Translation of "Sesle" in Japanese

0.015 sec.

Examples of using "Sesle" in a sentence and their japanese translations:

Yüksek sesle söyledi.

声を出して言った。

Yüksek sesle okuyun.

声を出して読みなさい。

Yüksek sesle güldüm.

私は声を出して笑った。

Yüksek sesle konuş!

はっきり言いなさい。

Yüksek sesle konuşma.

そんな大声で話すな!

Yüksek sesle konuşmamalısın.

大声で話してはいけない。

Yüksek sesle konuşmalısın.

あなたは大声で話さなければならない。

Yüksek sesle düşünme!

独り言を言うなよ。

İngilizceyi yüksek sesle okumalısın.

英語を声を出して読むべきだ。

Çok yüksek sesle konuşmamalısın.

そんな大声で話すべきではない。

Adam alçak sesle konuştu.

その男は低い声で話した。

Zayıf bir sesle konuştu.

彼女は弱々しい声で話した。

O yüksek sesle çaldı.

大きな音をたてた。

Çok yüksek sesle konuştu.

- 彼は大声で話した。
- 彼はとても大きな声で話した。

O yüksek sesle küfretti.

彼女は大声で悪態をついた。

Lütfen yüksek sesle konuşun.

大きな声で話して下さい。

Belgeyi yüksek sesle okudu.

彼は書類を大声で読んだ。

Burada yüksek sesle konuşmayın.

ここでは大声で話してはいけません。

Lütfen alçak sesle konuşun.

- 小声で話してください。
- 小さな声で話してください。

Uyurken yüksek sesle horladı.

彼は眠っている間大きないびきをかいていた。

Kitabı yüksek sesle okuyun.

- 声を出して本を読みなさい。
- その本を声に出して読みなさい。

Tom yüksek sesle inledi.

トムは大きなうめき声を発した。

Yüksek sesle konuş, lütfen.

大きな声で、お願いします。

Şiiri yüksek sesle okudu.

彼女はその詩を声に出して読んだ。

Bağırma yüksek sesle yankı yapar.

歓声は大きくこだまして。

Biz yüksek sesle şarkı söyledik.

我々は大声で歌った。

Daha yüksek sesle konuşun lütfen.

もっと大きな声で話してください。

Yüksek sesle konuşmaya gerek yok.

そんなに大声で話す必要はない。

Müzisyen davulunu yüksek sesle çaldı.

その演奏者はドラムを強くたたいた。

O, yumuşak bir sesle konuştu.

彼女は優しい声で話した。

O, mektubu yüksek sesle okudu.

彼はその手紙を声高らかに読みあげた。

Birisi yüksek sesle kapıyı çalıyor.

誰かが戸をやかましくノックしている。

O, şarkıyı düşük sesle söyledi.

彼女はその歌をやさしく歌った。

Onu yüksek sesle açıkça söyleyin.

大きな声ではっきりと言いなさい。

Haksızlığa karşı yüksek sesle konuşmalısın.

不正には抗議せざるをえない。

Yardım için yüksek sesle bağırdı.

彼は助けを求めて大声で叫んだ。

Çocuklarla yumuşak bir sesle konuştu.

彼女は子供たちに優しい声で話しかけた。

Tom mektubu yüksek sesle okudu.

トムは手紙を声に出して読んだ。

Biraz daha yüksek sesle, lütfen.

もっと大きくして。

Lütfen daha yüksek sesle konuşun.

もっと大きな声で話しなさい。

Tom hikayeyi yüksek sesle okudu.

トムは物語を声に出して読んだ。

Tom gereğinden yüksek sesle konuşuyordu.

トムは必要以上に大きな声で話していた。

John yüksek sesle davulları çalıyordu.

ジョンは派手にドラムを打ち鳴らしていた。

John yüksek sesle garsonu çağırdı.

ジョンは、大きな声でウエイターを呼んだ。

Burada öyle yüksek sesle konuşmamalısınız.

ここではそんな大声で話してはならない。

Yüksek sesle ağlamaktan kendimi alamadım.

私は、声を出して泣くのを抑えることができなかった。

Tom yüksek sesle gülmemeye çalışıyordu.

- トムは必死に笑いを押し殺していた。
- トムは必死に笑いをこらえていた。

Susun, çok yüksek sesle konuşuyorsunuz.

しーっ、声が大きい。

- O, yüksek bir sesle ağlamaya başladı.
- O, gür bir sesle ağlamaya başladı.

彼女は大声で泣き始めました。

Yüksek sesle cevap vermek zorunda değilsiniz:

声に出さなくていいですよ

Perry yüksek sesle düşünme alışkanlığı edindi.

ペリーは独り言を言う癖がついた。

Adam onun yüksek sesle protestosuna aldırmadı.

その男は彼女が大声で反対するのに耳を貸さなかった。

Ellerinden geldiği kadar yüksek sesle bağırdılar.

彼らは出来るだけ大声で叫んだ。

Çocuklara sınıfta yüksek sesle konuşmamalarını emretti.

彼は男の子たちに教室で叫ばないよう命じた。

Hey, Ayako. Lütfen yüksek sesle konuş.

おい、綾子、声を大きくしてください。

O yüksek sesle güvende olduğunu söyledi.

彼女は自分が無事だと叫んだ。

Konuşmasından sonra seyirciler yükse sesle alkışladı.

聴衆は彼の演説が終わると大きな拍手を送った。

Lütfen daha yüksek bir sesle konuşun.

- もっと大きな声で話しなさい。
- もっと大きい声で言ってください。

Lütfen onu daha yüksek sesle söyle.

もっと大きい声で言ってください。

Çok yüksek sesle konuşmana gerek yok.

- そんなに大声で話す必要はない。
- あなたはそんな大声で話す必要はない。
- そんなに大声出さなくていいよ。

Seni yüksek sesle ve net duyabiliyorum.

はっきりと聞こえてます。

Daha yüksek sesle konuş. Seni duyamıyorum.

大きな声で言って。聞こえないよ。

Çok yüksek sesle konuşmak zorunda değilsiniz.

あなたはそんな大声で話す必要はない。

Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..

人の迷惑をしっていながら大声で話している。

Yüksek sesle konuş ki herkes seni duyabilsin.

皆が聞こえるようにはっきりと話しなさい。

Herkes beni duyabilsin diye yüksek sesle konuştum.

みんなに聞こえるように、私は大きな声で話した。

O, her zaman alçak bir sesle konuşur.

彼女はいつも低い声で話す。

O seyirciye yumuşak bir sesle hitap etti.

彼は聴衆に静かな口調で話し掛けました。

O seyircilere yumuşak bir sesle hitap etti.

彼は聴衆に静かな口調で演説した。

Yüksek sesle bağırmak için bir dürtü hissettim.

大声でしゃべりたい衝動にかられた。

O yüksek sesle konuştuğu için mahcup oldu.

彼女は恥ずかしがって、自分の意見を言わない。

Hey, Ayako! Lütfen daha yüksek sesle konuş.

おい、綾子、声を大きくしてください。

Lütfen yüksek sesle konuşur musun? Seni duyamıyorum.

大きな声で言って下さい。聞こえません。

Herkes tarafından duyulabilecek kadar yüksek sesle konuştum.

私は皆に聞こえてしまうほどの大声で話した。

Lütfen yüksek sesle konuş, böylece seni duyabilirim.

大きい声で話してくださると聞こえるのですが。

Herkes işitebilsin diye lütfen yüksek sesle oku.

みんなに聞こえるように声を出して読んで下さい。

Daha yüksek sesle konuşun böylece herkes sizi duyabilir.

- みんなに聞こえるようにもっと大きな声で話しなさい。
- 皆に聞こえるように大きな声で話しなさい。

İnsanlar heyecanlandıklarında daha yüksek sesle konuşma eğilimleri vardır.

人は興奮すると大声を出す傾向がある。

Babam her zaman çok yüksek bir sesle konuşur.

- 父はいつも大声で話す。
- 私の父はいつもとても大きな声で話します。

Adam keskin bir sesle bir şeyi şikâyet ediyordu.

ある男が甲高い声で何か不平を言っていた。

Herkes tarafından duyulmak için yeterince yüksek sesle konuştum.

私は皆に聞こえてしまうほどの大声で話した。

Çok yüksek sesle konuşmana gerek yok. Seni duyabiliyorum.

そんな大声出さなくても聞こえるよ。

Biz düşük sesle konuştuk bu yüzden bebeği uyandırmadık.

- 私たちは、赤ちゃんが目覚めないように低い声で話しました。
- 赤ちゃんを起こさないように私たちは小声で話した。

Geceleyin telefonda yüksek sesle konuşmaya son verebilir misin?

夜中に大声で電話するの、やめてもらえませんか?

Bu odada yüksek sesle konuşmasan daha iyi olur.

この部屋では大声で話さないほうがよい。

Herkes sizi duyabilmesi için daha yüksek sesle konuşun.

みんなが聞こえるように、もっと大きな声で話してください。

Yüksek sesle güldü ki, bu davranış uygunsuz görünmüştü.

彼は大声で笑ったが、その振る舞いは不適切に思えた。

Herkes seni duyabilsin diye lütfen daha yüksek sesle konuş.

みんなが聞こえるように、もっと大きな声で話してください。

Rock şarkıcısı sahneye çıktığında, konserindeki izleyici yüksek sesle alkışladı.

そのロック歌手が現れると、聴衆は大きな音をたてて拍手をした。

O her gün yüksek sesle okumayı bir prensip edinir.

彼は毎日音読することにしている。

Lütfen daha yüksek sesle konuşun, böylece herkes sizi duyabilir.

みんなが聞こえるように、もっと大きな声で話してください。

Tom'un yüksek sesle horlaması beni bütün gece uyanık tuttu.

トムのうるさいいびきで一睡もできなかった。

- Uyurken gürültülü bir şekilde horluyordu.
- Uyurken yüksek sesle horluyordu.

彼は高いびきをかいて寝ていた。

Orta yaşlı kadınlar yol boyunca yüksek sesle konuşmaya devam ettiler.

その中年女性たちは途中ずっと大声で話しつづけていた。

Onun adını yüksek sesle seslendim ama o arkasına bile bakmadı.

私は大声で彼の名前を呼んだが彼は振り向かなかった。

Yüksek sesle konuşmak zorunda değilsin. Seni çok net şekilde duyabiliyorum.

そんなに大声で話さなくてもいいよ。とてもはっきり聞こえるよ。