Translation of "Zayıf" in Japanese

0.015 sec.

Examples of using "Zayıf" in a sentence and their japanese translations:

Batarya zayıf.

バッテリー残量が少なくなっています。

Zayıf kal.

太らないように。

Zayıf görünüyorsun.

あなたは痩せて見えます。

Halat çok zayıf.

そのひもはとても弱い。

O çok zayıf.

彼女は弱すぎる。

Zayıf insanlar kaybederler.

弱者は負ける。

Zayıf bir sesle konuştu.

彼女は弱々しい声で話した。

Onlar kısa ve zayıf.

彼らは、背が低くてやせている。

Matematik onun zayıf noktasıdır.

数学は彼女の弱点です。

Herkesin zayıf noktaları vardır.

- 誰にでも弱点はある。
- 誰にでも弱点はあります。
- 誰にでも弱点がある。
- 誰にでも弱点があります。

Aydan gelen ışık zayıf.

- 月の光が弱い。
- 月から届く光は弱々しい。

Bu onun zayıf noktası.

これが彼女の弱点です。

Kan kaybından zayıf düşmüştü.

彼は失血のため衰弱していた。

Fizik benim zayıf dersim.

物理は私の苦手な学科です。

- O zayıf iradeli bir adam.
- O iradesi zayıf bir adamdır.

- こいつは意志薄弱な男です。
- あいつは意志の弱い人です。

Zayıf hissettiğimde güçlüymüş gibi yaptım,

気持ちが弱っているときに 強いふりをして

- Ben Almancada zayıfım.
- Almancam zayıf.

ドイツ語は苦手だ。

İçgüdü genellikle zayıf bir kılavuzdur.

本能に従うと道を誤ることが多い。

Amcam zayıf fakat teyzem şişman.

叔父はすらっとしているが、叔母は太っている。

Tom zayıf ve uzun boylu.

トムは痩せていて背が高いです。

Amcam zayıf ama teyzem şişman.

叔父はすらっとしているが、叔母は太っている。

O uzun boylu ve zayıf.

彼は背が高く、ほっそりしている。

O çok zayıf olmak istiyor.

彼女はとても痩せたがっている。

Tom'un zayıf bir midesi vardır.

- トムは胃腸が弱い。
- トムって、胃が弱いのよ。

O, zayıf karakterli bir adam.

彼は意志の弱い人だ。

Tom'un zayıf bir kalbi var.

トムは心臓が悪い。

O zayıf bir iradeye sahiptir.

彼は意志が弱い。

- Her adamın zayıf bir yanı vardır.
- Her adam zayıf bir yana sahiptir.

人には誰でも弱点はある。

- O, günaha yenik düşecek kadar zayıf.
- O günaha yenik düşmek için yeterince zayıf.

彼はもろくも誘惑に負けた。

Ve bazen inanılmaz aptallığa zayıf kaldık.

時に驚くような 愚かさを見せる

Güçlü hayatta kalacak ve zayıf ölecek.

強者は生き残り、弱者は死ぬものだ。

Şu adam zayıf ama karısı şişman.

その男はやせているが、彼の妻は太っている。

Yoko teyze çalışmak için çok zayıf.

洋子の叔母さんは体が弱すぎて働けない。

Korkarım benim derinlik algım çok zayıf.

遠近感がとぼしいのです。

Her insanın kendi zayıf noktaları var.

誰もみな弱点がある。

Erkekler zayıf olsalar bile neden güçlüdür?

なんで男の人って細くても力あるんだろう。

Herkesin güçlü ve zayıf yönleri vardır.

誰にでも長所と短所がある。

- O, İngilizcede zayıftır.
- O, İngilizcede zayıf.

- 彼は英語が苦手だ。
- 彼ね、英語が苦手なんだ。

- Bir zincir ancak en zayıf halkası kadar kuvvetlidir.
- Zincir en zayıf halkası kadar sağlamdır.

鎖の強さはその環の一番弱いところに左右される。

Egosu da bir o kadar zayıf oluyor.

彼らのエゴは弱くなります

Doğanın zekâmız karşısında çok zayıf olduğu anlayışı...

自然はか弱すぎて 人間の知性に敵わないなんて考え—

Gıda yetersizliği onu zayıf ve bitkin düşürdü.

食べ物がなかったので、彼は体が弱く疲れきったままだった。

Yaşlılar da gençler de zayıf olmak istiyor.

若人も老人も、ほっそりとした姿を望む。

Zayıf görme bir atlet için bir engeldir.

視力が弱いことはスポーツマンにとって不利だ。

Herkesin kendi güçlü ve zayıf noktaları vardır.

誰にでも得手不得手がある。

Gözleri zayıf olan bir kişi uzağı göremez.

眼がわるい人は遠くが見えない。

Ben onun zayıf bir kalbi olduğunu bilmiyordum.

私は彼が心臓が弱いとは知らなかった。

Çok kötü hareket ediyordu. Yavaşça, çok zayıf şekilde.

‎かなり衰弱し 動きは遅く ‎体を引きずっていた

- Yen dolardan daha zayıf.
- Yen dolardan daha değersizdir.

円はドルより安い。

Bu, pil zayıf olduğu için çok iyi çalışmıyor.

電池が弱ってきているのでうまく動かない。

Benim Japonca düzeyim zayıf, bu yüzden iyi yazamam.

日本語が不得意なので上手に書けません。

İnsanların zayıf yönlerini araştırmayın ama güçlü yönlerini araştırın.

人の欠点を探さずに、長所を見ることです。

Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.

誰にでも長所と短所がある。

Zayıf olmak isterseniz yemekler arası aperitifleri kesmeniz gerekir.

痩せたいなら間食は控えるべきだ。

Bilimin zayıf yönlerinden biri ise, yine insanlar tarafından yapılması,

科学の短所の1つも 人間が行うところです

O gerçekten bir güreşçi olmak istiyor fakat çok zayıf.

彼は本当にレスラーになりたいのだが、体が細すぎる。

O kadar zayıf ki sağlıklı ahtapotlar gibi canlı renkler çıkaramıyor.

‎かなり衰弱し ‎鮮やかな体色は薄れ

O uzun, yumuşak kahverengi saçlı, uzun boylu, zayıf bir kızdı.

彼女は背の高いほっそりした少女で、長いやわらかな茶色の髪をしていました。

Aylardır, Amerika Birleşik Devletleri maliye politikası zayıf kredi ile karakterize edilmiştir.

ここ数ヶ月間、アメリカの金融政策は信用の引き締めで特徴づけられている。

Bir diyete sıkı sıkıya sarılmadıkça, çok az zayıf kalma şansı vardır.

ダイエットを続けなければスリムなままでいる見込みはほとんどない。

Ayı sansarı zayıf ve hasta hayvanları öldürerek doğanın temizlik ekibini oluşturuyor.

クズリは弱い、病気の動物を殺す、大自然の掃除乗組員だ。

Öğretmenin ev ödevini zamanında yapmadığı için Tom'un özrünü kabul etmesi çok zayıf bir olasılıktır.

期限までに宿題を終わらせなかったトムの言い訳を先生が真に受けるとは到底思えない。