Translation of "Bununla" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Bununla" in a sentence and their japanese translations:

Bununla neyi kastediyorum?

どういう意味かって?

Bununla ne yapmalıyım?

それをどう始末するの。

Ben bununla ilgilenmiyorum.

私はこのこととはかかわりがない。

Hepsi bununla tamamlandı.

これで全てが完成だ。

Bununla içeri giremezsin.

これは持ち込めません。

Ve bununla da kalmadı.

それで終わりません

Sen bununla içeri giremezsin.

これは持ち込めません。

Sizin için bununla ilgileneceğiz.

すぐに処理します。

Ve bununla ne olduğuna bakarsan

それで何が起きたかを見るなら

Bununla birlikte konu tartışmaya değer.

それでもやはり、その話題は話し合う価値がある。

Bununla şunun arasında seçim yap.

これとあれの中から選んで下さい。

Sanırım Tom bununla başa çıkabilir.

トムなら何とかできると思う。

Bununla karşılaştırınca şu daha iyi.

これと比較すると、あのほうがはるかによい。

Bununla bir sorunun var mı?

何か文句ある?

Bununla başa çıkabileceğinden emin misin?

本当にこれ対応できるの?

Bununla birlikte yaşadığım tüm travmaları düşündüm:

自分が抱える あらゆるトラウマについて考えました

Bununla ilgili bir sorun yaratmak istemiyorum.

そのことは問題にしたくないんだ。

Doğru söyle bununla ilgili ne düşünüyorsun.

そのことについてどう思っているか本当のことを言ってください。

Lütfen bununla benim için ilgilenir misin?

よろしくお願いします。

Bununla ilgili olarak, ben suçlu değilim.

これに関しては私にも責任がある。

Lütfen bununla onun arasında seçim yap.

これとあれの中から一つ選んでください。

Bununla ilgili, ben suçlanacak tek kişiyim.

これに関しては私にも責任がある。

bununla kalmayıp oyunculuk ve baskı kursunu tamamladı.

演劇コースと版画コースの受講を終え

Ve bununla dünyamızı daha iyi yerlere getirebilirler.

そして そうすることで この世界を より良い場所にもしてくれます

özsaygının da bununla beraber gelmesi gerektiğini öğretti.

承認や自己肯定も 内面から生まれなければならないと

Erişim olarak tanımladığımız ve bununla alakadar şeylerdir.

誰でもアクセスして 利用できるものです

CA: Ve bununla sadece yeni içerik üretmediniz.

(クリス)単に新しいコンテンツを 作っただけではありませんでしたね

Ama, bununla nasıl bir şey inşa edebiliriz?

でもその材料で どの様に建設するのでしょう?

O bir yazar, bununla beraber bir siyasetçidir.

彼は作家でもあり、かつまた政治家でもある。

Bununla ilgili herhangi bir vergi var mı?

この品には税がかかりますか。

Bununla birlikte, kadın olmak hakkında birçok şey öğrenirken

とはいえ 私は女性であることの 意味について学ぶと同時に

Ancak bununla bitmeyecek, daha kötüye gitmeye devam edecek.

ですがそれで終わりではなく 状況は悪化の一途を辿ります

Ya da Hristiyan teolojisinde bununla ilgili okumalar yapmışlardı.

キリスト教神学の優れた作品で 読んだことがあったからです

Simon ve Garfunkel, bununla ilgili bir şarkı yazdı.

サイモン&ガーファンクルが 同名の曲を書きました

Bununla birlikte, birçok kişi erken emekliliği tercih ediyor.

それでも、早期の退職を選択する人は多い。

Ve bununla gelen aklının gerisindeki kaygı bulutu da yok.

それに伴う不安という 背景雑音はありません

Tom'un bununla başa çıkmasına izin vermeni şiddetle tavsiye ediyorum.

トムにこれをやらせるよう僕は君に強くアドバイスした。

Bununla birlikte, 5,000,000 Yen'lik fiyatın çok yüksek olduğuna karar verdik.

しかしながら、500万円は高いと思います。

- Onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- Bununla ilgili hiçbir şey bilmiyorum.

- 私はそのことについて何も知りません。
- いっこうに存じません。

Sizden birinin bununla bağlantılı olarak söyleyecek bir şeyi var mı?

これに関連してどなたか発言がありますか。

- Bunda yanlış bir şey yoktur.
- Bununla ilgili yanlış bir şey yok.

これは別に間違ったことではない。

Bununla birlikte, Soult'un artık kendisini düşman ateşine maruz bırakmaya daha az meyilli olduğu

しかし、ソウルトは今や敵の砲火にさらされる傾向が少なくなり 、指揮に対してより管理的なアプローチを取っている

- Tom, kızı Mary'ye beş euroluk bir banknot verdi ve dedi ki "Bununla ne istersen satın al."
- Tom kızı Mary'ye beş kâğıt avro uzattı ve "bununla istediğin ne varsa al" dedi.

トムは「これで好きなもの買いな」と言って娘のメアリーに5ユーロ札を渡した。

Bununla birlikte, Çin'de, onlar "insan hakları" için bir kelime kullanmıyor fakat bunun yerine onu "temel haklar" olarak ifade ediyorlar.

しかし、中国では、「人権」という言葉が使われず、基本的権利と表記される。

- Bununla ilgili olarak öğretmenini bilgilendirdin mi?
- Bu konuda öğretmenine bilgi verdin mi?
- Öğretmenine bundan bahsettin mi?
- Bunu öğretmenine rapor ettin mi?

- 先生にこの事は知らせましたか。
- 先生にこのことを知らせましたか。