Translation of "Yapabileceğim" in German

0.012 sec.

Examples of using "Yapabileceğim" in a sentence and their german translations:

Tüm yapabileceğim bu.

Mehr kann ich nicht tun.

Bütün yapabileceğim budur.

Das ist alles, was ich machen kann.

Yapabileceğim her şeyi yaptım.

um das Wissen zu erlangen, das ich mir so verzweifelt wünschte.

Yapabileceğim her şeyi yaptım.

Ich habe alles getan, was ich tun konnte.

Yapabileceğim bir şey yok.

Es gibt nichts, was ich tun kann.

Şimdi tüm yapabileceğim beklemek.

Alles, was wir nun machen können, ist zu warten.

Bütün yapabileceğim elimden geleni yapmaktır.

Ich kann nur mein Bestes geben.

Yapabileceğim en az şey bu.

Das ist das Mindeste, was ich tun konnte.

Şu anda tüm yapabileceğim beklemek.

Im Moment kann ich nichts anderes tun, als zu warten.

"Neden bunu yaptın?" "Yapabileceğim için."

„Warum hast du das getan?“ – „Weil ich es konnte.“

Burada yapabileceğim her şeyi yaptım.

Ich habe hier alles getan, was ich konnte.

- Bu konuda yapabileceğim bir şey yok.
- Onun hakkında yapabileceğim bir şey yok.

Es gibt nichts, was ich dafür tun kann.

Bu konuda yapabileceğim bir şey yok.

Es gibt nichts, was ich dafür tun kann.

Yapabileceğim daha fazla bir şey yok.

Mehr kann ich nicht tun.

Hâlâ yapabileceğim bir şeyler olduğunu umuyorum.

Ich hoffe, dass es noch etwas gibt, was ich machen könnte.

Senin için yapabileceğim bir şey var mı?

Gibt es etwas, was ich für Sie tun kann?

Yapabileceğim bir şey olup olmadığını bana bildirin.

Lass es mich wissen, wenn es irgendetwas gibt, was ich tun kann.

Yapabileceğim daha fazla bir şey var mı?

Gibt es noch etwas mehr, das ich tun kann?

Bunu değiştirmek için yapabileceğim bir şey yok.

Es gibt nichts, was ich tun könnte, um das zu ändern.

Yapabileceğim bir şey olup olmadığına bir bakayım.

Ich werde sehen, ob es etwas gibt, das ich tun kann.

Şimdi sizin için yapabileceğim bir şey var mı?

Kann ich jetzt etwas für Sie tun?

Ne yaptığım kişi değilim, fakat ne yapabileceğim kişiyim.

Ich bin nicht, was ich tue, ich bin, was ich tun kann.

Şu anda tüm yapabileceğim burada oturmak ve dinlemek.

Ich kann im Moment nichts anderes tun, als hier zu sitzen und zuzuhören.

Yardım etmek istedim ama yapabileceğim hiçbir şey yoktu.

Ich wollte helfen, aber es gab nichts, das ich tun konnte.

Bunun senin için yapabileceğim tek şey olduğuna inanıyorum.

Ich glaube, dass dies das Einzige ist, was ich für dich tun kann.

Önerdiğinin bu olmadığını biliyorum ama bütün yapabileceğim buydu.

Ich weiß, das ist nicht, was du vorgeschlagen hast, aber das war alles, was ich tun konnte.

Üzgünüm, sizin için yapabileceğim başka bir şey yok.

Ich bedauere: ich kann nichts mehr für Sie tun.

Yardım etmek için yapabileceğim bir şey var mı?

Kann ich irgendetwas tun, um zu helfen?

Tom'a yardım etmek için yapabileceğim bir şey yoktu.

Ich konnte nichts tun, um Tom zu helfen.

Tablo yapma nispeten iyi yapabileceğim başka bir şeydir.

Malen ist noch etwas, was ich relativ gut kann.

Ona yardım etmek için yapabileceğim hiçbir şey yok.

Ich kann ihm durch nichts helfen.

Keşke yardım etmek için yapabileceğim bir şey olsa.

Ich wünschte, es gäbe etwas, was ich tun könnte, um zu helfen.

Senin için yapabileceğim özel bir şey var mı?

- Kann ich irgendetwas Spezielles für dich tun?
- Gibt es irgendetwas Besonderes, das ich für dich tun kann?
- Gibt es irgendetwas Besonderes, das ich für euch tun kann?
- Kann ich irgendetwas Spezielles für euch tun?

Sizin için yapabileceğim bir şey varsa, bana bildirmekten çekinmeyin.

- Wenn es etwas gibt, was ich für dich tun kann, dann zögere nicht und lasse es mich wissen.
- Wenn ich etwas für dich tun kann, zögere nicht, es mir zu sagen!

Senin için yapabileceğim bir şey olursa, lütfen bana bildir.

Falls es irgendetwas gibt, was ich für dich tun kann, lass es mich bitte wissen.

Senin için yapabileceğim başka bir şey olmadığından emin misin?

Kann ich sonst bestimmt nichts für dich tun?

Korkarım ki yardım etmek için yapabileceğim çok şey yok.

Ich fürchte, dass ich da nicht viel werde machen können, um Ihnen zu helfen.

Burada sığınak yapabileceğim tek şey ıslak çalılar, yosun ve taşlar.

Um mich zu schützen, gibt es hier nur nasses Gestrüpp, Moos und Fels.

Senin için yapabileceğim bir şey varsa, benimle temasa geçtiğinizden emin olun.

- Wenn es etwas gibt, was ich für dich tun kann, dann melde dich unbedingt bei mir!
- Wenn es etwas gibt, was ich für Sie tun kann, dann melden Sie sich bei mir!

Tom'un bir iş bulmasına yardım etmek için yapabileceğim her şeyi yaptım.

Ich tat alles, was ich konnte, um Tom bei der Arbeitssuche zu helfen.

- Yardım etmek için yapabileceğim bir şey olup olmadığını görmek için buraya geldim fakat benim yapabileceğim bir şey yok gibi görünüyor.
- Buraya yardım etmek için yapabileceğim bir şey olup olmadığını görmeye geldim fakat benim yapmam için bir şey yok gibi görünüyor.

Ich bin gekommen, weil ich mal sehen wollte, ob ich irgendwie helfen könnte, aber es scheint ja nichts zu geben, was ich tun kann.

- Senin için yapabileceğim başka bir şey var mı?
- Başka bir arzunuz var mı?

Gibt es noch etwas, was ich für dich tun kann?

- Beklemekten başka yapabileceğim bir şey yok.
- Sadece bekleyebilirim.
- Beklemekten başka bir şey yapamam.

Ich kann nur warten.

- Yardım edebileceğim bir şey var mı?
- Size yardım etmek için yapabileceğim bir şey var mı?

Gibt es etwas, was ich tun kann, um dir zu helfen?

- Tom'un nerede olduğunu merak etmekten başka yapabileceğim bir şey yok.
- Acaba Tom nerelerde, merakıma engel olamıyorum.
- İster istemez Tom'un nerede olduğunu merak ediyorum.

Ich kann nicht umhin, mich zu fragen, wo Tom ist.