Translation of "Yaşadı" in Portuguese

0.006 sec.

Examples of using "Yaşadı" in a sentence and their portuguese translations:

Beklentilerimize uygun yaşadı.

Ela correspondeu às nossas expectativas.

Büyükannem bizimle yaşadı..

- Minha avó morava conosco.
- A minha avó morava com a gente.
- A minha avó morava conosco.

Yıllarca orada yaşadı.

Ela morou lá por muitos anos.

Tom Avustralya'da yaşadı.

- Tom morou na Austrália.
- Tom morava na Austrália.

Tom nerede yaşadı?

- Onde Tom morou?
- Onde Tom morava?
- Onde o Tom morava?

Tom, Boston'da yaşadı.

Tom vivia em Boston.

Tom bizimle yaşadı.

- Tom morou conosco.
- Tom morou com a gente.

90 yaşına kadar yaşadı.

Ele viveu até os 90 anos.

Yalnız bir hayat yaşadı.

Ela vivia uma vida solitária.

Sade bir hayat yaşadı.

Ele viveu uma vida simples.

Tek başına orada yaşadı.

- Ele morou lá sozinho.
- Ele morava lá sozinho.

Ankara'da altı yıl yaşadı.

Ele viveu em Ancara durante seis anos.

Onlar barış içinde yaşadı.

Eles viveram em paz.

Tom bir çiftlikte yaşadı.

Tom vivia numa fazenda.

Tom çocukken Boston'da yaşadı.

Tom morou em Boston quando era criança.

Tom otuz yıl yaşadı.

Tom viveu trinta anos.

Küçük kız Brezilya'da yaşadı.

- A menininha morava no Brasil.
- A garotinha morava no Brasil.

Uzun süre İzlanda'da yaşadı.

Ele morou na Islândia por muito tempo.

Tom yıllarca Avustralya'da yaşadı.

- Tom viveu na Austrália por vários anos.
- Tom morou na Austrália por vários anos.

- O, mutsuz bir hayat yaşadı.
- O mutsuz bir hayat yaşadı.

Ela vivia uma vida infeliz.

Tom Japonya'da on yıl yaşadı.

Tom morou no Japão por dez anos.

Yaklaşık beş yıl orada yaşadı.

Ela viveu lá por uns cinco anos.

Hayatının çoğunu yurt dışında yaşadı.

Ele viveu no exterior a maior parte de sua vida.

Teyzem mutlu bir hayat yaşadı.

- Minha tia viveu uma vida feliz.
- Minha tia teve uma vida feliz.
- Minha tia levou uma vida feliz.

O uzun bir süre yaşadı.

Ela viveu por muito tempo.

Amcam Paris'te on yıl yaşadı.

- Meu tio viveu em Paris durante dez anos.
- Meu tio morou em Paris durante dez anos.

O, doksan yaşına kadar yaşadı.

Ele viveu até os 90 anos.

O uzun bir hayat yaşadı.

Ele viveu uma longa vida.

O uzun yıllar Ukrayna'da yaşadı.

Ele morou na Ucrânia por muitos anos.

Tom uykuya dalmakta zorluk yaşadı.

O Tom tinha problemas para pegar no sono.

O uzun bir ömür yaşadı.

Ela viveu uma longa vida.

Tom birkaç yıl Boston'da yaşadı.

O Tom viveu uns anos em Boston.

Tom 30 yıl Boston'da yaşadı.

Tom morou em Boston por 30 anos.

Amcam yıllarca yurt dışında yaşadı.

Meu tio viveu no exterior por muitos anos.

Tom köpeği ile yalnız yaşadı.

Tom morava sozinho com seu cachorro.

Dan güzel bir dairede yaşadı.

Dan morava em um belo apartamento.

Mary doksan dokuz yıl yaşadı.

Maria viveu noventa e nove anos.

O, 90 yaşına kadar yaşadı.

Ele viveu até a idade dos noventa.

O, seksen yaşına kadar yaşadı.

Ele viveu até os oitenta anos.

Mary birkaç ay manastırda yaşadı.

Mary viveu em um convento por alguns meses.

Tom Boston'da yaşadı, değil mi?

Tom morou em Boston, não é?

O, ne kadar süre orada yaşadı?

Por quanto tempo ele viveu aqui?

Tom on yaşına kadar Boston'da yaşadı.

Tom morou em Boston até os dez anos de idade.

Tom küçük bir balıkçı köyünde yaşadı.

Tom vivia em uma pequena vila de pescadores.

Tom üç yıl önce Boston'da yaşadı.

Tom morou em Boston há três anos.

Büyükannesi seksen sekiz yaşına kadar yaşadı.

- Sua avó viveu até os oitenta e oito anos.
- A avó dela viveu até os 88 anos.

Onların her ikisi de Boston'da yaşadı.

Ambos moraram em Boston.

George burada ne kadar süre yaşadı?

Há quanto tempo o Jorge mora aqui?

Tom her zaman o sorunu yaşadı.

Tom sempre teve esse problema.

Annem doksan beş yaşına kadar yaşadı.

Minha mãe viveu até os noventa e cinco anos.

Tom Boston'un ilginç bir bölümünde yaşadı.

O Tom viveu numa zona rica de Boston.

Tom bütün hayatı boyunca Boston'da yaşadı.

Tom tem vivido em Boston a vida dele inteira.

Karısı öldüğünden beri Tom yalnız yaşadı.

Tom está morando sozinho desde quando sua esposa morreu.

Tom 2013 yılına kadar Avustralya'da yaşadı.

Tom morou na Austrália até 2013.

Bu yılda ise hayatının dönüm noktasını yaşadı

este ano ele viveu o momento decisivo de sua vida

Üç gün boyunca kraker ve suyla yaşadı.

Ele viveu de bolachas e água por três dias.

O kırsal bir yerde tek başına yaşadı.

Ele morava sozinho na zona rural.

Tom 1963'ten 2013'e kadar yaşadı.

Tom viveu de 1963 a 2013.

O, tipik bir Japon sitili evde yaşadı.

Ele viveu em uma típica casa de estilo japonês.

Tom Mary'nin evini bulmakta biraz sorun yaşadı.

Tom teve alguns problemas para encontrar a casa de Mary.

Mary meditasyon yaparken bir beden dışı deneyim yaşadı.

Mary teve uma experiência extracorporal enquanto meditava.

O, ülkede zengin ve rahat bir hayat yaşadı.

Ele levava uma vida rica e confortável no campo.

- Bütün ömrü boyunca orada yaşadı.
- Ömrü orada geçti.

Ele viveu lá durante toda sua vida.

O, 25 yaşına kadar beş farklı ülkede yaşadı.

Aos 25 anos, ela tinha morado em cinco países diferentes.

Tom bir yıldan daha uzun süredir Mary ile yaşadı.

Tom morou com Maria durante mais de um ano.

O bir yıldan daha fazla bir süredir benimle yaşadı.

Ele morou comigo durante mais de um ano.

O bir yıldan daha uzun süre sizinle birlikte yaşadı.

Ele morou com você durante mais de um ano.

Ama zehrin birazı derisinin altında kaldı, aynı acıyı defalarca yaşadı.

mas algum do veneno havia ficado debaixo da sua pele e reagia, ardendo, uma e outra vez.

Kerala üst üste iki yıl, bazı bölgelerinde sel baskınları yaşadı.

Kerala, pelo segundo ano consecutivo, está enfrentando inundações em alguns distritos.

Babam on beş yıldan daha fazla bir süre Nagoya'da yaşadı.

- Meu papai viveu em Nagoya durante mais de quinze anos.
- Meu papai viveu em Nagoya por mais de quinze anos.

- O, bütün hayatı boyunca onunla birlikte yaşadı.
- Ömrünü onunla geçirdi.

Ela morou com ele a vida toda.

- Tom hayatının çoğunu Boston'da geçirdi.
- Tom hayatının çoğu boyunca Boston'da yaşadı.

Tom morou em Boston durante a maior parte da sua vida.

Uzun zaman önce, orada üç oğlu ve sadece bir keçisi olan bir terzi yaşadı.

Há muito tempo, viveu um alfaiate que tinha três filhos, mas apenas uma cabra.

- 25 yaşına gelinceye kadar beş farklı ülkede yaşadı.
- 25'ine geldiğinde beş farklı ülkede yaşamıştı.

À idade de 25 anos, ela vivera em muitos países.