Translation of "Şans" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Şans" in a sentence and their japanese translations:

- Şans eseri kurtulduk.
- Kurtulmamız tamamen şans eseriydi.

私たちは全くの幸運で生き残った。

Şans olduğunu düşünmüştüm

私は運が良いだけだろうと思いました

Şans cesurdan yanadır.

- 運命の女神は勇者に味方する。
- 運命は大胆な者に微笑む。

Şans bize karşı.

情勢は我々に不利だ。

Kitabı şans eseri buldum.

偶然その本を見つけた。

Sadece bana şans dile.

祈ってくれ。

Şans benim lehine döndü.

運が私に向いてきた。

Bana bir şans verin.

一杯ください。

Sadece bir şans kaldı.

1度だけチャンスが残っている。

Onun şans payı vardı.

- 彼はうまいことをした。
- 彼は運が良かった。

Sana iyi şans diliyorum.

幸運を祈ります。

Şans benden yana değil.

私はついていない。

Şans sonra bize gülümsedi.

そのとき幸運に恵まれた。

Şans onu arayanlara gelir.

幸運はそれを求める人の所に来る。

Lütfen bana şans dile.

- 幸運を祈って下さい。
- うまく行くように祈ってくださいね。

Tek istedikleri bir şans daha,

もう一度チャンスが 必要なだけです

Başarımız kısmen iyi şans nedeniyleydi.

我々の成功はある程度は幸運のおかげであった。

Ben onunla şans eseri tanıştım.

- 私は彼に偶然会った。
- 私は偶然彼に出会った。

Onunla tamamen şans eseri tanıştım.

私は彼にまったく偶然に出会ったのだ。

Sana bir şans daha vereceğim.

もう一回チャンスをあげよう。

Şans eseri kayıp kamerasını buldu.

彼は偶然になくしたカメラを見つけた。

Sana son bir şans vereceğim.

もう一回だけチャンスをあげよう。

Bana bir şans daha ver.

- もう1度やるチャンスを与えてください。
- どうかもう一度やらせてみてください。

Bana bir şans daha verin.

もう一度チャンスをくれ。

Ona bir şans daha vereceğim.

今度だけは許してやろう。

Size sınavda iyi şans dilerim.

試験頑張ってね。

Seninle burada karşılaşmak ne şans.

ここで会えるとはなんて運がいいのだろう。

Haydi! Bana bir şans ver.

お願いだ!俺にチャンスをくれ。

Iyi şans sayesinde onlar kaçtı.

運よく彼らは逃れることができた。

Bana ikinci bir şans ver.

もう一度チャンスをくれ。

Havaalanında şans eseri ona rastladım.

私は空港で偶然彼とであった。

Şans eseri o beni görmedi.

彼に見られなくて幸いだった。

- Umudun olduğu sürece, bir şans vardır.
- Umudun olduğu sürece bir şans kalır.

希望がある限り、可能性はある。

Belki de bana bir şans vereceklerdi.

きっとチャンスを もらえるはずだと

O halde şans rüzgarlarını nasıl yakalayacaksınız?

では どうしたら運の風を 掴むことができるのでしょう?

Bana bir şans verirsen onu yapabilirim.

機会を与えてくださればやれます。

Lütfen bana bir şans daha verin.

- どうかもう一度やらせてみてください。
- もう一度チャンスをください。

Araba çocuğa çarptığında şans eseri karşılaştım.

その車が男の子を撥ねた時、ちょうど居合わせた。

Başaracağına dair küçük bir şans var.

彼が成功する見込みは少しはある。

Şans hayatınızda önemli bir rol oynar.

人生において運は重要な役割を果たす。

Bir trende şans eseri onunla tanıştım.

電車の中で偶然彼女に会った。

Şans eseri hava iyi olursa, giderim.

万一天気なら私は行きます。

Hâlâ bir şans olduğunu mu söylüyorsun?

まだチャンスがあるってこと?

Şans bir gün bize de güler.

犬も歩けば棒に当たる。

Şans eseri o, tren için vaktindeydi.

運良く彼は電車に間に合った。

Sana sadece bir şans daha vereceğim.

もう一回だけチャンスをあげよう。

O bana son bir şans verdi.

彼は私に最後のチャンスをくれた。

Tom bana ikinci bir şans verdi.

トムは私にやり直すチャンスをくれたんです。

Şans eseri mağazada Jane ile karşılaştım.

私はデパートで偶然ジェーンに会った。

Lütfen önerime bir şans daha ver.

私の提案をもう1度検討してもらえませんか。

Dün havaalanında şans eseri onunla karşılaştım.

- 僕は昨日空港で偶然彼に会った。
- 私は昨日空港で偶然彼に会った。

Büyük bir şans gibiydi, adeta talih kuşuydu.

まるでゴールドラッシュでした まさに一攫千金です

Iyi şans için şişe açacağı üzerinde kullanıldı.

幸運の栓抜きに使っていました

Onlara bir şans daha verecek kişileri bekliyorlar,

元と同じものを 作るのではなく

Bir şans elde ederek bir kader yaratacaksın.

一か八かやってみることで一財産できるだろう。

Biraz şans bazen beklenmedik bir başarıya götürür.

ちょっとした幸運が予期せぬ成功につながるときもある。

Eğer şans eseri yağmur yağarsa o gitmez.

万一雨が降れば、彼はいかないだろう。

O, tamamen şans eseri Sam ile karşılaştı.

彼はサミーにまったく偶然に会った。

Onun iyileşeceğine dair bir şans var mı?

- 彼が回復する見込みはあるのだろうか。
- 彼が回復する見込みはあるでしょうか。

Bir şans daha verilirse elinden geleni yapar.

もう一度チャンスが与えられれば、彼は最善を尽くすだろう。

Bu kitabı şans eseri bir sahafta buldum.

私はこの本を古本屋で偶然見つけた。

Size yeni sorumluluklarınız için bol şans diliyorum.

私はあなたが新しい責務をうまくこなせるよう願っています。

Bu kaçırılmayacak kadar çok iyi bir şans.

これは失うにはあまりにも惜しい機会だ。

Bunu iyi zamanlamayla yakalanmış bir şans olarak gör,

それは我が社の通常の フレームワークというより

Mars'ın doğal çevre koşullarını incelemek için bir şans.

火星での居住についての コンペティションでした

Şans eseri, bir gemi geçti ve onlar kurtarıldı.

運よく汽船が通りかかって彼らは救助された。

Tamamen şans eseri, havaalanında benim eski arkadaşımla karşılaştım.

- 全く偶然に、私は昔の友人と空港で出会った。
- まったく偶然に、私は空港で旧友に会った。

Anahtarlarımı nereye koyduğumu bilmen için şans var mı?

私はカギを置いたところなんか知りませんか。

- Benim takımım seninkine karşı şans eseri yenilirse dişimi kıracağım.
- Benim takımım sizinkine karşı şans eseri yenilirse dişimi kıracağım.

うちのチームが君のところのチームに負けるようなことが、万が一にもあれば、僕は首をやる。

Ve bana bir şans vermeleri umuduyla haber kanalına gönderdim.

これをニュース局に持ち込み チャンスを与えてくれるよう期待しました

Kötü şans ya da bağışlanabilir bir hata için cezalandırılmayacaklardı.

運が悪かったからとか うっかりミスをして 罰を受けることはありません

Her şeyi göz önünde bulundurarak, onlara bir şans daha verilmeli.

すべてを考慮すると、彼らにはもう1度機会が与えられるべきだ。

Bay Black'ın planı kabul edeceğine dair hiç şans var mı?

ブラックさんがその計画に賛成する見込みがありますか。

- Hiç böyle bir atış görmedim.
- Hiç böyle bir şans görmemiştim.

こんなすごいショットは今まで見た事がないよ。

Kendi çabaları ve biraz şans sayesinde, o, yarışmada birincilik ödülünü kazandı.

幸運やら彼自身の努力やらのおかげで、彼はコンテストで優勝した。

Ve birlikte bu "Fridays For Future" işine bir şans vermemiz gerektiğini düşündük.

皆で「Fridays For Future」の 実施をすることとなりました

Eğer ona bir şans daha verilirse o elinden gelenin en iyisini yapar.

もう一度チャンスが与えられれば、彼は最善を尽くすだろう。

Bir günlük tutmak da bize günlük yaşantımızı yansıtmak için bize bir şans verir.

日記をつけることで日々の生活に対する反省の機会を得ることにもなる。