Translation of "Hastalık" in French

0.018 sec.

Examples of using "Hastalık" in a sentence and their french translations:

Hastalık oldukça ilerlemesine rağmen

Et même si la maladie progressait de façon significative

Hastalık partiye gitmemi engelledi.

La maladie m'empêcha de me rendre à la fête.

O hastalık nedeniyle yoktur.

Il est absent pour cause de maladie.

O, hastalık bahanesiyle gelmedi.

Il n'est pas venu sous prétexte de maladie.

Hastalık bulaşmasaydı, öksürüğe tutulmazdım.

- Je n'aurais pas attrapé le rhume si je n'avais pas été contaminé.
- Je n'aurais pas attrapé le rhume si je n'avais pas été contaminée.

Sivrisinekler hastalık için taşıyıcıdırlar.

Les moustiques sont vecteurs de maladies.

Bir hastalık yüzünden gelemedi.

Elle n'a pas pu venir pour cause de maladie.

Bu ciddi bir hastalık.

C'est une maladie sérieuse.

Bu bir hastalık değil.

Il ne s'agit pas d'une maladie.

Sebep bir hastalık değildir.

La raison n'est pas une maladie.

Bu hastalık nasıl yayılır?

- Comment se répand la maladie ?
- Comment la maladie se diffuse-t-elle ?
- Comment la maladie  se répand-elle ?
- Comment cette maladie se diffuse-t-elle ?

Bu hastalık kanser olabilir.

Sa maladie pourrait être un cancer.

Hastalık çeşitli şekillerde yayıldı.

La maladie se répandit de plusieurs manières.

Hastalık nedeniyle okulda yoktum.

J'étais absent de l'école pour cause de maladie.

Hastalık için tedavi yok.

Il n'y a pas de remède à cette maladie.

Bu şekilde, hastalık yerlerini belirliyoruz.

pour détecter une concentration d'une maladie.

Bu hastalık asla dünyaya yayılamayacaktı

cette maladie ne se propagerait jamais dans le monde

Bir salgın hastalık patlak verdi.

Une épidémie s'est déclarée.

Hastalık onun dışarı çıkmasını engelledi.

Il n'a pas pu sortir à cause de la maladie.

Bahar yorgunluğu bir hastalık değildir.

La montée de sève n'est pas une maladie.

"Hastalık Güney Çin'de aylardır ilerlemekteydi"

La maladie s'est développée pendant des mois dans le sud de la Chine.

Hastalık beni okula gelmekten alıkoydu.

La maladie m'a empêché d'aller à l'école.

Önemli bir hastalık geçirdin mi?

Avez-vous déjà eu une maladie grave ?

Yarın işten hastalık izni alıyorum.

Je me fais porter pâle, demain.

Hastalık ve kıtlık birlikte giderler.

Famine et maladie vont de pair.

Bir hastalık yüzünden o yoktu.

Elle était absente à cause d'une maladie.

Hastalık onun partiye katılmasını engelledi.

La maladie l'a empêché de venir à la fête.

Bu hastalık turistler tarafından getirildi.

Cette maladie a été introduite par les touristes.

Ve bu hastalık daha da kötüleştiğinde

Et à mesure que la maladie s'aggravait,

Hastalık bitsin sizi biz gene döveriz

Laissez la maladie finir, nous vous battons à nouveau

Duyguları harap eden, yıkıcı bir hastalık.

Cette maladie dévastatrice sur laquelle on met beaucoup d'émotions personnelles.

Hiç ciddi bir hastalık geçirdiniz mi?

Avez-vous déjà eu une maladie grave ?

Salgın hastalık sırasında binlerce insan öldü.

Des milliers de personnes sont mortes pendant la peste.

Hastalık onu okuldan vazgeçmesi için zorladı.

La maladie l'a forcé à abandonner l'école.

Eğer bu süreç içerisinde hastalık belirtisi olursa

S'il y a un signe de maladie dans ce processus

Yalnızlık artık beni mutlu etmeyen bir hastalık.

La solitude est une maladie qui ne me rend plus heureux.

Bu hayatınızı riske atan hastalık türü değildir.

Ce n'est pas le genre de maladie qui met votre vie en péril.

Büyükbabam seksen yaşında bir hastalık nedeniyle hayatını kaybetti.

Mon grand-père est mort d'une maladie à 80 ans.

Hastalık genellikle çok uygunsuz bir zamanda ortaya çıkabilir.

La maladie survient souvent à un moment très inopportun.

Bu sabah hastalık yüzünden iş yerine gidemeyeceğimi belirttim.

Je me suis fait porter pâle, ce matin.

Hastalık bulaşan ve ölen insan sayısı artmaya devam etti.

et le nombre de gens infectés et mourants continuait de grimper,

Gördüğünüz gibi bu, ilerleyen ve sürekli değişen bir hastalık.

Voyez, cette maladie est progressive et en constante évolution.

Bazı açılardan, eğitim bir hastalık gibidir: Onun üstesinden gelmelisin.

- Par certains côtés, l'éducation est pareille à une maladie : il nous faut en triompher.
- Par certains aspects, l'éducation est pareille à une maladie : il nous faut en triompher.

Diğer gruba göre yüzde 60 daha az aortic hastalık geliştirdi,

avaient 60 % de maladies aortiques en moins que les lapins de l'autre groupe,

Hastalık hala Sierra Leone'de hızlı bir şekilde yayılmaya devam ediyordu,

la maladie se répandait toujours rapidement en Sierra Leone

Bunun anlamı, hiçbir şekilde ücretli hastalık iznine ayrılmaya elverişli değiliz.

"cela signifie donc que nous ne sommes pas éligibles aux prestations ou aux congés maladie payés."

- Tom hastalık düzeyinde bir yalancıdır.
- Tom iflah olmaz bir yalancı.

- Tom est un mythomane.
- Tom est un menteur pathologique.

- Birçoğu bu hastalık yüzünden hayatta kalmaz.
- Çoğu bu hastalıktan kurtulamaz.

Peu survivent à cette maladie.

- Aşırı çalışması onu hasta etti.
- Aşırı çalışması ona hastalık getirdi.

- L'excès de travail l'a rendu malade.
- Son surmenage lui a causé une maladie.

Diğer ülkelerin hastalık iznini nasıl çözdüğüne bakarsanız, İtalya ve Japonya gibi bazıları,

Si vous regardez comment d'autres pays gèrent les congés de maladie payés, certains d'entre eux, comme l'Italie

Eğer herhangi bir nedenle hastalık izni almak zorunda kalırsam, şirket listeden başka

"Si, pour une raison quelconque, je dois me porter malade,"

Bir doğal afet veya salgın hastalık bütün popülasyonu büyük bir hızla ortadan kaldırabilir.

Un désastre naturel ou une épidémie pourrait décimer rapidement toute une population.

Yeni ücretli hastalık izni yasalarını zorladılar. Ve bir avuç kadar yerde bunu başardılar.

dans des villes et États à travers le pays. Et dans une poignée d'endroits, ils ont réussi.

CDC(Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri) en az %60 alkol içeren el dezenfektanlarını tavsiye ediyor.

Le CDC recommande des désinfectants pour les mains comprenant au moins 60% d'alcool.