Translation of "Her" in Korean

0.010 sec.

Examples of using "Her" in a sentence and their korean translations:

Her şeyi, her şeyi hatırlıyorum.

모든 일들이 아직도 생생하게 기억나요.

Her biri.

하나도 빠짐없이요

Her şey.

모두 다요.

Her bir kusur, her bir yenilgi

모든 결점, 모든 좌절은

Dünyanın her bir yanında her gün yaşanıyor,

매일 밤이 되면, 해저 약광층의 생명체들은

Her gün çıkabilirsiniz

[지금 당장이라도 올라 타 봐]

Her şey altından

[모든 것은 황금빛이야]

Sebebi her neyse

이유가 무엇이든 간에

Her gün kapıdan,

저는 매일 아침 문을 나섰습니다.

Ayağımı her oynattığımda

매번 제 발을 움직일 때마다

Her etkileşimde düşünün:

사람들을 대할 때마다 기억하세요.

Bilirsiniz her insanın

누구나 그런 친구 하나쯤 있죠.

Her şeyi öğrenmeliydim.

‎전부 공부해야 했어요

Ve her hamala...

짐꾼들이 받은...

Her şey, tamamen her şey bunun üzerine kurulu.

정말 모든 게 다 그렇게 만들어졌습니다.

Her ambulans ve her hastane inmenin türünü anlayarak

모든 구급차와 모든 병원에서 뇌졸중의 종류를 결정할 수 있고

Her bir yerimi seviyorum.

내 몸의 모든 부분을 사랑해.

Her günü güzel geçirmek

우리는 좋은 하루를 보내고 싶어합니다.

Bunu ayrıca her zaman

하지만 우리는 일상생활에서

her şey gayet güzel.

지금은 모든 것이 괜찮다고 말합니다.

Beni her defasında sarsıyor.

늘 마음이 불편합니다.

Diğer her şeyi etkiliyorlar.

이 둘은 다른 한계선에 영향을 줍니다.

Şimdi gördüğümüz her şey

지금 보고 있는 모든 것은

Her zaman kolay değil.

늘 쉽지는 않지만요

Baksanıza, her şey sırılsıklam.

보세요, 여기는 모든 게 흠뻑 젖어 있어요

Bulabileceğimiz her kaplıcayı örnekliyoruz --

저희가 찾을 수 있는 모든 온천을 샘플링했어요.

Hâlâ her gün alıyorum.

여전히 매일 받고 있습니다.

Her şeyi birlikte çözdük.

그리고 우리는 함께 힘을 합쳤죠.

Her türlü şeyi yönetiyoruz.

우리는 모든 종류의 것들을 관리합니다.

Her yerde olan şeyler

이런 일은 언제든지 발생할 수 있으며

her zaman koruyacağını düşünürsünüz.

법을 지키는 한에는 말이죠.

Her gün, silahlı saldırılar,

매일 보는 기사는 총기 사건

Her şeyini kaybetmenin pençesindeydi

모든 걸 잃게 될 수 있는 상황이었고

her zamanki gülümsememi takındım.

저는 평소의 미소를 되찾기 시작했죠.

Her zaman haklıyızdır orada

올바르게 행동하는 데 집착하죠.

Tehlike her yönden gelebilir.

‎사방에서 위험이 다가오죠

Her şey 1940'larda

실제 이 이야기의 시작은 항생제가 널리 도입되고 있던

Sadece her odada değil,

도처의 모든 골목마다 기후 활동가가 필요합니다.

Tüm cevapların her zaman

기회를 줍니다.

Siyasetle her zaman ilgilendim.

저는 항상 정치에 관심이 있었어요.

Yani, her zaman yaptıklarımızı

그래서 자연 생태계가 우리를

Ve her defasında, reddetti.

그는 어김없이 거절했죠.

Yapabileceğim her şeyi yaptım.

가능한 모든 일을 하기 시작했습니다.

Ve her şeyi bilemeyeceğiz

우리는 절대로 모든 것을 이해할 수 없습니다.

her şey yolunda oluyor.

‎온 세상이 평온해지죠

Her türlü hayvan var.

‎먹이의 종류도 다양하죠

Yanlış yaptığınız her şeyi ve hayatınızda yanlış olan her şeyi

만약 당신의 삶에서 잘못된 점들을

Her bir yarasa her gece vücut ağırlığı kadar kan içebilir.

‎박쥐는 매일 제 체중만큼 ‎피를 마실 수 있습니다

Her araba,her çuval alabildiğine yemek ve (genellikle) yağmayla doluydu

모든 마차와 짐에 가능한 한 음식과 전리품들을 많이 담았다.

her gün, insanlar TEDx etkinlikleriyle dünyanın her tarafında bir araya geliyor,

매일 전세계 사람들이 TEDx로 모입니다

Zihninizin her yönünü beyniniz yaratır.

우리의 뇌가 우리의 모든 정신적 양상들을 만들어 냅니다.

Dışarı her seferinde hafif makyaj

그녀는 항상 그녀의 상징인 빨간 립스틱을 바르고

her şeyi o da yapıyordu.

옷을 깁거나 도자기를 만드는 일을 했다.

Para her şeyin sonu değildir.

돈은 인생의 전부가 아니에요.

her zaman uzakta bir şey.

항상 저 멀리 있죠.

Ve bu, her zaman böyleydi.

늘 그렇게 이어져 왔으니까요.

Ultrason şüphelendiğimiz her şeyi doğruladı:

우리가 이미 의심했던 것이 초음파 검사로 확인되었습니다.

Ancak ilerleme her birimizle başlıyor.

우리 모두 함께해야 변화도 시작됩니다.

Uyarı sinyalleri her yerdeydi, kesinlikle

경고등은 켜졌습니다. 네 그렇습니다.

Ve teknoloji her zaman çalışmaz.

기술이 항상 제대로 기능하는 것도 아니죠.

Eminim her şey iyi olacak.

틀림없이 괜찮을 거예요.

Basit! Her zaman kolay değil.

간단하죠! 늘 쉽지는 않지만요

Burada yaşayan her canlı olacak.

살아있는 생물은 모두 그러겠죠

Sahip olduğum her şeyi depoladım,

제가 가진 모든 것은 창고에 보관하고

Her birimizin hayatı sekteye uğrayacak,

우리는 모두 각자의 삶에서 장애물을 만날 것입니다.

Her şey daha yeni başladı."

저는 막 시작했단 말이에요."

Büyükannemin her zaman söylediği gibi:

할머니가 항상 말씀하셨던 것 처럼요.

Elimden gelen her yolu denedim

할 수 있는 모든 것은 다 시도했습니다.

her zaman cevap verirken zorlanıyorum:

좀 더 대답하기 힘들죠.

Her biri yaklaşık yarım saatti

가벼운 시술을 받았는데

Her şekilde okyanus verisi az.

해양 자료는 절대적으로 부족합니다.

Bana her şeyi veren kişi.

제게 모든 것을 주셨죠.

Batı her şeyi kaybetti mi?

서양은 이미 모든 것을 잃었나?

Ben büyürken etrafımızda her yerdeydi.

그 메시지는 제가 자라는 내내 모든 곳에 있었습니다.

her yere yeniden uyum getirecek.

세상의 조화를 되찾습니다.

her kalemin de bir hikâyesi.

그리고 모든 연필에는 각자의 이야기가 있습니다.

Dünyadaki her şeyin tasarlanması gerek.

이 세상 모든 건 다 설계가 필요해요.

Her şey o zaman değişti.

그 때 모든 게 바뀌었죠.

Bunu işte her gün görüyorum.

제가 매일 일을 하며 느끼는 것이 있어요.

ışığın her tarafa gittiğini görebilirsiniz.

여기선 빛이 사방으로 퍼지는걸 확인할 수 있죠.

JC: Evet, yani her görsel

제이콥: 네, 그러니까 시각적인 것은 모두

Her köşede... ...tehlike kol geziyor.

‎가는 곳마다 ‎위험이 도사립니다

Her yıl geceyi burada geçirirler.

‎칼새들은 매년 여기서 ‎밤을 보냅니다

Her gece, bölgelerinde devriye geziyorlar.

‎이들은 밤마다 ‎집 주변을 순찰합니다

Evet, hem de her biri.

네, 하나도 빠짐없이요

Tabii her şey fotoğraf olmuyor.

하지만 사진으로 모든 것을 담을 수 있는 것은 아닙니다.

her an için bizleri affedin.

여성들의 강인함에 기대지 않았던 것을 용서해주세요.

Böylece her şey gerçekçi görünüyor,

모든 것은 진짜인 것처럼 보이고,

her türlü güçlü desteği sağlarlar.

든든한 디딤돌이 되어줄 수 있습니다.

Ve bu her birimizle başlıyor -

개개인의 노력이 그 출발점입니다.

Değişim her seferinde bir kişi,

변화는 개개인에게서 시작됩니다.

Onu her gün hareketlerinle cevaplıyorsun.

매일 스스로의 행동을 통해 이 질문에 답하고 있습니다.

Her birimiz daha düşünceli olabiliriz

우리 각자가 더 유념하며

Bunu kendime her zaman yapıyorum.

저는 이것을 매번 실천합니다.

İlk başlarda her şey yolundaydı.

‎처음에는 덤덤하게 지냈는데

Her gün ona hikâyelerimi anlatıyordum.

‎날마다 톰에게 문어 얘기를 했죠

Ama her seferinde elinden kaçtılar.

‎그런데 몇 번이나 빠져나가더군요

Ve her şeyi dengede tutuyor.

‎그 두뇌가 균형을 유지하는 거죠 ‎"304일째"