Translation of "Yurt" in Portuguese

0.007 sec.

Examples of using "Yurt" in a sentence and their portuguese translations:

O yurt dışında.

- Ele está fora.
- Ele está no exterior.

Yurt dışına gittim.

Eu embarquei.

Yurt dışına çıkıyorum.

Vou viajar.

- Yurt dışında eğitim görmekteyim.
- Yurt dışında eğitim görüyorum.

- Estudo no exterior.
- Estudo no estrangeiro.

- Yurt dışına çıkmak istiyorum.
- Yurt dışına gitmek istiyorum.

- Quero viajar fora.
- Quero ir ao exterior.

Yurt dışında hiç bulunmadım.

Nunca viajei no exterior.

Yurt dışında öğrenim görüyorum.

- Estudo no exterior.
- Estudo no estrangeiro.

O yurt dışında yaşıyor.

Ela está morando no exterior.

Tom yurt dışında yaşıyor.

Tom está morando no exterior.

Tom yurt dışında okudu.

Tom estudou no exterior.

Tom yurt dışına gitti.

Tom foi ao exterior.

Tom hâlâ yurt dışında.

Tom ainda está no exterior.

Yurt dışına gitmek istiyorum.

Eu quero ir para o exterior.

Dün yurt dışından döndü.

Ele voltou do exterior ontem.

Yurt dışına gitmek istemiyorum.

Eu não quero ir para o exterior.

- Zengin olsam yurt dışına giderim.
- Zengin olsam yurt dışına giderdim.

Se eu fosse rico, iria ao exterior.

- Babam yurt dışına gitmemi onaylamadı.
- Babam yurt dışına gitmeme razı oldu

Meu pai consentiu minha ida ao exterior.

Amcan hâlâ yurt dışında mı?

Seu tio ainda está no exterior?

Yurt dışına gidersem, Fransa'ya giderim.

Se eu fosse viajar para fora, eu iria para a França.

Ne kadar süredir yurt dışındasınız?

Há quanto tempo você está fora do país?

Hayatının çoğunu yurt dışında yaşadı.

Ele viveu no exterior a maior parte de sua vida.

O, yurt dışında eğitim gördü.

Ele estudou fora.

Yurt dışında eğitim yapmak istiyorum.

Eu quero estudar no exterior.

O, asla yurt dışına gitmedi.

- Ela nunca viajou para fora.
- Ela nunca viajou para fora do país.

Tom hiç yurt dışında bulunmadı.

Tom nunca esteve no exterior.

Tom yurt dışına gitmeye istekli.

Tom está ansioso para ir ao exterior.

Tom yurt dışında okumak istiyor.

Tom quer estudar no exterior.

Babam asla yurt dışında bulunmadı.

O meu pai nunca foi ao exterior.

O, yurt dışına gitmeye kararlıydı.

Ele estava determinado a viajar pro exterior.

On yıl yurt dışında yaşadım.

- Vivi dez anos no exterior.
- Eu morei fora durante dez anos.
- Morei fora durante dez anos.

Hayalim yurt dışında eğitim almak.

- Meu sonho é estudar no estrangeiro.
- Meu sonho é estudar no exterior.
- Meu sonho é estudar fora.

Amcam yıllarca yurt dışında yaşadı.

Meu tio viveu no exterior por muitos anos.

Her Yaz yurt dışına gideriz.

Nós vamos para o exterior todos os verões.

Hiç yurt dışında bulundun mu?

Você já viajou ao exterior?

Tom hiç yurt dışına gitmedi.

Tom nunca foi ao exterior.

Hiç yurt dışında okudun mu?

Você já estudou no exterior?

Yurt dışına gitmek ister misin?

Você quer ir ao exterior?

Tom yurt dışında okumak istemiyordu.

- Tom não queria estudar no exterior.
- Tom não queria estudar no estrangeiro.

- Gelecek yıl yurt dışına gitmeyi düşünüyorum.
- Önümüzdeki sene yurt dışına çıkmayı planlıyorum.

- Estou pensando em ir ao estrangeiro no próximo ano.
- Eu estou pensando em ir ao estrangeiro no próximo ano.

Evlilik yapıp yurt dışına yerleşmesinden sonra

depois do casamento e se estabelecer no exterior

Yurt dışında seyahat etmek çok ilginçtir.

Viajar ao exterior é muito interessante.

Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?

Você gostaria de viajar para o exterior?

O yurt dışında seyahat etmeyi sever.

Ele gosta de viajar para o exterior.

İngilizce öğrenmek için yurt dışına gitti.

Ele foi para o exterior para estudar Inglês.

O az önce yurt dışından döndü.

Ele acaba de voltar do exterior.

O geçen yıl yurt dışına gitti.

Ele foi ao exterior ano passado.

Önümüzdeki sene yurt dışına çıkmayı planlıyorum.

Estou pensando em ir ao estrangeiro no próximo ano.

Daha önce hiç yurt dışında bulunmadım.

Nunca estive no exterior antes.

Tom yurt dışına gitmeye karar verdi.

Tom decidiu ir ao exterior.

Gelecek yıl yurt dışına gitmeyi düşünüyorum.

- Estou pensando em ir ao estrangeiro no próximo ano.
- Eu estou pensando em ir ao estrangeiro no próximo ano.

Onu yurt dışına gitmekten caydırmaya çalıştım.

Eu tentei desanimá-lo de viajar fora.

Onun babasının yurt dışında olduğunu duyuyorum.

Ouço dizer que o pai dele está no exterior.

Arkadaşlarımdan biri yurt dışında öğrenim görüyor.

Um amigo meu está estudando fora do país.

O, onun yurt dışına gitmesini istemiyordu.

Ela não queria que ele fosse ao estrangeiro.

Ben on yıl yurt dışında yaşadım.

- Eu morei no estrangeiro por dez anos.
- Eu vivi no estrangeiro por dez anos.
- Vivi no exterior por dez anos.
- Eu morei no exterior por dez anos.
- Morei no exterior por dez anos.
- Eu vivi no exterior por dez anos.

Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu.

Eu tive uma chance de viajar para o exterior.

Sen hiç yurt dışında yaşadın mı?

- Você já viveu no exterior?
- Você já morou no exterior?

- Tom yurt dışında eğitim görmek istediğini söyledi.
- Tom senin yurt dışında okumak istediğini söyledi.

Tom disse que você queria estudar no exterior.

Birçok genç yaz tatilinde yurt dışına çıkar.

Muitos jovens viajam ao exterior durante as férias de verão.

O, para olmaması nedeniyle yurt dışında okuyamadı.

Ela não podia estudar no exterior pela carência de dinheiro.

İş için sık sık yurt dışına çıkar.

Ele frequentemente viaja a negócios.

Ben yurt dışında öğrenim görmeye karar verdim.

Eu decidi estudar no exterior.

Yurt dışında eğitim yapmak için para biriktiriyorum.

Estou economizando dinheiro para estudar no exterior.

Annem yurt dışına gitmem için izin verdi.

Minha mãe me autorizou a ir ao exterior.

Gittikçe daha fazla Amerikalı yurt dışına gidiyor.

Cada vez mais americanos viajam para o exterior.

Babam bana yurt dışına yalnız gidemeyeceğimi söyledi.

Meu pai me disse que não poderia viajar fora sozinho.

Erkek kardeşim yurt dışında eğitim görmek istiyor.

Meu irmão quer estudar no exterior.

Tom Fransızca öğrenmek için yurt dışına gitti.

Tom viajou ao exterior para estudar francês.

Yurt dışından bir öğrenci ile arkadaş oldum.

Eu fiz amizade com um aluno estrangeiro.

Ben bir gün yurt dışına gitmek istiyorum.

Quero viajar ao exterior um dia.

Her zaman yurt dışında yaşamayı hayal ettim.

Eu sempre sonhei em viver no exterior.

Bu sizin yurt dışına ilk seyahatiniz mi?

Esta é a sua primeira viagem ao estrangeiro?

Burs onun yurt dışında eğitim yapmasını sağladı.

A bolsa de estudos lhe permitiu estudar no exterior.

Gelecek yıl yurt dışında eğitim almak istiyorum.

- Quero estudar fora no ano que vem.
- Eu quero estudar fora no ano que vem.

Ben önümüzdeki yıl yurt dışına gitmek istiyorum.

Quero viajar para fora no ano que vem.

O buralı değil. O yurt dışında doğdu.

Ela não é daqui. Nasceu fora.

O zamana kadar babam hiç yurt dışında bulunmadı.

Meu pai nunca estivera fora até então.

O bana yurt dışına gitmeyi isteyip istemediğimi sordu.

Perguntou-me se eu queria ir para fora.

Tom yurt dışına gidebilmek için para tasarrufu yapıyor.

Tom está economizando dinheiro para viajar ao exterior.

Tom Mary'ye yurt dışına gitmeyi isteyip istemediğini sordu.

Tom perguntou à Mary se ela queria ir para o exterior.

Onun müziği yurt dışında büyük bir popülerliğe ulaşmıştır.

A sua música tem alcançado grande popularidade no estrangeiro.

Babam sık sık iş için yurt dışına gider.

Meu pai frequentemente viaja ao exterior a negócios.

O, yurt dışına seyahat etme hayalinden tamamen vazgeçemedi.

Ela foi incapaz de desistir completamente do seu sonho de viajar fora.

- Yurt dışına seyahat edersen, genellikle bir pasaporta ihtiyacın vardır
- Yurt dışına seyahat ettiğinizde, genellikle bir pasaporta ihtiyacınız olur.

Em geral, precisa-se de um passaporte para viajar ao estrangeiro.

Hikayenin devamında bu kaçakçılar yurt dışına kaç paraya satmış

Na continuação da história, quanto dinheiro esses contrabandistas venderam no exterior

Tatil için yurt dışına seyahat eden öğrenci sayısı artıyor.

O número de estudantes que estudam fora durante as férias vem aumentando.

En son ne zaman yurt dışına bir mektup gönderdin?

Quando foi a última vez que mandaste uma carta para o estrangeiro?

O, iki yıllığına yurt dışında eğitim görme ayrıcalığına sahipti.

Ele teve o privilégio de estudar fora por dois anos.

- Yurtdışına ne kadar sıklıkla gidersiniz?
- Ne sıklıkta yurt dışına gidersin?

- Com que frequência você vai ao exterior?
- Com que frequência você viaja ao exterior?

Yurt dışında bir geziye davet edildim, ama ben gitmek istemiyorum.

Fui convidado para uma viagem no exterior, mas eu não quero ir.

Erkek kardeşi yurt dışından dönünceye kadar düğünü ertelemeye karar verdiler.

Decidiram suspender o casamento até que seu irmão chegasse do exterior.

Ona onun tarafından hâlâ gençken yurt dışına gitmesi tavsiye edildi.

Ele aconselhou a ela que fosse para o exterior enquanto ainda era jovem.

- O, yurt dışına gitmeye karar verdi.
- O, yurtdışına gitmeye karar verdi.

- Ele decidiu sair do país.
- Ele tomou a decisão de ir para o exterior.

Üç erkek kardeşim var. Biri Japonya'da diğer ikisi yurt dışında yaşıyor.

Tenho dois irmãos. Um mora no Japão e os outros dois, no exterior.

- Hiç yabancı bir ülkede bulundun mu?
- Hiç yurt dışında bulundun mu?

Você já esteve num país estrangeiro?

Bay Suzuki oğlunu yurt dışında eğitim görme planından vazgeçmesi için ikna etti.

- O Sr. Suzuki convenceu o filho dele a largar o plano de estudar no exterior.
- O Sr. Suzuki convenceu o filho a largar o seu plano de estudar no exterior.