Translation of "Yapması" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Yapması" in a sentence and their japanese translations:

Öyle yapması terbiyesizlikti.

彼がそうしたのは無作法であった。

Ne yapması gerektiğini bilmiyor.

彼は自分が何をすべきかわかっていない。

Onun işi yapması mümkündü.

彼はその仕事ができた。

Onun onu yapması imkansızdır.

彼がそれをするのは不可能だ。

John'un hata yapması olasıdır.

ジョンは間違いをおかしそうだ。

Bütün yapması gereken bu.

これだけのことを彼はやらなければならない。

Onun işi yapması mümkündür.

彼はその仕事をすることが出来る。

Peki toplumun ne yapması gerekiyor?

では 社会がすべきことは何でしょう?

Böyle bir şey yapması garip.

彼女がそんなことするなんて奇妙だ。

Onların ellerinden geleni yapması önemlidir.

彼らは自分の最善を尽くすことが大切だ。

Onun okula devamsızlık yapması tuhaf.

彼が学校を欠席するとは不思議だ。

Onu kasten yapması mümkün değil.

彼がわざとそうしたとも思えない。

Askerlere bir saldırı yapması emredildi.

兵士は進撃を命じられた。

Oyun yapması için köpeği eğittim.

私はその犬を芸当ができるように訓練した。

Onlarla müzakere yapması için onu atadık.

我々は彼を彼らと交渉する代表にたてた。

İstediğini yapması için ona izin verdim.

彼に好きなことをしてもよいと許可を与えた。

Onun bunu bir günde yapması imkansız

彼がそれを一日でするのは無理でしょう。

Onun böyle bir şey yapması aptalcaydı.

こんなことをするとは彼は馬鹿なことをしたものだ。

Yatağı yapması için birini gönderir misiniz?

ベッドを整えるために誰かよこして下さいますか。

İnsanların pireyi deve yapması gerektiğini düşünmüyorum.

針ほどのことを棒ほどにいうのはどうかと思います。

Onu onu yapması için ikna etti.

彼女はそれをするよう、彼に言い聞かせた。

- Tom gergindi ama ne yapması gerektiğini biliyordu.
- Tom sinirliydi ama ne yapması gerektiğini biliyordu.

トムは緊張していたが、自分が何をすべきか分かってはいた。

Onun böylesine dikkatsiz bir hata yapması muhtemeldir.

たぶん彼はそのような不注意な誤りをしたのだろう。

O yapması gereken bir şeyi asla ertelemez.

彼は決して先へ延ばさない。

Bütün şişman insanların diyet yapması gerektiğini düşünüyorum.

太っている人はみんなダイエットすべきだと思う。

O, ona iş yapması için ısrar etti.

彼女は彼にその仕事をするよう強く勧めた。

Tom ne yapması gerektiğini tam olarak hatırlayamıyor.

トムは何をすべきだったのか正確に思い出すことができない。

Bu yüzden Omoyele Thomas'ı seslendirme yapması için getirdim,

だと思って オモイェレ・トーマスさんに 通訳に来ていただいたので

Hepimizin birlikte yapması gereken bir çalışma değil de

サイドプロジェクトとして 取り組むものと考えるのは誤りで

Herkesin bir yabancı dil eğitimi yapması gerektiğini düşünüyorum.

誰にも外国語を習うべきだと思います。

Tom'u doğru şeyi yapması için ikna etmek zordu.

トムさんに正しいことをするように説得するのが大変でした。

Tom'un işini yapması için birini kabul etmek zorunda kalacağız.

トムの代わりに仕事をする者を雇わなくてはならないだろう。

- Söylemek yapmaktan daha kolaydır.
- Söylemesi kolay, yapması zor.
- Dile kolay.

言うは易く行うは難し。

Ev ödevini yapması için sık sık kız kardeşime yardım ederim.

私はしばしば妹が宿題をするのを手伝う。

- Beth'den onun tembel erkek arkadaşı tarafından onun tarih ödevini yapması istenildi.
- Beth'e tembel erkek arkadaşı tarafından onun tarih ödevini yapması rica edildi.

ベスは怠け者の彼氏に、歴史の宿題をやってくれと頼まれました。

Doktorların yapması gereken şey hayatları kurtarmak ve ölüme karşı mücadele etmek.

医者のすべきことは、生命を救い、死と戦うことです。

Onun tecrübe eksikliğini kabul etmeme rağmen, hâlâ daha iyi yapması gerektiğini düşünüyorum.

彼の経験不足を認めるにしても、私はやはり彼はもっとよくやるべきだと思う。

- Doktorun ameliyatı yapması sekiz saat sürdü.
- Doktorun ameliyatı gerçekleştirmesi için sekiz saat gerekti.

その手術をするのに医者は8時間かかった。

- Lafla peynir gemisi yürümez.
- Söylemek yapmaktan kolaydır.
- Söylemesi kolay, yapması zor.
- Dile kolay.

- 実行するより口で言うほうが容易だ。
- 口で言うのは実行するのよりやさしい。
- 口では大阪の城も建つ。
- 言うのはた易いが、行うのは難しい。
- 言うは易し、行うは難し。

Tıp öğrenimi yapması için onun doktor babasının teşvikini reddettikten sonra Hawking onun yerine Matematik ve fizik üzerinde konsantre olmayı seçti.

内科医である父は医学を勉強するようしきりに勧めたが、ホーキングはそれを受け入れず、その代わりに数学と物理学に専念することにした。