Translation of "ışık" in Japanese

0.017 sec.

Examples of using "ışık" in a sentence and their japanese translations:

Yeşil ışık ... Kırmızı ışık!

だるまさんがころんだ!

...ışık yitip gidince...

‎その別世界は‎―

Aniden ışık geldi.

明かりがパッとついた。

Güneş ışık yayar.

太陽は光を放つ。

Birden ışık söndü.

突然、明かりが消えた。

O ışık yeşildir.

その光は緑色だ。

Odada ışık açıktı.

- 部屋には明かりがついていた。
- 部屋に電気はついてたよ。

Bakın, ileride ışık var.

先に明かりがあるぞ

Bütün gökyüzünü ışık kapladı.

空一面が光に満たされました

ışık yaymıyor veya soğurmuyor.

光(電磁波)を出しもしなければ 吸収もしません

Uzakta bir ışık gördüm.

遠くに灯火が見えた。

Lucy ışık anahtarını açtı.

ルーシーは電灯のスイッチをつけた。

Yapay ışık elektrikle üretilir.

人工的な光は電力という手段によって作られた。

Siyah kumaş ışık emer.

黒い布は光を吸収する。

Aydan gelen ışık zayıf.

- 月の光が弱い。
- 月から届く光は弱々しい。

Bir yeşil ışık açık.

青信号が出ている。

Güveler ışık tarafından çekilirler.

- がは灯に集まる。
- 蛾は光に引き寄せられる。

Bu duvarı aydınlatan ışık dalgaları

壁を照らす光の波は

Uzakta bir ışık gördüğümüzde rahatladık.

遠方に明かりが見えたとき私たちはほっとする思いだった。

Uzakta küçük bir ışık gördük.

遠方に小さな明かりが見えた。

Uzakta loş bir ışık gördük.

遠くにぼんやりした明かりが見えた。

Karanlıkta loş bir ışık gördük.

暗闇の中にほのかな光が見えた。

O, uzakta bir ışık gördü.

- 彼は遠くに明かりを見た。
- 彼はずっとはなれたところにあかりを見た。

Güneş ışık ve ısı verir.

太陽は光と熱を出す。

Pencerede yanan bir ışık vardı.

窓に灯がともっていた。

Ben uzakta bir ışık gördüm.

- 遠くに明かりが見えた。
- はるか遠くに明かりが見えた。

Çok fazla ışık gözü incitir.

光をあまり入れると目に悪い。

Beyaz boya odaya ışık katacaktır.

白ペンキを塗ると部屋が明るくなるでしょう。

Yapay ışık elektrik vasıtasıyla üretilir.

人工的な光は電力という手段によって作られた。

Biz uzakta bir ışık gördük.

ずっと遠くに明かりが見えた。

Okumak için yeterli ışık var.

物を読めるだけの明るさだ。

Karanlıkta bir kırmızı ışık parlıyordu.

暗闇で赤いライトが光っていた。

Içinize temiz,berrak bir ışık aldığınızı

想像し そして信じましょう

Hatta yapay ışık kullanımını azaltmak amacıyla

そして 日中の太陽光を 屋内垂直農場に直接届けて

İçeri gireceksek ışık kaynağına ihtiyacımız olacak.

中に入るなら 何か明かりが必要だ

Ve bana ışık veriyor. Tamam, gidelim.

明かりがついた よし 行こう

ışık deriye nufüz edecek kadar güçlü.

ライトが強いので 皮膚に透けて光っていますね

Veya belki de girişteki ışık anahtarı

またある時は 玄関の電気のスイッチが

Morötesi ışık gizli avcıları ortaya çıkarıyor.

‎紫外線ライトが ‎ハンターを照らし出す

Bu ürkünç ışık, insan gözüyle görülmüyor.

‎この不気味な光は ‎人間には見えない

Yaydıkları ışık altında kitap bile okunabilir.

‎読書できるほど明るい

Ama ışık yaymıyor ya da soğurmuyor

ですが 光は出さず 吸収もしません

Isı ve ışık, varlığımız için gereklidir.

我々が生きていくには熱と光とが必要である。

Karanlıkta el yordamıyla ışık anahtarını aradı.

彼女は暗がりで明かりのスイッチを手探りで捜した。

Güneş bize ısı ve ışık verir.

太陽は私たちに熱と光を与えてくれる。

Yeşil butona bas ve ışık yanacaktır.

緑のボタンを押して下さい、すると明かりがつきます。

Karanlıkta el yordamıyla ışık anahtarını arıyordu.

彼は暗闇で電灯のスイッチを手探りで探した。

Güneş bizi ışık ve ısı verir.

- 太陽は私達に光と熱を与えてくれる。
- 太陽は私達に光と熱を与える。
- 太陽は光と熱を与えてくれる。

Fotoğraf çekmek için yetersiz ışık var.

写真が撮れるほど明るくはありません。

Yeşil düğmeye basın ve ışık yanar.

緑のボタンを押して下さい、すると明かりがつきます。

Ve ışık kullanarak nöronların ateşlemelerini kontrol ediyoruz.

光を使って 神経細胞の発火を制御できます

Bir ışık kaynağı olmadan  mahsur kalmak istemeyiz.

明かりを失って 途方に暮れたくない

Bu ultraviyole ışık altında fosforlu görünmelerini sağlar.

それが紫外線ライトで 蛍光を放つのさ

Bu, ultraviyole ışık altında fosforlu görünmelerini sağlar.

それが紫外線ライトで 蛍光を放つのさ

Küçülen Ay, çok az ışık anlamına gelir.

‎月が欠け始め 辺りは暗い

Huzurları bozulunca kimyasal reaksiyon aracılığıyla ışık üretiyorlar.

‎刺激を受けると ‎化学反応により光を発する

Beyzbol stadyumunun üzerinde büyük bir ışık yayılmıştı.

凄い明かりが野球場にあたっていた。

Odada dikiş dikmek için yeterli ışık yok.

その部屋は針仕事ができるほど明るくない。

Yeşil düğmeye bas. Öyle yaparsan ışık yanacak.

緑のボタンを押して下さい、すると明かりがつきます。

Güneş; ışık, ısı ve hayatın sonsuz kaynağıdır.

太陽は光と熱と生命の永遠の源です。

Bu saatte ofiste bir ışık olması garip.

この時間に会社に電気がついているのは変だ。

Ve kesik ışık parçaları atan bir lazerle eşledik.

極めて短い光の波動を放射する レーザー装置と組合わせます

Sizce hangi meşale en iyi ışık kaynağı olur?

燃やすなら どっちがいいと思う?

Bakın, orada bir ışık demeti de var, bakın!

見ろ 上に通り穴もある

Aslında akrep ararken UV ışık kullanmak oldukça akıllıcadır.

サソリをこのUVライトで 探すのは賢い判断だよ

Akreplerin morötesi ışık altında neden parladığı gizemini korumaktadır.

‎なぜ紫外線で光るのかは謎だ

Maymunların algılamadığı kızılötesi ışık tünedikleri yerleri ortaya çıkarıyor.

‎サルには見えない赤外線が ‎木の上の姿を映し出す

...kameralarımızın olup biteni görmesi için kızılötesi ışık gerekiyor.

‎撮影には赤外光が必要になる

Burnundaki termal girintiler ışık yerine ısı tespit ediyor.

‎口先のピット器官で ‎熱を感知するのだ

Güneş bize her gün ısı ve ışık verir.

太陽は私たちに毎日熱と光を与えてくれる。

Tanrı, "Işık olsun" diye buyurdu ve ışık oldu.

神光あれと言給ひければ光ありき。

Bunda ne kadar ışık kaldığı konusunda endişeliyim. Hayır, olamaz.

どれくらい持つか心配だ ダメだ

Bu biraz ışık verecektir. Tamam, şimdi yılanı bulmaya çalışalım.

明るくなる よしヘビを見つけよう

Bana biraz ışık verecektir. Tamam, şimdi yılanı bulmaya çalışalım.

明るくなる よしヘビを見つけよう

Kıvırcık tarantulanın sekiz ufak gözünün pek ışık algıladığı söylenemez.

‎カーリーヘアー・ ‎タランチュラは目はよくない

Bu canlı ışık olgusunu daha yeni yeni anlamaya başlıyoruz.

‎生物蛍光の仕組みについては ‎まだ謎が多い

Yapay ışık eşliğinde fok avladığının bilindiği dünyadaki tek yer.

‎サメが人工の光を使い ‎オットセイを狩る場所だ

Dün gece yatakta kitap okurken, ışık açıkken uykuya dalmışım.

昨夜ベッドで本を読んでたら、電気をつけたまま寝てしまった。

Bir ışık atımının, bir metrelik mesafeyi katetmesi saniyenin 3,3 milyarda biri

光の波動は1メートルの距離を進むのに

Fakat bu soluk ışık yerde yemek arayan hayvanlara pek fayda etmez.

‎しかしオーロラの光では ‎餌を探すには暗い

Burada nefes almak da zorlaştı. Bu meşale de artık çok ışık yaymıyor.

息苦しくなってきた たいまつも明かりが 弱くなってる

İyi bir buluş oldu. Aferin size. Bakın, burada biraz ışık var, gördünüz mü?

よく見つけた 前に明かりがあるぞ

Yeşil ışık yandığında, caddeden geçmeden önce yaya geçidindeyken bile tüm yönlere bakman gerekir.

道路を渡る前には、信号が青の横断歩道であっても全方位を確認しないといけない。

Bu savunma ancak karanlık çökünce belli olur. Resife mavi ışık vurunca neler olduğu gözler önüne serilir.

‎夜になると目で見える ‎サンゴに青色光を当てると ‎浮かび上がるのだ

Yapraklar hafif bir rüzgarla öyle salınıyordu ki parlak ışık huzmeleri gökyüzünden yere doğru adeta göz kırparak düşüyordu

やさしいそよ風が木の葉を揺らし まばゆい木漏れ日がこぼれ落ちる