Translation of "Iyi" in Korean

0.016 sec.

Examples of using "Iyi" in a sentence and their korean translations:

İyi bir çevrem, iyi bir itibarım vardı. İyi olacağımı

저는 인맥도 괜찮았고, 평판도 좋았습니다.

Oldukça iyi.

아주 좋아요

İyi işti.

잘하셨습니다

İyi koyun.

착한 녀석!

İyi koyun!

착한 녀석!

İyi şanslar!

잘돼야 할 텐데!

İyi iş!

잘하셨습니다!

iyi olacaktır.

좋은 방법입니다

Balık iyi proteinlerle, iyi enerjiyle doludur

물고기엔 좋은 단백질과 에너지가 가득하죠

Çünkü iyi çalışmazsam iyi bir okula gidemeyeceğim,

왜냐면 여러 어른들이 저에게 으름장을 놓았기 때문입니다

Açgözlülük iyi değildir.

탐욕은 나쁘다는 것입니다.

ülkesini iyi yönetiyor,

국가를 제대로 운영하고

Şimdilik iyi gidiyor.

지금까진 괜찮아요

Kendimi iyi hissetmiyorum.

속이 너무 안 좋아요

İyi bir karardı.

결정을 잘하셨어요

iyi veya kötü,

좋거나 좋지 않거나

Gerçekten iyi hissettirir.

정말 기분이 좋아요.

Herkese iyi akşamlar.

모두에게 정말 좋은 시간이네요.

iyi yönetişim devrimi.

즉, 좋은 통치라는 혁명이죠.

Sadece iyi hissettiriyordu.

제가 정상인임을 느끼게 해줬죠.

İyi veya kötü

좋든 나쁘든

Kolugolar iyi tırmanıcıdır.

‎날여우원숭이는 나무를 잘 탑니다 

İyi aşama kaydettik

지금까지 잘 왔습니다만

Tadı oldukça kötü ama... ...iyi protein, iyi enerji.

맛은 아주 형편없지만... 좋은 단백질이자 에너지입니다

Tadı oldukça kötü ama... ...İyi protein, iyi enerji.

맛은 아주 형편없지만... 좋은 단백질이자 에너지입니다

Tadı oldukça kötü, ama... ...İyi protein, iyi enerji.

맛은 아주 형편없지만... 좋은 단백질이자 에너지입니다

Bunlar iyi insanlardı, belki de çok iyi çalışanlardı

좋은 사람이었던 사람은 아마도 더 좋은 직원이겠지만,

İyi bir dinleyici olmak iyi bir şovmen olmaktan yeğdir.

현란하게 말하는 것보다 잘 들어주는 게 더 낫습니다.

"Daha iyi ölçümler yapın."

"측정을 더 잘하세요."라고 했습니다.

İyi insanlar var, biliyorum.

저는 여러분 중 다수가 좋은 사람이라는 걸 압니다.

İyi haber ise şu:

좋은 소식이 있습니다.

İyi haber, bunu yapabiliriz.

좋은 소식은 바로 우리가 할 수 있다는 것 입니다.

Risk almada iyi olabilirlerdi.

막대한 보상을 바라고 도박을 하지도 않았으니까요.

çünkü matematikte iyi olmanın

제 경험으로 동기부여 해줄 수 있는데

İşte bu çok iyi.

좋아요

Evet, iyi durumda değilim.

곤란한 상황에 처했다

Bugün iyi kararlar verdin.

오늘 결정 잘하셨어요

Kuzey, güney. İyi göstergeler.

북쪽, 남쪽 좋은 지표들입니다

Bu gerçekten çok iyi.

정말 좋아요

Ateş iyi bir karardı.

불을 피운 건 좋은 결정입니다

İyi karardı! Zor iş.

좋은 결정이었어요! 고생하셨습니다

Hazır olsanız iyi olur!

준비는 되셨겠죠!

İyi dostlarımdan güç alırım.

좋은 친구들에게서 힘을 얻고

Tamam, iyi iş. Aferin.

잘하셨습니다, 좋아요

Bu iyi bir his.

기분 좋네요

Bu iyi bir nokta.

이것은 좋은 지적입니다.

Lütfen oğlumuza iyi bak."

우리 아들 잘 돌봐줘."

İyi biri değil miyim?

내가 좋은 사람이 아닌가?

Yeterince iyi değillermiş gibi.

마치 쓸모없는 것처럼요.

Daha iyi problem çözücüler,

문제를 더 잘 해결하고

iyi bir fikir değil.

그다지 좋은 생각이 아닌 것 같습니다.

İyi gibiydi, değil mi?

꽤 멋지지 않나요?

Ve daha iyi şehirler

더 나은 도시가

Sağlığın hastalıktan daha iyi,

건강이 질병보다 낫고

Bolluğun yokluktan daha iyi,

풍부함이 부족함보다 낫고

İyi haber şu ki

그리고 좋은 소식은

Ama gece iyi göremediklerinden...

‎하지만 밤눈이 변변찮아서...

Anne çok iyi gidiyordu,

산모 역시 훌룡히 견뎌줬습니다.

Onun dışında iyi görünüyor.

그것 말고는 괜찮은 거 같네요.

"Çocuğum iyi olacak mı?"

"우리 아이 괜찮을까요?"

Saygı "İyi günler" "Günaydın"

이제 존중은 "피고분, 안녕하세요"나 "좋은 아침입니다"처럼

Ebeveynlik iyi şekilde yapılırsa

아이가 가난하게 태어났지만 부모가 좋기만 한다면

Işinizi iyi yapabilmenizi engeller.

여러분이 업무 능력을 방해하는 것들이죠.

Bu hiç iyi değil.

‎불안했죠

iyi bir iş çıkarıyor.

일은 정말 잘 한다니까요.

Merkatör'den çok daha iyi.

메르카르도보다 훨씬 더요.

Sudoku; bunda iyi değilim.

수도쿠. 전 아예 소질이 없는 것 같아요.

Dreyfus'unkinden daha iyi bir eşleşme.

드레퓌스의 것보다 훨씬 더 일치했습니다.

Işlerin iyi gitmemesini dilemekten öte

그녀의 불운을 비는 대신에,

Neden iyi bir gün geçiriyorum?

왜 나는 좋은 하루를 보내고 있지?

İyi bir gün geçirmemize dair

우리가 왜 좋은 하루를

Koşullar çok iyi olsa bile

우리가 아주 좋은 상황에 있더라도

Bu da iyi bir şey.

바람직한 일입니다.

Eminim her şey iyi olacak.

틀림없이 괜찮을 거예요.

iyi ya da kötü yönde.

좋은 방향이든, 나쁜 방향이든요.

Size iyi bir haber vereyim,

좋은 소식을 알려드리자면

Hayatımda aldığım en iyi yardım;

제 인생에서 가장 큰 도움이 된 것은

Bakın, işte. Bu gayet iyi.

보세요, 이거 아주 좋네요

Bu ağaç oldukça iyi olabilir.

이 나무가 좋겠어요

Bu iyi bir haber sayılmaz.

좋은 소식은 아닙니다

Ama bunu bulmamız iyi oldu.

우리한텐 잘된 일이죠

Tamam, bu iyi. Şunu indirelim.

네, 좋아요 돌을 내리고

Pekâlâ. Bu gayet iyi oldu.

자, 아주 성공적입니다

Ne olduğunu çok iyi biliyorum.

뭐 때문인지도 잘 알죠

Bu iyi yanacağı anlamına geliyor.

아주 잘 탈 거란 뜻입니다

Buradan bakınca çok iyi görünmeyebilir

여기서 보면 잘 안 보이겠지만

İyi işti. Asla pes etmiyoruz.

잘하셨어요 절대 포기는 없습니다

Bu daha iyi. Bacağımı çekiyorum.

아, 한결 낫네요 이제 다리를 끌어당깁니다

Daha iyi olma ve ülkemizi

공감을 하며

Birbirimizi derinden görmüyoruz, iyi davranmıyoruz.

우리는 서로를 깊이 있게 보지 않고 서로를 잘 대하지 않습니다.

Bugün, oldukça iyi bir durumdayım.

요즘 저는 꽤 잘 지내고 있습니다.