Translation of "Verin" in Spanish

0.016 sec.

Examples of using "Verin" in a sentence and their spanish translations:

Alarm verin!

¡Toca la alarma!

Yol verin.

Ceda el paso.

Örnekler verin.

Dé ejemplos.

Dikkatinizi mendile verin.

Fíjense bien en la servilleta.

İzin verin açıklayayım.

Déjenme explicarles.

Siz karar verin.

Ustedes deciden.

Bana zaman verin.

Denme tiempo.

Onları bana verin!

¡Dádmelos!

Kendi kararınızı verin.

Decídete.

Sorularıma cevap verin.

Responda a mis preguntas.

Bana kaşık verin.

Dame la cuchara.

Ona zaman verin.

Dale tiempo.

Bana kitabı verin.

Deme el libro.

Gitmesine izin verin.

Déjele ir.

Konuşmama izin verin.

Déjame hablar.

Artıkları köpeğe verin.

Dale las sobras al perro.

Lütfen sipariş verin.

Limítate a dar la orden.

Onu ona verin.

- Dáselo a ella.
- Dáselo.

Bir mola verin.

- Descansen ahora.
- Tómate un descanso.
- Descansa.
- Descanse.

Bana kılıcımı verin.

Dame mi espada.

Bana ya özgürlük verin ya da ölüm verin!

Dame la libertad o dame la muerte.

Gıda bankalarına verin. Evsiz sosyal yardım kuruluşlarına verin.

Donar a los bancos de comida. Donar a las organizaciones que cuidan de los desamparados.

Onların gitmesine izin verin.

evita concentrarte en ellos.

Çabuk karar verin. Hadi.

Decidan rápido. Vamos.

Hastaya hemen ilaç verin.

Dale ahora mismo la medicina al paciente.

Bana bir mola verin.

Dame un respiro.

İşi yapmamıza izin verin.

Dejá que hagamos el trabajo.

Resme bakmama izin verin.

Déjame echarle un vistazo a la imagen.

Onu duymama izin verin.

Déjame oírlo.

Bana onun ayrıntılarını verin.

Deme los detalles de ello.

Bana beş gün verin.

- Dame cinco días.
- Denme cinco días.

Bana onun yarısını verin.

Dame la mitad.

Onu denememe izin verin.

- Déjame intentarlo.
- Déjame probarlo.

Kendimi tanıtmama izin verin.

Permítame que me presente.

Onu taşımama izin verin.

Déjame llevarlo.

Tüm uyarılara kulak verin.

- Atiende a todas las advertencias.
- Atended a todas las advertencias.
- Atienda a todas las advertencias.
- Atiendan a todas las advertencias.

- Konuşmama izin verin.
- Konuşayım.

Dejame hablar.

Reçetenizi görmeme izin verin.

Déjame ver tu receta médica.

Lütfen ödememe izin verin.

Por favor, déjame pagar.

Lütfen bana vize verin.

Se lo suplico, deme por favor un visado.

Barışa bir şans verin.

Da una oportunidad a la paz.

Lütfen gitmeme izin verin.

Por favor déjame ir.

Benim için oy verin!

¡Vota por mí!

Pazartesi bana raporu verin.

Dame el informe el lunes.

Dışarı çıkmama izin verin.

¡Dejadme salir!

Sadece buna zaman verin.

Dale tiempo.

Bizim için oy verin.

Votá por nosotros.

Lütfen bana menüyü verin.

Por favor dame el menú.

İşimizi yapmamıza izin verin.

Déjenos hacer nuestro trabajo.

Tahmin etmeme izin verin.

Déjame adivinar.

Uygulama yapmama izin verin.

Déjame practicar.

Bana bir şans verin.

Deme una oportunidad.

Bize biraz izin verin.

Discúlpanos un momento.

Sedece gitmesine izin verin

Déjenlo ir.

Bana tüm ayrıntıları verin.

Dame todos los detalles.

Bana bir kağıt verin.

Dame una hoja de papel.

Bana biraz analjezik verin.

- Me da un analgésico, por favor
- ¿Me puede hacer el favor de darme un analgésico?

Ona bir oyuncak verin.

Dale una muñeca.

şunu da söylememe izin verin:

también debo contarles esto:

Bana biraz daha su verin.

Dame un poco más de agua.

Lütfen bana bir içecek verin.

Por favor, deme algo de beber.

Geldiğinde bu mektubu ona verin.

Dale esta carta cuando venga.

Lütfen bana bir fotoğrafınızı verin.

Por favor, dame una foto tuya.

Bana biraz daha çay verin.

Dame más té.

Lütfen bana bir küllük verin.

Tráigame un cenicero, por favor.

Samimi görüşünüzü duymama izin verin.

Déjame oír tu sincera opinión.

Bagajınıza yardımcı olmama izin verin.

Déjeme que la ayude con su equipaje.

Bir şarkı söylememize izin verin.

- Vamos, cantemos una canción.
- Cantemos una canción.

Bana yarım kilo elma verin.

Deme medio kilo de manzanas.

Bana yazacak bir şey verin.

Dame algo para escribir.

Yalvarırım bana bir şişe verin!

Dame una botella, ¡te lo ruego!

Bana kırmızı bir kalem verin.

- Dame un lápiz rojo.
- Deme un lápiz rojo.

Bize sadece üç hafta verin.

Danos solo tres semanas.

Bana dinlenmek için zaman verin.

Dame tiempo para relajarme.

Bana bir şans daha verin.

Dame otra oportunidad.

Lütfen içeri girmeme izin verin.

- Permítame entrar.
- Permítame pasar.

Bana iki siyah gömlek verin.

Dame dos camisetas de las negras.

Bazı şeylerin gitmesine izin verin.

Dejen ir algunas cosas,

Bana bir parça tebeşir verin.

- Dadme un trozo de tiza.
- Dame una tiza.
- Deme un trozo de tiza.

Lütfen bütün sorulara cevap verin.

Por favor, contesta a todas las preguntas.

Lütfen bana bir hamburger verin.

Por favor, deme una hamburguesa.

Lütfen, bunlardan birini bana verin.

Por favor, deme uno de éstos.

- Ona bir oyuncak verin.
- Ona bir kavırçak ver.
- Ona bir kavırçak verin.

Dale una muñeca.

- Yalvarırım bana biraz su verin.
- Gözünüzün yağını yiyeyim, bana biraz su verin.

Le suplico que me dé un poco de agua.

- Haritayı bana ver.
- Bana haritayı ver.
- Haritayı bana verin.
- Bana haritayı verin.

Dame el mapa.

Ve cesaretinizin korkunuzu bastırmasına izin verin.

e intenten que su valor tenga más peso que su miedo.

Bu mağarada yetki sizde. Kararı verin.

Ustedes están a cargo en esta cueva. Decidan.