Translation of "Yaşın" in French

0.008 sec.

Examples of using "Yaşın" in a sentence and their french translations:

Kırk yaşın üzerindedir.

Il a passé la quarantaine.

18 yaşın üzerindeyim.

J'ai plus de dix-huit ans.

- Kaç yaşındasın?
- Yaşın kaç?

- Quel âge as-tu ?
- Tu as quel âge ?
- Quel est ton âge ?

Yaşın hakkında yalan söyleme.

Ne mens pas sur ton âge.

- Yaşınız nedir?
- Yaşın kaç?

- Quel âge as-tu ?
- Quel âge avez-vous ?

- Onun 40 yaşın üzerinde olduğunu düşünüyorum.
- Bence o 40 yaşın üzerinde.
- Sanırım o 40 yaşın üzerinde.

Je pense qu'elle a plus de 40 ans.

O, elli yaşın üzerinde olmalı.

- Il doit avoir passé les cinquante ans.
- Il doit avoir la cinquantaine passée.

O otuz yaşın üzerinde olamaz.

- Elle ne peut avoir plus de trente ans.
- Elle ne peut avoir plus de 30 ans.

18 yaşın altındaki insanlar evlenemezler.

Les gens en dessous de dix-huit ans ne se marient pas.

Bu şarap bir yaşın üzerinde.

Ce vin a plus d'un an.

Her yaşın kendi güzelliği var.

Chaque âge a ses plaisirs.

O, kesinlikle kırk yaşın üzerindedir.

- Elle a certainement plus de quarante ans.
- C'est certainement une quadra.

O sadece otuz yaşın üstünde.

Il a un peu plus de trente ans.

O, otuz yaşın üstünde gibi görünüyor.

Il semble qu’elle ait passé la vingtaine.

18 yaşın üzerindeki insanlar araba sürebilir.

Les personnes de plus de 18 ans peuvent conduire une voiture.

18 yaşın altındaki çocuklar içeri alınmazlar.

Les personnes de moins de dix-huit ans ne sont pas admises.

Üç yaşın altındaki çocuklar ücretsiz kabul ediliyor.

L'entrée est gratuite pour les enfants de moins de trois ans.

İçimizde daima yaşın olgunlaştıramadığı bir şey vardır.

Il y a toujours quelque chose en nous que l'âge ne mûrit pas.

Araç kullanmak için 18 yaşın üstünde olmak zorundasın.

Tu dois avoir plus de dix-huit ans pour conduire.

On sekiz yaşın üstündeki biri yetişkin olarak sayılır.

Toute personne de plus de dix-huit ans compte pour un adulte.

- Kaç yaşında olduğun umurumda değil.
- Yaşın umurumda değil.

- Je me fiche de l'âge que tu as.
- Je me fiche de l'âge que vous avez.

O genç görünüyor ama aslında 40 yaşın üzerinde.

Il paraît jeune, mais en réalité, il a plus de 40 ans.

O genç görünüyor, ama gerçekte o, 40 yaşın üzerinde.

Elle a l'air jeune mais en réalité elle a plus de 40 ans.

Bayan Klein 80 yaşın üzerinde, ama hâlâ çok aktif.

Madame Klein a plus de 80 ans, mais elle est encore très active.

On üç yaşın altındaki çocuklar bu yüzme havuzuna kabul edilmemektedir.

Les enfants de moins de treize ans ne sont pas admis dans cette piscine.

- Sanırım o otuzun üzerindedir.
- Ben onun otuz yaşın üzerinde olduğunu tahmin ediyorum.

- Je lui donne plus de trente ans.
- Elle doit sûrement avoir plus de trente ans.

Biletler 30 dolar, park etmek ücretsiz ve on yaşın altındaki çocuklara ücretsiz giriş.

Les tickets sont à 30 dollars, le stationnement est gratuit et les enfants sont admis gratuitement.