Translation of "Matematik" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Matematik" in a sentence and their japanese translations:

Matematik, modeller

数学やモデルなど

Matematik örneğini düşünün.

数学がいい例です

Ben matematik iyiyim.

- 数学が得意です。
- 私は数学が得意だ。

Matematik çalışmak zorundayım.

- 私は数学を勉強する必要がある。
- 数学を勉強しないといけないんだ。

Ben matematik okuyorum.

数学を勉強します。

Matematik testi nasıldı?

- 数学のテストはどうでしたか。
- 数学のテストどうだった?

Matematik eğitimi görmeliyim.

- 私は数学を勉強することが必要だ。
- 私は数学を勉強する必要がある。
- 数学を勉強しないといけないんだ。

- Yarın matematik dersimiz olacak.
- Yarın bir matematik dersimiz olacak.

わたしたちは明日数学の授業があります。

Matematik endişesi olanlarınkine benzer.

痛みの反応が見られたはずです

Matematik problemini çözdün mü?

その数学の問題はもう解けましたか。

Yarın matematik imtihanı var.

明日数学のテストがあるでしょう。

Yarın matematik testimiz var.

明日数学のテストがある。

Matematik onun zayıf noktasıdır.

数学は彼女の弱点です。

Matematik zor bir konudur.

数学は難しい科目だ。

Matematik benim için zordur.

数学は私には難しい。

Tom bir matematik-ineği.

- トムは数学オタクです。
- トムは数学マニアなんだ。

Matematik Albertİn favori konusudur.

数学は、アルバートの一番好きな科目だ。

O matematik eğitimi alıyor.

彼女は、数学を勉強します。

Bugün matematik ödevim var.

今日は数学の宿題がある。

Matematik dersi boyunca uyuyakaldım.

数学の授業中に私は居眠りをした。

Matematik ilginç bir konudur.

数学は面白い科目です。

Ben matematik okumak istiyorum.

私は数学を勉強したい。

O bir matematik dehasıdır.

彼は数学の天才だ。

- Matematik bütün bilimler için esas niteliği taşır.
- Matematik bütün bilimlerin temelidir.

数学はすべての科学の基礎である。

Kendi matematik becerilerinden endişe eden

実は数学の能力に不安を 覚えている親が

Matematik onun en iyi dersidir.

数学は彼の最も得意な科目です。

Matematik en iyi olduğum derstir.

数学が一番得意です。

Dr. Brown'dan matematik dersi aldım.

ブラウン先生のもとで数学を学びました。

Takeo matematik problemlerini çözmeye dalmış.

タケオはその数学の問題を解くのに熱中している。

Matematik onun zihnini işgal etti.

彼女の頭は数学のことでいっぱいだった。

Matematik ders kitabını tekrar unutmamalısın.

- 二度と数学のテキストを忘れてはなりません。
- 二度と数学のテキストを忘れてはいけません。

Bu matematik problemini kolayca çözemem.

この数学の問題は私には簡単に解くことができない。

Yarın bir matematik sınavı olacak.

明日数学のテストがあるでしょう。

Teorik olarak, ben matematik yapıyorum.

理論的には、私は数学をしている。

Matematik ödevi beklediğimden daha kolaydı.

数学の宿題は予想していたよりも簡単だった。

Matematik öğretmenimiz yarın sınav yapmayacak.

数学の先生はあすテストをやらないでしょう。

Ben hiç matematik eğitimi yapmadım.

私は数学をまったく勉強しませんでした。

Matematik benim en sevdiğim konudur.

- 数学は僕の大好きな科目だ。
- 数学は私の好きな学科です。

Bu zor bir matematik problemi.

これは難しい数学の問題だ。

Matematik sadece formülleri ezberlemek değildir.

数学はただ公式を暗記すればいいというものではない。

Matematik okulda onun favori dersi.

数学は彼女の大好きな科目です。

Ben bir lise matematik öğretmeniyim.

- 私は高校の数学教師です。
- 私は高校の数学教員です。

- İngilizcenin yanı sıra matematik de öğretir.
- O, İngilizce öğrettiği gibi matematik de öğretiyor.

彼は英語と同様数学も教えます。

Standart ve İleri Matematik dersi alan

および高等数学を取った

Fen bilimleri, teknolojii mühendislik ve matematik.

科学 技術 工学 数学といった STEM分野を学んでいます

Ilerleyen yıllarda daha az matematik öğreniyor.

学年を通して子供の 算数の学習度が下がります

matematik ve yazım testleri de dâhil.

綴りや算数の成績も 優れていました

Matematik benim için kolay bir konudur.

数学は私にはやさしい教科です。

Matematik testini geçmek için çok çalıştım.

数学の試験に合格するために私は一生懸命勉強しました。

Matematik bölümünde mükemmel bir puan aldım.

数学の部分に満点をとれた。

Jack matematik sınavında hiç hata yapmadı.

ジャックは数学の試験でまったく間違いをしなかった。

Her gün matematik çalışmayı prensip edinirim.

私は毎日数学の勉強をすることにしている。

Matematik öğretmeni, kısmi türev kavramını açıkladı.

数学教師が偏微分の概念について説明した。

Senin çalıştığından daha çok matematik çalışırım.

私は数学を、君よりも熱心に勉強する。

Matematik benim en az sevdiğim konu.

私は数学がいちばん嫌いだ。

Jack matematik testinde hiç hata yapmadı.

ジャックは数学の試験でまったく間違いをしなかった。

- Tom matematiği sevmiyor.
- Tom matematik sevmiyor.

トムは数学が好きじゃない。

- Matematik ve İngilizce benim en sevdiğim konulardır.
- Matematik ve İngilizce benim en sevdiğim derslerdi.

数学と英語は私の大好きな教科でした。

Bazı öğrenciler matematik severler ve diğerleri sevmezler.

数学を好きな生徒もいれば、そうでない生徒もいる。

Junko bu gece matematik çalışmak zorunda kalacak.

淳子は今夜数学を勉強しなければならないだろう。

Matematik ev ödevi beklediğimden daha kolay çıktı.

- 数学の宿題は、思ってたよりもかんたんだった。
- その数学の宿題は私が思っていたより簡単であることがわかった。

Onlar matematik sınavı için çok çalışmak zorundalar.

彼らは数学のテストのために一生懸命勉強しなければなりません。

O fizik öğretmeni ama matematik de öğretebilir.

彼は物理の先生ですが数学も教えられます。

Matematik sınavı hakkında bana bazı sorular sordu.

彼は数学のテストについて私にいくつかの質問をした。

Matematik ve İngilizce benim en sevdiğim derslerdi.

数学と英語は私の大好きな教科でした。

Şu anda canım matematik ödevini yapmak istemiyor.

- 今は数学の宿題をする気がしない。
- 今は宿題をやる気がしない。

Bugünkü matematik dersi her zamankinden daha ilginçti.

今日の数学はいつもより楽しかった。

Bu çocuk karmaşık matematik problemini kolaylıkla çözdü.

この子は複雑な数学の問題を簡単に解いた。

Ve çocuklarına matematik ödevlerinde yardım eden ebeveynlerin çocukları

子供の算数の宿題を手伝うと

Uykum geldiğinde, ben yaklaşık bir saattir matematik çalışıyordum.

数学を1時間ほど勉強していたら、眠くなった。

Matematik dersimizde ne yaptığımız hakkında hiçbir fikrim yok.

数学の授業で何をやっているのかまったくわからない。

Hem o hem de ben matematik problemini çözebildik.

彼も私もその数学の問題が解けた。

İngilizce ve matematik üst düzey liselerde çok yapılır.

高等学校では英語と数学が重視されている。

Chris çocuğu matematik sınıfından tanıyordu ve çok kıskanıyordu.

クリスはその男の子が同じ数学のクラスの人だと分かり、とても焼もちを焼きました。

Tom, matematik ev ödevinin kopyasını çıkarmama izin verir misin?

トム、数学の宿題写させてくれない?

- Matematiği İngilizce kadar çok çalışmıyorum.
- İngilizce kadar çok matematik çalışmıyorum.

私は数学を英語ほど熱心に勉強しない。

Matematik aşk gibidir - basit bir fikir fakat o içinden çıkılmaz hale getirilebilir.

数学は恋のようだ。単純だけど複雑にもなりうる。

Yarın bir İngilizce testin var, bu yüzden bu gece matematik ev ödevinde çıkmaza girme.

明日は英語のテストだろう、だったら今晩は数学の宿題にかかずらわっちゃだめだ。

Tıp öğrenimi yapması için onun doktor babasının teşvikini reddettikten sonra Hawking onun yerine Matematik ve fizik üzerinde konsantre olmayı seçti.

内科医である父は医学を勉強するようしきりに勧めたが、ホーキングはそれを受け入れず、その代わりに数学と物理学に専念することにした。

Yine de bugünlerde hesap makineleri okul sınavlarında özgürce kullanılabilmektedir ve şu anda birçok okulda matematik sınavı sırasında duyulan tek ses çocukların hesap makinelerine hafifçe vurmalarıdır.

しかし今日では、計算機は学校の試験では自由に使うことが出来るし、数学の試験の時に聞こえる音といえば、子供たちが計算機を叩く音しかしない、という学校も多い。