Translation of "Eder" in Korean

0.005 sec.

Examples of using "Eder" in a sentence and their korean translations:

...duyuşuyla hareket eder.

‎청력에 의존하죠

Bir yanlılık döngüsüne teşvik eder.

질문과 답변은 집단적으로 편파적 순환에 연료가 됩니다.

Iyi öğrenciler notlarını takip eder,

우수한 학생들은 성적을 관리하며,

Ve evet, naziklik para eder.

네, 예의는 도움이 됩니다.

Güven inşa eder, gerilimi dağıtır

신뢰를 쌓고, 긴장을 완화시켜주며

...her yıl yüzlerce kilometre göç eder.

‎꽃이 피는 걸 따라서요

Ve tüm bu döngü tekrar eder.

이 전체 주기가 반복됩니다.

Bu da enflasyonun tam 7 katı eder.

물가 상승률의 일곱 배에 달하는 수치입니다.

Bu da kış boyunca onları idare eder.

그리고 이 먹이를 통해 겨울을 날 겁니다

Ameliyatlarını anestezi ile birlikte geçirmeyi tercih eder.

현실에 무감각한 경향이 있기 때문이죠.

Başardı. Ama orada çok oyalanmasa iyi eder.

‎성공입니다 ‎하지만 떠나는 게 좋습니다

Bu şeylerin arasından geçmeye çalışırsanız sizi paramparça eder.

이 풀밭을 헤치고 나아가려고 했다가는 너덜너덜해질 겁니다

...Meksika uzun dilli yarasası çiçeklerin yerini tespit eder.

‎멕시코긴혀박쥐는 꽃을 찾습니다

Yalnız bir erkek bile sürünün çağrısını takip eder.

‎혼자 사는 수컷조차 ‎코끼리 떼의 울음소리를 따르죠

Çoğu hayvan, şehirleri yiyecek bulmak için ziyaret eder.

‎동물들 대부분은 단지 ‎먹이를 찾으려고 도시에 옵니다

Yalnızca size değil çevrenizdeki insanlara da yardım eder.

여러분 주변으로 사람들을 끌어모을 때 이외에도 많은 곳에 도움을 주거든요.

Geleceğin aslında belirlenmiş olduğuyla ilgili bir görüşü işaret eder.

이런 생각이 미래는 본질적으로 정해져 있다고 본다는 점이 있겠죠.

Bu ufak çekirge faresi, akrepten uzak dursa iyi eder.

‎작은 메뚜기쥐는 ‎피하는 게 나을 것 같은데요

İyi de eder. Karanlıkta nelerin gezindiği hiç belli olmaz.

‎차라리 잘됐습니다 ‎그림자 속에 누가 숨어 있는지 ‎절대 모를 겁니다

Ama çok oyalanmasa iyi eder. Sürüsü, sabah trafiği başlamadan kasabadan ayrılmalı.

‎하지만 마냥 있을 순 없습니다 ‎암컷 무리는 도시를 ‎벗어나야 합니다 ‎새벽이 되면 도로는 다시 ‎자동차 차지가 될 테니까요

Bu kamera, arazinin yaydığı ısı enerjisini tespit eder. Tabii hayvanlarınkini de.

‎열화상 카메라는 ‎자연물과 동물들의 열을 ‎포착합니다

Bu ise yeryüzü sistemindeki canlılık ve cansızlık arasında farkı temsil eder

지구에서 생명이 있는 것과 없는 것의 차이를 보여줍니다.

İyi de eder. Bir eş bulmak için 400 metre yol alması gerekebilir.

‎다행입니다 ‎짝을 찾으려면 400m를 ‎이동해야 할지도 모르거든요

Ve bu paranın küçük bir kısmı, videolarımızı yapmamız için ödemelerimize yardım eder.

그 돈의 아주 일부는 우리가 비디오를 만드는데 도움이 됩니다.

Hava karardıktan sonra ancak en büyükler böyle açık bir alana gelmeye cüret eder.

‎커다란 동물들만이 야간에 ‎이렇게나 탁 트인 곳에 올 수 있죠