Translation of "Yaşarken" in German

0.005 sec.

Examples of using "Yaşarken" in a sentence and their german translations:

Yaşarken umut et.

Hoffe, solange Du lebst!

Ormanda yaşarken sıtmaya yakalanmış.

Er bekam Malaria, als er im Dschungel lebte.

Amerika'da yaşarken arkadaşlarımla golf oynadım.

Als ich in den Vereinigten Staaten lebte, spielte ich mit meinen Freunden Golf.

Tom Quebec'te yaşarken Fransızca öğrendi.

Tom lernte Französisch, als er in Québec lebte.

New York'ta yaşarken bir apartman dairesi kiraladık.

In New York wohnten wir in einer Mietwohnung.

Ben Roma'da yaşarken, her gün metroya bindim.

Als ich in Rom wohnte, fuhr ich täglich mit der U-Bahn.

Tom Boston'da yaşarken Mary ile arkadaş oldu.

Tom freundete sich mit Mary an, als er in Boston lebte.

Girdiğim her uyuşmazlık ortamında oradaki elektriğin olağanüstü güzelliğini yaşarken

Ich erlebte in diesen Räumen eine besonders schöne Spannung.

Yaşarken tanınmayan birçok büyük düşünür ölümden sonra ünlü oldu.

Viele herausragende Denker, die ihr Leben lang unbekannt blieben, wurden postum berühmt.

- Evsizken sık sık bu bankta uyurdum.
- Sokakta yaşarken sık sık şu bankın üstünde uyurdum.

- Ich habe oft auf dieser Bank geschlafen, als ich obdachlos war.
- Auf der Bank dort schlief ich oft, als ich obdachlos war.