Translation of "Erkeğin" in French

0.005 sec.

Examples of using "Erkeğin" in a sentence and their french translations:

Bir erkeğin, başkasının kalbini

Je connais un homme qui préférerait mourir

Erkeğin zaafı kadının gücüdür.

Les faiblesses des hommes font la force des femmes.

İngiltere her erkeğin görevini yapacağını umuyor.

L'Angleterre attend de chacun qu'il fasse son devoir.

Bir erkeğin sesini duydum, kadının değil.

Ce n'est pas une voix de femme mais une voix d'homme que j'ai entendue.

İyi eğitim almış, beyaz ırktan bir erkeğin

Un homme blanc instruit ne peut pas comprendre

Erkeğin boşanması için bir sebebe ihtiyacı yoktu

l'homme n'avait pas besoin d'une raison pour divorcer

Partide her erkeğin bir kravat takması gerekiyor.

Tous les garçons sont censés porter une cravate à la soirée.

Karısı olmadan, bir erkeğin hiçbir değeri yoktur.

Sans une femme, un homme ne vaut rien.

Birçok erkeğin, kadınlardan daha büyük göğüsleri vardır.

- De nombreux hommes ont davantage de poitrine que des femmes.
- De nombreux hommes sont dotés de davantage de poitrine que les femmes.

Yetişkin bir erkeğin ağlamasını görmekten nefret ederim.

Je déteste voir un homme adulte pleurer.

Erkeğin serenadı bu defa ona bir eş kazandırdı.

Cette fois, sa sérénade a attiré une partenaire.

Fakat genç erkeğin dar dalı paylaşmasına izin verilmiyor.

Mais le jeune mâle n'est pas admis sur la branche.

Bu minik erkeğin etkili bir ses bulması lazım.

Le petit mâle doit trouver sa voix.

Birkaç sözcük, bir erkeğin gerçek karakterine ihanet edebilir.

Quelques mots peuvent trahir le caractère d'un homme.

Kimin en vahşi, erkeğin mi dişinin mi olduğunu görüyoruz.

qui des deux est le plus féroce, les mâles ou les femelles ?

Bir erkeğin evlenmesinden sonra asla yapmaması gereken birçok şey var.

Il y a beaucoup de choses qu'un homme ne devrait jamais faire une fois marié.

Standartları da çok yüksek. Bu erkeğin çağrısında özel bir şeyler var.

Et elle est exigeante. Son appel a quelque chose de spécial.

Ve dahası, destanda olduğu gibi birkaç erkeğin de önden kafaları kesilmişti.

des hommes avaient été décapités par l'avant, tout comme dans la saga.

Gece yarısı ziyafeti bu genç erkeğin daha dominant orangutanlardan kaçınma yöntemi olabilir.

Ce festin nocturne est peut-être la méthode de ce jeune mâle pour éviter les orangs-outans dominants.

Arkadaşım eşcinsel ve o, erkeğin kadına yaptığı oral seksin iğrenç olduğunu düşünüyor.

Mon ami est gay et il trouve que les cunnilingus sont dégoûtants.

Bir erkeğin elinde bir demet çiçek varsa, bu onun botanik çalışmayacağı, fakat anatomi çalışacağı anlamına gelir.

Si un garçon a un bouquet de fleurs à la main, cela signifie qu'il a l'intention d'étudier l'anatomie et non pas la botanique.

On yaşındaki bir erkeğin bir hayvan yirmi yaşındakinin bir çılgın, otuzundakinin bir başarısızlık, kırkdakinin bir dolandırıcı ve ellisindekinin bir suçlu olduğu söylenmektedir.

On a dit que l'homme à dix ans est un animal, à vingt un fou, à trente un échec, à quarante un mensonge et à cinquante un criminel.

Her erkeğin işi, ister edebi ya da müzik ya da bir resim ya da mimari ya da başka bir şey olsun, her zaman kendisinin bir portresidir.

Toute œuvre d'un homme, que ce soit littérature ou musique ou image ou architecture ou quoi que ce soit d'autre, est toujours un portrait de lui-même.