi.

彼の従姉妹は、名前は忘れたが、看護婦だった。

O, hep işleri yapma tarzımla ilgili hata bulur.

彼女は私のやり方にいつも文句ばかり言う。

- Hep bir mazeretin oluyor.
- Bahanen her zaman hazır.

いつも言い訳ばかりだな。

Küçük erkek kardeşim hep oyuncak ayısı ile yatıyor.

弟はいつもぬいぐるみの熊と寝る。

Uyuyor olsamda uyanık olsamda, ben hep seni düşünüyorum.

寝ても覚めてもいつも君のことを考えている。