Translation of "Verin" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "Verin" in a sentence and their arabic translations:

Dikkatinizi mendile verin.

انتبهوا إلى المنديل.

İzin verin tekrarlayayım.

دعوني أكرر ذلك

Bahsetmeme izin verin.

ملاحظة ممتعة.

İzin verin açıklayayım.

دعوني أوضح.

Siz karar verin.

‫القرار لك.‬

Bana kaşık verin.

أعطني الملعقة.

Onların gitmesine izin verin.

وتحتاج الى السماح لها بالخروج من عقلك.

Çabuk karar verin. Hadi.

‫قرار سريع،‬ ‫هيا.‬

Bana bir mola verin.

اعطني مهلة.

Bana fikrinizi verin lütfen.

أعطني رأيك من فضلك.

Resme bakmama izin verin.

دعني ألقي نظرة على الصورة.

Lütfen gitmeme izin verin.

من فضلك دعني أذهب.

Sedece gitmesine izin verin

دعك منه

Bana tüm ayrıntıları verin.

أعطني كل التفاصيل.

Bir kutu çizmeme izin verin.

لذا دعوني أرسم صندوقًا.

şunu da söylememe izin verin:

اسمحوا لي أن أقول لكم هذا أيضا:

Bana yarım kilo elma verin.

أعطني نصف كيلو من التفاح.

Bana yazacak bir şey verin.

أعطني شيئاً لأكتب عليه.

- Sorularıma cevap verin.
- Sorularımı yanıtla.

أجب على أسئلتي.

Bana bir şans daha verin.

أعطني فرصةً أخرى.

Lütfen içeri girmeme izin verin.

اتركني أدخل لو سمحت.

Bazı şeylerin gitmesine izin verin.

دعكم من بعض الأمور

Ve cesaretinizin korkunuzu bastırmasına izin verin.

وحاولوا أن تفوق شجاعتكم على خوفكم.

Bana dedim beş dakika izin verin.

قلت: اسمحوا لي خمس دقائق.

Bu mağarada yetki sizde. Kararı verin.

‫في هذا الكهف، أنت المسؤول. ‬ ‫اتخذ قرارك.‬

Size birkaç örnek vermeme izin verin.

دعوني أعطيكم بعض الأمثلة.

Size üç tüyo vermeme izin verin.

دعني أعطيك ثلاثة نصائح.

O anın ''evet'' olmasına izin verin.

فليكن ردك في تلك اللحظة "نعم" غير مشروطة.

O zaman farklı yaklaşmama izin verin.

لذا اسمحوا لي بشرح ذلك بشكل مختلف.

Telefonlarınızı bırakın ve dikkatinizi bana verin.

ضعوا جانبًا هواتفكم المحمولة وانتبهوا.

- Bana kitabı ver.
- Bana kitabı verin.

- أعطني الكتاب.
- أعطني الكتاب

Size asansörün yolunu göstermeme izin verin.

اسمح لي أن أريك الطريق إلی المصعد

- Onu ona verin.
- Bunu ona ver.

- أعطه إياه.
- أعطه إياها.

Lütfen geri geldiğinde mesajı ona verin.

رجاءً أعطه الرسالة عندما يعود.

- Bana su ver!
- Bana su verin!

أعطني الماء

- Mayuko'yu sana tanıtmama izin ver.
- Size Mayuko'yu tanıtmama izin verin.
- Mayuko'yu sizinle tanıştırmama izin verin.

اِسمح لي أن أعرّفك بمايوكو.

Uzaktan kumandayı alın ve bir karar verin.

‫لذا، تناول جهاز التحكم عن بعد‬ ‫واتخذ قرارك.‬

Akıllıca kararlar verin ve buradan birlikte çıkalım.

‫اتخذ قرارات حكيمة،‬ ‫وسنخرج من هنا معاً.‬

Ortaya başka bir çelişki atmama izin verin.

دعوني أقدم لكم بعض التناقضات في صميم العمل

Dokunmatik ekranlı cihazınızı alıp bir karar verin.

‫تناول جهازك بشاشة اللمس واتخذ قرارك.‬

Uzaktan kumandanızı alın ve bir karar verin.

‫لذا تناول جهاز التحكم عن بعد وحدد اختيارك.‬

Devlet zorla o öğretmenlere ders verin demedi

لم تقل الدولة أن القوة تعلم هؤلاء المعلمين

Önce kedimi uygun şekilde tanıtmama izin verin.

دعني أقدّم نفسي بالطّريقة الصّحيحة.

Bunlardan hangisi olduğunu bulun ve bunlara son verin.

فكّروا أيّ من هذه الأشياء هو السبب وتخلّصوا منهم.

Uzaktan kumandanızı alın ve hemen bir karar verin.

‫لذا تناول جهاز التحكم عن بعد‬ ‫واتخذ قراراً سريعاً.‬

Oyun kumandanızı alın ve hemen bir karar verin.

‫لذا تناول جهاز التحكم في اللعبة‬ ‫واتخذ قراراً سريعاً.‬

Dokunmatik ekranlı cihazınızı alın ve bir karar verin.

‫تناول جهازك بشاشة اللمس‬ ‫وحدد اختيارك.‬

Kararı siz verin. Kıyıdan mı, kaya tırmanışı mı?

‫القرار لك.‬ ‫المشي مع الساحل ‬‫أم تسلق الجرف؟‬

Bu konuda daha da açık olmama izin verin:

‫ولا يمكن النظر إلى السكان‬ ‫بمعزل عن الإنتاج أو الاستهلاك.‬

İzin verin öncelikle kendi değerlerim hakkındaki hataları paylaşayım.

لذا اسمحوا لي أن أعترف بأخطائي في قيمي.

Kentsel dönüşüm hakkında konuşmadan önce duraksamama izin verin.

الآن دعوني أن أتوقف للحظة للتحدث عن التحسين.

Hadi, uzaktan kumandanızı alın ve bir karar verin.

‫تناول جهاز التحكم عن بعد واتخذ قرارك.‬

Hadi, oyun kumandanızı alın ve bir karar verin.

‫تناول جهاز التحكم في اللعبة واتخذ قرارك.‬

Fakat temel olarak kavramın ne olduğunu göstermeme izin verin.

لكن دعوني اُريكم مفهومه بشكل مبدئي.

Artık kendisi savaşmayacağına göre… Tuileries'e dönmesine izin verin ve

لأنه لم يعد يخوض الحرب بنفسه ... دعه يعود إلى التويلري ، ويتركنا

Baylar, karşılamada birkaç söz söylemem için bana izin verin.

أيها السادة، اسمحوا لي أن أحييكم.

Klinikle ilgili bir şey yapmadan önce bana haber verin.

أخبرني قبل أن تقوم بأي شيء متعلّق بالعيادة.

Bu zor bir karar, bu yüzden akıllıca bir karar verin.

‫هذا قرار صعب،‬ ‫لذا اجعله قراراً ذكياً.‬

Bu sizin kararınız. Ama çabuk olun ve bir karar verin.

‫القرار لك.‬ ‫ولكن سارع باتخاذ قرارك.‬

Benim için bütün bunların başladığı 2010 yılına götürmeme izin verin.

وأعيدكم للوراء عندما بدأ هذا كله لي وذلك في عام 2010،

- Bana kesin bir cevap verin.
- Bana kesin bir cevap ver.

أعطني إجابةً أكيدةً.

Çabuk olun ve oraya en hızlı şekilde nasıl gideceğimize karar verin.

‫لذا أسرع واتخذ قرارك،‬ ‫أي الطريقين يمكن أن يوصلنا إلى هناك أسرع.‬

Oyun kumandanızı alın ve bir karar verin. Helikopter mi, uçak mı?

‫لذا تناول جهاز التحكم في اللعبة ‬ ‫وحدد اختيارك.‬ ‫المروحية أم الطائرة؟‬

Seçim sizin. Kararınız neyse onu yapacağım. Bir karar verin. Dana bizi bekliyor.

‫الخيار لك. سأفعل ما تقرره.‬ ‫اتخذ قرارك. "دانا" في انتظارنا.‬

Bu mağarada yetki sizde. Kararı verin. Çıngıraklı yılan ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

‫في هذا الكهف، أنت المسؤول. اتخذ القرار.‬ ‫يمكن للدغة الأفعى المجلجلة‬ ‫أن تكون قاتلة. لذا يجب أن نتوخى الحذر.‬