Translation of "Alması" in Japanese

0.017 sec.

Examples of using "Alması" in a sentence and their japanese translations:

Tom'un pasaport alması gerek.

トムはパスポートを手に入れる必要がある。

Makinelerin insanların yerini alması imkansızdır.

機械を人の代わりにするのは不可能だ。

Seni evinden alması için birini ayarladım.

- 誰かお宅へ車で迎えに行くよう手配しておきましょうか。
- だれかお宅へ車でお迎えにいくように手配しておきましょう。

Onların yangını kontrol altına alması şafaktan önceydi.

彼らが火事を消し止めたのは夜明け前だった。

Kendisine bir bisiklet alması için babasına yalvardı.

彼は父親に自転車を買ってくれとせがんだ。

Bir gazete alması için oğlunu dışarı gönderdi.

彼は新聞を取りに息子を外にやった。

Bu araba onun alması için yeterince ucuz.

この車は彼が買えるほど安価だった。

Onu alması için sonunda onu ikna ettim.

私はついに彼を説得してそれを買わせた。

O ona onun onu alması gerektiğini önerdi.

彼は彼女に、それを買うように提案した。

Bu adamın almayı umduğu işi alması doğru mu?

この人が望む仕事を得るのは 正当なことなのか?

Satış elemanı elbiseyi alması için onu ikna etti.

その店員は彼女にその服を買うように説得した。

Onun bir araba alması için yeterli parası yok.

彼は自動車を買う余裕はない。

Sonunda yeni bir araba alması için babasıyla konuştu.

彼は父にねだってとうとう新車を買ってもらった。

Yeni bir yatak alması için onu ikna ettim.

私は彼を説得して新しいベッドを買わせた。

Tom'un istediği şeyi alması için yeterli parası yoktu.

トムは必要なものを買うための十分なお金を持っていなかった。

Tom, Mary için bir hediye alması gerektiğini biliyordu.

- トムはメアリーへの贈り物を買う必要があることを知っていた。
- トムはメアリーにプレゼントを買わなきゃいけないって分かってたんだ。

Tom bir bilet alması için Mary'ye para verdi.

トムはメアリーにチケットを買うお金を渡した。

Erkek arkadaşımı bana bir yüzük alması için ikna ettim.

ボーイフレンドを説得して指輪を買ってもらった。

Babamı yeni bir araba alması için ikna etmeye çalıştım.

私は父を説得して新車を買わせようとした。

John'un bir araba satın alması için yeterli para var.

ジョンには車を買えるほどのお金がある。

O, onu yeni bir ev alması için ikna etti.

彼女は、新しい家を買うよう彼に説得した。

Tamam, ellerimi saracağım ve helikoptere beni alması için çağrı yapacağım.

手を覆っておく ヘリの救助を呼ぶよ

Tom Mary'yi bir hibrid otomobil satın alması için teşvik etti.

トムはメアリーにハイブリッドカーを買うように勧めた。

Mike ona bir araba alması için her zaman babasını rahatsız ediyor.

マイクはしょっちゅう父親に車を買ってくれとせがんでいる。

O, onu, ona inci bir gerdanlık alması için ikna etmeye çalıştı.

彼女は真珠のネックレスを買ってもらおうと彼の説得を試みた。

İyi de eder. Bir eş bulmak için 400 metre yol alması gerekebilir.

‎メスを探すために ‎400メートル移動するのだ

- Tom, Mary'ye çiçek alacaktı, ama unuttu.
- Tom'un Mary için çiçek alması gerekiyordu ama unuttu.

トムはメアリーに花を買うはずだったのに、忘れちゃったんだよ。

Dün, annemle birlikte indirimli satışa gittim ve bana bir elbise alması için onu kışkırtmayı sürdürdüm.

昨日、母とセールに出かけて、服をおねだりした。

Uzun bir bekleyişten sonra, ona kimlik olarak onun doğum belgesinin onaylı bir nüshasını alması gerektiği söyleniyor.

列に並んで長い間待たされた後、身分証明として正式な出生証明書が必要だといわれた。

Bir an önce onu kullanmak istediğimi bildiğin halde niçin tavuğu böyle alması zor bir yere koydun?

なんですぐ使うってわかってるのに鶏肉こんな取りにくいとこに入れるのよ?

Mary eskisi oldukça yırtık pırtık olduğundan dolayı ütü masası için yeni bir örtü alması gerektiğini düşündü.

アイロン台のカバーがかなりボロボロになってきていたので、新しいのを買うべきだとメアリーは心の中で思っていた。

Yeni bir araba satın alması için babasına baskı yaptığında Catherine'nin bir art niyeti vardı; O, arabayı kendisinin sürebileceğini umuyordu.

キャサリンが新車を買うように父にねだった時には下心があったのだ。彼女は自分が乗りまわすことができると思ったから。