Translation of "Evet" in Korean

0.018 sec.

Examples of using "Evet" in a sentence and their korean translations:

Evet.

그래요.

1. Doktor: Evet, evet.

의사1: 네, 네.

İzleyiciler: Evet!

청중: 네!

Evet, Tetris.

네, 테트리스요.

Evet, baksanıza.

이것 좀 보세요

Evet, baksanıza!

자, 보세요!

"Evet, geçecek.

“네, 없어질 거예요.

LM: Evet.

그럼요.

Evet, işte.

네, 다 왔습니다

Soldaki -- evet!

왼쪽이요, 네 맞습니다.

"Evet?" dediler.

사무실직원들이 "진짜로요?"

"Evet, tecavüz yanlış.

"그래. 강간이 나쁘긴한데

Buyurun evet diyin.

편하게 동의하세요.

evet, ama yapılabilir.

가능한 일입니다.

Evet, kötü görünüyor.

네, 안 좋죠.

Evet, ayrıca faydalı.

네, 그렇죠.

Balık zamanı! Evet.

물고기를 건져 보죠! 좋아요

Evet, bir alabalık!

송어네요!

Evet, bakın, siyah.

보세요, 검은색이죠!

Evet, bu barut.

네, 화약 맞습니다

Evet, bakın, siyah!

보세요, 검은색이죠!

Ve cevap evet.

그리고 대답은 "그렇다."입니다.

Adam: Evet, harika.

좋아.

Evet, buzullar eriyor.

그렇습니다. 그 빙하가 녹고 있어요.

Bunun cevabı evet.

대답은 '그렇다'입니다.

Evet, doğru duydunuz.

맞아요. 들으신 그대롭니다.

Evet, bakın. Burada.

보세요, 여기 있어요

İşte bu gün, evet

[이게 바로 그 날이었어]

Bir bakalım. Evet, doğru.

어디 봅시다. 네, 맞아요.

Alan: Evet öyle (Gülüşme)

알런: 그러네요. (웃음)

Evet, finansal bir ödülle

물론 저희가 그 첫 계기를 만들었습니다.

Evet, iyi durumda değilim.

곤란한 상황에 처했다

“Evet, elbette,” demenin başlangıcıdır.

“오. 그래 당연하지.”

Evet, hala kömür yakıyorlar.

네, 중국에서도 아직까지 석탄을 태우죠.

Evet, bugüne kadar tarihte,

네. 역사상 아직 까지는,

evet, özbildirim davranışsal bir üründür.

네, 자기 보고는 행동의 결과예요.

NB: Evet, şuradaki küçük cihaz,

NB: 그러니까 이 작은 장치,

Evet, yalnızlığı anlamalarını sağlamak istedim,

사람들을 이해시키고,

Evet, az önce sizi kandırdım.

맞습니다. 제가 속였습니다.

Küçük bir mağara. Evet, baksanıza.

동굴입니다 이것 좀 보세요

Oldukça kötü kokuyor! Evet, bakın!

악취가 심하네요! 자, 보세요!

Evet, baksanıza! Larvaları gördünüz mü?

자, 보세요! 여기 애벌레 보이세요?

Evet, bakın, tüm aletler burada.

보세요, 전부 공구예요

Çoğunun evet demiş olmasına minnettarım.

그들 중 많은 이들이 동의해준 것에 저는 감사함을 느꼈습니다.

JC: Evet, yani her görsel

제이콥: 네, 그러니까 시각적인 것은 모두

Evet, kesinlikle uçak enkazına benziyor.

네, 확실히 비행기 잔해로 보입니다

Evet, hem de her biri.

네, 하나도 빠짐없이요

Üçüne de yanıtım evet ise,

세 질문의 답이 모두 ‘그렇다’이면

Ve evet, naziklik para eder.

네, 예의는 도움이 됩니다.

Evet, bugün hava yağmurlu gibi.

에. 오늘 비가 올 것 같네요.

NB: Evet, küresel ısınmayı ele alabiliriz.

NB: 네, 지구온난화를 생각해봅시다.

Bu yerinden kımıldamaz! Evet, bundan memnunum.

안 움직일 겁니다 안심이 되네요

Evet, bir yol! Bu medeniyet demek.

네, 도로예요! 문명이 있단 얘기죠

Ve de aniden evet! anını yaşadım.

바로 그 순간 아하 알게됐죠.

RH: Evet , bu baya büyük olurdu.

RH: 아, 그러면 대단한 소식이겠네요.

O anın ''evet'' olmasına izin verin.

그 때 우리는 아무 망설임 없이 "예"라고 답을 합시다.

ünlü bölgede. Evet, GANGNAM BÖLGESi'nden bahsediyorum.

맞아, 나는 '강남'에 대해 이야기하고 있었어.

Evet, bu çamur çok güzel ve serin.

네, 여기 있는 진흙이 아주 서늘하네요

Evet, bakın fıstıklarla dolu bir sincap zulası.

네, 보세요 다람쥐가 숨겨 둔 견과류네요

Burada bir şey buldum, bakın. Evet. Çabuk!

여기서 뭔가 보였어요 네, 빨리요!

Evet, bakın. Mükemmel ve küçük bir oyuk.

보세요, 작고 완벽한 자연 벽감이네요

"Evet, Lyne'ın ekibi bir pulsar gezegeni bulamadı

"린 팀이 펄서 행성을 못 찾았지만

RH: Evet, tekrar diyorum biz bunu bağımlılık

RH: 맞아요, 하지만 다시 말하자면 중독이라는 개념으로 생각하지 않아요.

Evet, aşağıda kesinlikle metal bir şey var.

네, 금속이 확실하네요

"Evet, 32 yaşında bir oğlum var." dedi.

답하시더군요. "예, 32살 먹은 아들이 있어요."

Ve biz de, ''Evet tabii güzel bir gündü.

그리고 이렇게 답할 겁니다. "응, 그랬어."

Ortak ebeveynlik şunu der: Evet, ebeveynlikte fedakârlık vardır

또, 아이를 기르는데 희생이 따를 수 있으며

NB: Evet ve diyelim ki bir öğleden sonra

NB: 네, 그러니까 그게 무슨 뜻일지 생각해보세요.

Ve evet, bazen de üzüntü ve hayal kırıklığı.

그리고 때때로는 슬픔과 실망도 말이죠.

Evet, surimi yengeç etine benzer ama aslında mezgittir.

맞습니다, 연육은 게살처럼 보이지만 사실은 명태죠.

Evet dostlarım, bu konuşmalar işte o güncellemeyi başlatabilir

네. 맞아요. 대화는 인류를 업그레이드 할 수 있는 열쇠일지도 모릅니다.

Sizce? Evet, Samsung'un kendi Disney tarzı eğlence parkına...

그렇지! 바로 삼성이 만들고 소유한 디즈니랜드 스타일의 테마파크지(에버랜드)!

Evet, bu gezi, bu zamana kadarkilerin en güzeliydi.

좋아요. 아마 이건 제가 가장 좋아하는 장면일 겁니다.

Ve cevabımız "Evet, kurtarabilirler, eğer önce biz okullarımızı kurtarırsak."

우리가 먼저 학교를 돕는다면, 학교도 학생을 도울 수 있습니다.

Evet, bu mağarada bir kurt büyük bir piknik yapmış.

네, 늑대가 이 동굴에서 식사를 제대로 했군요

RH: Evet o zaman oldukça heyecan vericiydi 2007 falandı.

RH: 그 당시에 2007년이었는데 그 때 굉장히 흥미진진했어요.

Evet, oradaki küçük yarığa sıkıştı. Pekâlâ, bunu bağlayalım. İşte.

네, 건너편 틈에 끼었네요 자, 로프를 묶겠습니다

Çok kolay bir çocukluk değildi evet, ama her dakikasını sevdim

저는 쉬운 유년기 시절이 없었지만, 제 삶의 매 순간을 사랑했습니다.

Evet, bakın. Takip cihazı, Dana'nın... ...hâlâ o tarafta olduğunu gösteriyor.

추적기를 보면 데이나가 바로 저 아래에 있다고 나와요

Evet, suyum bu kadar azalmışken oraya gidecek olmak beni geriyor.

물이 별로 없는데 계속 가기가 불안합니다

'Evet, pazartesi gününü kötü geçirmek istiyorum' diye cevap veren oldu mu?

"네, 월요일에 나쁜 하루를 보내고 싶습니다."

Evet, su yeterince derin görünüyor, ama asla yüzde 100 emin olamazsınız.

네, 수심은 충분해 보이지만 100% 확실한 건 없습니다

Ve dedi ki, "Ah, evet, harika bir soru, bu çok kolay.

그는 이렇게 대답했어요. "좋은 질문이네요, 정말 쉬워요.

Aynı zamanda arzulara -- evet, arzulara -- hayallere ve tutkulara da cevap verir.

열망에 응답합니다. 열망, 꿈, 갈망이요.

Ve tabii ki evet dedim çünkü demek istediğim Costa Rica çok güzel.

저는 당연히 수락했죠. 왜냐면 코스타리카는 정말 아름답기도 하지만,

Evet, bir yıldırım çarpması sonucu can kaybı riski de %97 daha az.

그렇죠. 번개로 사망할 확률은 97%로 감소했습니다.

Evet, Güney Kore büyük bir güç! Sadece kültürel seviyede değil ama ekonomik

맞아, 한국은 문화적인 수준에서만이 아니라 경제면에서도 큰 힘을 가진 나라지.

Biner. Evet bunu bilmiyor olabilirsiniz ama Renaullt arabaları Güney Kore'de Samsung tarafından

그래, 잘 모르겠지만, 삼성에서 제조한 르노 차 말이야.

üretilmektedir. Ve araç sigortasının nereden olduğunu tahmin edin! Evet, buradaki olayı anlıyorsunuz,

그리고 그 차 보험은 어느 회사로 들었을까? 잘 아네, 바로

Sonra sıkı bir çalışmadan sonra... Evet, anladınız! Şimdi de Güney Koreli adamımız

조빠지게 일하고 나면...? 그렇지! 우리의 한국 남자는

Venezüellalıların çoğu evet oyu verince yeni bir Ulusal Kurucu Meclis seçimi yapıldı

대부분의 베네수엘라 국민들이 찬성표를 던졌고 그들은 새로운 국가 구성 회의를 선출했습니다

İki hayvanın da oldukça sakin durduğunu fark edince "Evet, şimdi çiftleşme başlayacak." dedim.

‎그런데 두 마리 모두 ‎아주 느긋하더라고요 ‎그래서 짝짓기가 ‎시작되리라는 걸 알았죠