Translation of "Babasına" in Japanese

0.015 sec.

Examples of using "Babasına" in a sentence and their japanese translations:

- Mary babasına benzer.
- Mary babasına çekmiş.

メアリーは父親似だ。

Çocuk babasına bakmaktadır.

その少年は父親に似ている。

O, babasına sarılıyordu.

彼女は父親にぴったりとしがみついていた。

O, babasına benziyor.

- 彼はお父さんに似ています。
- 彼は父親によく似ていた。

Kişiliği babasına benziyor.

彼の性格は父の性格と似ている。

O babasına benziyor.

彼は幾分父親に似たところがある。

Bebek babasına benziyor.

赤ちゃんは父親似だ。

Jack, babasına benzer.

ジャックは父親に似ている。

Jim babasına benzer.

ジムはお父さんに似ている。

O çocuk babasına benziyor.

その子は父親に似ている。

O, babasına karşı küstahtı.

彼は父親に生意気な事を言った。

O, tıpkı babasına benziyor.

彼は父親に生き写しだ。

Sanırım o, babasına benziyor.

彼は父親に似ていると思う。

O, babasına yardım etmedi.

彼は父の手伝いをしなかった。

O, biraz babasına benzer.

彼はちょっと父親に似ている。

O, babasına çok benziyor.

彼はお父さんにとてもよく似ている。

Bugünkü durumunu babasına borçludur.

彼が今日あるのも親の七光りさ。

O, babasına eşit değil.

彼は父親には及ばない。

Caddede onun babasına rastladım.

私は通りで彼の父に会った。

O, babasına nadiren yazar.

彼はめったに父に手紙を書かない。

O tam babasına benziyor.

父親にそっくりだ。

O çocuk babasına çekmiş.

あの男の子は父親似だ。

O, babasına çok benzemektedir.

- 彼は父親に良く似ている。
- 彼は父親にとてもよく似ている。

O, babasına saygı duyar.

彼は父を尊敬している。

O, hasta babasına baktı.

彼女は病気の父の世話をした。

Babasına bir kazak ördü.

彼女は父親にセーターを編んであげた。

Oğlan görünüşte hafifçe babasına benziyordu.

少年は容貌が父親にかすかに似ている。

Mike her şeyde babasına çekmiş.

マイクはあらゆる点で父親に似ている。

O, o hafta babasına yazamadı.

その週、彼は父親に手紙を書くことが出来なかった。

O, konuşma bakımından babasına benziyor.

彼は彼の父親と話し方が似ている。

Onun davranışları babasına hiç benzemiyor.

彼の行動は、父に少しも似ていない。

Onun babasına benzediğini düşünüyor musun?

彼は父親に似ていると思いますか。

O, ölümüne kadar babasına baktı.

彼女は父親が死ぬまで面倒を見た。

Anne-babasına bağımlı olmak istemiyor.

彼女の親に頼りたくない。

Şu çocuk babasına çok benziyor.

その子は父親に似ている。

O babasına bir kravat verdi.

彼女は父にネクタイを贈った。

Babasına yardım ettiğini hiç görmedim.

私は彼女が父親を手伝うのを見たことがない。

O hemen hemen babasına benziyor.

彼は父親にとてもよく似ている。

Jane'nin babasına benzediğini düşünmüyor musun?

ジェーンはお父さん似だとは思わないかい?

Naoto görünüş olarak babasına benziyor.

直人は、外見が父親に似てる。

Bob anne ve babasına nadiren yazar.

ボブはめったに両親に手紙を書かない。

Peter çok uzun boylu. Babasına çekmiş.

ピーターは非常に背が高い。お父さんに似ているのだ。

Tom babasına sinemaya gidip gidemeyeceğini sordu.

トムは父親に映画にいっていいか尋ねた。

Herkes onun tam babasına benzediğini söylüyor.

- 彼は父親にそっくりだと誰もが言っている。
- 彼は父親そっくりだと誰もが言っている。

Şimdi Tom anne-babasına çok bağlı.

今、トムは大変両親に依存しています。

O, bahçedeki işte babasına yardım etti.

彼女は父の庭の仕事を手伝った。

O anne ve babasına derinden bağlıdır.

彼女は両親をとても慕っている。

Tom hâlâ anne ve babasına bağlıdır

トムさんはまだ親のすねをかじっています。

Robert hafta sonlarında dükkânda babasına yardım ederdi.

- ロバートは週末は店で父を手伝ったものだった。
- ロバートは週末は店でよく父を手伝ったものだった。

Kendisine bir bisiklet alması için babasına yalvardı.

彼は父親に自転車を買ってくれとせがんだ。

Onun onun babasına yardım ettiğini asla görmedim.

私は彼女が父親を手伝うのを見たことがない。

Onun anne ve babasına büyük sevgisi var.

- 彼女は両親をとても愛してる。
- 彼女は両親に大きな愛情を抱いている。

John ayda bir kez anne ve babasına yazar.

ジョンは月に一度両親に手紙を書く。

Tom babasına doğum günü hediyesi göndermeyi hiç aksatmaz.

トムは父親に必ず誕生日のプレゼントを送ります。

O çiftlikte babasına yardım etmek için yeterince güçlüydü.

彼は農場で父親の手伝いができるほど強かった。

Onun son başvurusu yardım için babasına gitmek olacak.

彼の最後の手段は父の所へ行って助けを求めることである。

- O tıpa tıp babasına benziyor.
- O, babasını kopyasıdır.

- 彼は親父とそっくりだ。
- 彼はおやじにそっくりだ。
- 彼は父親にそっくりだ。
- 彼は父親とうり二つだ。

Yoshio kişilik olarak annesine ve görünüş olarak babasına benziyor.

ヨシオは性格は母親に、容貌は父親に似ている。

- Tıpkı babasına benziyor.
- Elma ağacın dibine düşer.
- Babasının oğlu.

- 父も父なら、息子も息子。
- 息子は父親に似る。
- 親が親なら子も子。
- この親にしてこの子あり。
- 蛙の子は蛙。
- この父にしてこの子あり

38 yaşında olmasına rağmen, hâlâ anne ve babasına bağımlıdır.

彼は38歳なのに両親に頼りきりです。

Junko hâlâ yaşam giderleri için anne ve babasına bağlıdır.

ジュンコはいまだに生活費を両親に頼っている。

O, öğle yemeğinde zamanında olmak için babasına söz verdi.

彼女は昼食までには帰ってくると父親に約束した。

O, en azından haftada bir kez anne ve babasına yazdı.

彼女は両親に少なくとも1週間に1度手紙をかきました。

Hem görünüm hem de kişilik olarak, Tom tam olarak babasına benziyor.

トムは外見も性格も父親に生き写しだ。

- O ekonomik yönden ebeveynlerinden bağımsız.
- Kendisi maddi yönden anne-babasına bağımlı değil.

彼は両親から経済的に独立している。

O, babasına yardımcı olmak için değil ama ondan ödünç para almak için gitti.

彼は父親の手伝いをしに行ったのではなくお金を借りに行った。

Yeni bir araba satın alması için babasına baskı yaptığında Catherine'nin bir art niyeti vardı; O, arabayı kendisinin sürebileceğini umuyordu.

キャサリンが新車を買うように父にねだった時には下心があったのだ。彼女は自分が乗りまわすことができると思ったから。