Translation of "Tadını" in Portuguese

0.006 sec.

Examples of using "Tadını" in a sentence and their portuguese translations:

Tadını çıkar!

- Divirta-se!
- Aproveite!

Seyahatin tadını çıkarın.

- Faça boa viagem.
- Boa viagem!

Soğanın tadını sevmiyorum.

Eu não gosto do gosto da cebola.

Hayatın tadını çıkar.

Aproveite a vida!

Yaşamın tadını çıkar!

Aproveite a vida!

Karpuzun tadını severim.

Eu gosto do sabor de melancia.

Hayatının tadını çıkar.

Curta a vida.

Ben mantarların tadını severim.

Eu adoro o gosto dos cogumelos.

Onun tadını çıkarmanı istemiyorum.

Eu não quero que você se divirta.

Lütfen konaklamanızın tadını çıkarın.

Por favor, aproveite a sua estada.

Tatilin tadını çıkardın mı?

Aproveitou bem as férias?

Bu anın tadını çıkarmalısın.

Você deve saborear esse momento.

Etin tadını almış bir kere.

Ele aprecia carne.

...güneşin sıcağının tadını çıkarma vakti.

... antes que anoiteça novamente.

Yavaş ye. Yemeğinin tadını çıkar.

- Coma devagar, saboreando a comida.
- Coma devagar. Saboreie sua comida.

Tom biranın tadını sevmediğini söyledi.

Tom disse que não gosta do sabor da cerveja.

Hafta sonunun tadını çıkarıyor musun?

Você está aproveitando o seu fim de semana?

Üşüttüğümde, hiçbir şeyin tadını alamıyorum.

Quando estou resfriado, não sinto o gosto de nada.

- Yüzmenin tadını çıkardık.
- Yüzmekten hoşlandık.

Nós nos divertimos nadando.

- Tadı hoşuma gitmiyor.
- Tadını sevmiyorum.

Eu não gosto do sabor.

Tom Boston'da hayatının tadını çıkarıyor.

O Tom está curtindo sua vida em Boston.

Üşüttüğüm için, hiçbir şeyin tadını alamıyorum.

Como estou resfriado, não sinto o gosto de nada.

Mario, şeker elmasının tadını tercih eder.

Mario prefere o sabor da fruta-do-conde.

O devam ederken gençliğin tadını çıkarın.

- Aproveita a tua juventude enquanto dure.
- Aproveite a sua juventude enquanto dure.

Tom, rahatlayıp hayatın tadını çıkarmayı bilmiyor.

Tom não sabe como relaxar e simplesmente aproveitar a vida.

- Sakızın tadı kaçtı.
- Sakız tadını kaybetti.

- O chiclete perdeu o sabor.
- O chiclete perdeu o gosto.

Boş zamanımda hep klasik müzik dinlemenin tadını çıkarıyorum.

Eu gosto de escutar música clássica no meu tempo livre sempre.

Güzel manzaranın tadını çıkarmak için fazla hızlı sürdük.

Dirijimos muito rápido para aproveitar o belo cenário.

Anne puma ile dört küçük yavrusu gece gelmeden sıcağın tadını çıkarıyor.

Um puma fêmea e as suas quatro crias aproveitam o calor antes do anoitecer.

Biraz boş zamanım olduğunda ben her zaman klasik müzik dinlemenin tadını çıkarırım.

Eu sempre gosto de ouvir música clássica quando tenho um tempinho livre.

Hatta bu ışığı avlanmakta da kullanıyor olabilirler. Belki de sadece gösterinin tadını çıkarıyorlardır.

É inclusive possível que usem a luz para caçar. Ou talvez estejam a desfrutar do espetáculo.