Translation of "Hayatının" in Portuguese

0.006 sec.

Examples of using "Hayatının" in a sentence and their portuguese translations:

Hayatının tadını çıkar.

Curta a vida.

Hayatının dönüm noktası oldu

tornou-se o ponto de virada da sua vida

O onun hayatının aşkıydı.

Ele era o amor da sua vida.

- Tom hayatının çoğunu Boston'da geçirdi.
- Tom hayatının çoğu boyunca Boston'da yaşadı.

Tom morou em Boston durante a maior parte da sua vida.

Hayatının çoğunu yurt dışında yaşadı.

Ele viveu no exterior a maior parte de sua vida.

O bana hayatının hikayesini anlattı.

- Ele me contou a história da vida dele.
- Ele me contou a história de sua vida.

Tom hayatının sıkıcı olduğunu düşünüyor.

Tom acha a vida chata.

Müzik, senin hayatının film müziğidir.

A música é a trilha sonora da sua vida.

İnsan hayatının değeri ne kadardır?

Qual é o preço de uma vida humana?

Tom Boston'da hayatının tadını çıkarıyor.

O Tom está curtindo sua vida em Boston.

- Fadıl, İslam'ı hayatının bir parçası olarak kabul etti.
- Fazıl İslam'ı hayatının bir parçası olarak benimsedi.

Fadil aceitou o Islame como parte de sua vida.

Bu yılda ise hayatının dönüm noktasını yaşadı

este ano ele viveu o momento decisivo de sua vida

Hayatının yaklaşık yüzde 80'i boyunca yanındaydım.

Estive cá durante 80 % da vida dele.

Bir insanın hayatının inişleri ve çıkışları vardır.

A vida de um homem tem altos e baixos.

O, hayatının çoğunu yoksul insanlara bakarak geçirdi.

Ela passou a maior parte de sua vida cuidando dos pobres.

Bunu yaparsan, hayatının sonuna kadar pişman olacaksın.

Se você fizer isso, lamentará pelo resto da vida.

Tom hayatının geri kalanını Tom'la geçirmek istiyor.

Tom quer passar o resto da vida com Mary.

Hayatının geri kalanını hapiste mi geçirmek istiyorsun?

Você quer passar o resto da sua vida na prisão?

Hayatının geri kalanında bekar kalmayı mı planlıyorsun?

Você pretende ficar solteiro pelo resto de sua vida?

O sık sık onun hayatının aşkı olduğunu söyledi.

Ela frequentemente dizia que ele era o amor da sua vida.

Tom hala Mary'nin hayatının bir parçası olmak istiyor.

O Tom ainda assim quer fazer parte da vida da Mary.

Ve bu gezegende hepimizin hayatının ne kadar hassas olduğunu.

E a vulnerabilidade de todas as vidas neste planeta.

Çocukluğunda ne yaparak harcadığın zaman hayatının geriye kalanını etkiler.

O que você passa fazendo durante sua infância afeta o resto de sua vida.

- Tom hayatının baharında öldü.
- Tom çok genç yaşta öldü.

O Tom morreu quando ele era muito jovem.

Lise hayatının 11 yıl sürmesinin sebebini ise kendisi şöyle anlatıyor

Ele explica a razão pela qual a vida no ensino médio dura 11 anos da seguinte maneira:

Hayatının son yıllarında sanatsaldan daha çok bilimsel çalışmalarla ilgilendi burda

Ele estava mais interessado em estudos científicos do que artísticos nos últimos anos de sua vida.

Orta Çağ'da onur, özgür insanların ve de Hristiyanların hayatının temelini oluşturuyordu.

Durante a Idade Média, a honra era fundamental à vida de um homem livre e de um cristão.

- Sami'nin hayatının son birkaç günü cehennem gibiydi.
- Sami'nin yaşamının son birkaç günü cehennem di.

Os últimos dias da vida de Sami foram um inferno.