Translation of "Almış" in French

0.007 sec.

Examples of using "Almış" in a sentence and their french translations:

Eğitimini almış dinin

religion instruite

Kate soğuk almış.

Katrin est enrhumée.

Sabah şemsiyesini almış mıydı?

A-t-elle pris son parapluie ce matin ?

Etin tadını almış bir kere.

Il aime la viande.

Genç yavrular başlarına bela almış.

Les petits ont des ennuis.

Reklam almış gibi olduk ama

Nous semblions avoir reçu de la publicité, mais

Isimler almış ama gölgede kalan

sujets pour activer le rôle des femmes dans la société mais est restée dans l' ombre avec

- Soğuk almış olmalıyım.
- Üşütmüş olmalıyım.

C'est sûr qu'il a attrapé un rhume.

Hiç diyabet tanısı almış mıydınız?

- Vous a-t-on déjà diagnostiqué un diabète ?
- Est-ce qu'on t'a déjà diagnostiqué un diabète ?

çabukluk arayışımızda uygunluk kalitenin yerini almış.

et la commodité l'emporte sur la qualité dans notre quête du rapide.

Altınını ipotek etmiş ve kredi almış.

Elle a mis son or en gage et obtenu un prêt.

Birisi yanlışlıkla benim şemsiyemi almış olmalı.

Quelqu'un a dû prendre mon parapluie par inadvertance.

Jack yanlışlıkla benim şemsiyemi almış olabilir.

Jack a peut-être pris mon parapluie par erreur.

Mary klasik eğitim almış bir müzisyendir.

Mary est un musicienne de formation classique.

İyi eğitim almış, beyaz ırktan bir erkeğin

Un homme blanc instruit ne peut pas comprendre

Mimar prestijli bir ödül almış olduğuyla övündü.

L'architecte se vantait d'avoir reçu une récompense prestigieuse.

- Dedem bana almış!
- Dedem onu bana aldı!

Grand-père me l'a acheté !

- Ona dedesinin adı verildi.
- Adını dedesinden almış.

Il fut prénommé d'après le prénom de son grand-père.

Param olsaydı o arabayı satın almış olurdum.

J'aurais acheté cette voiture si j'avais eu les moyens.

Tom telefon numarasını almış olsaydı Mary'yi arardı.

Tom aurait appelé Mary s'il avait eu son numéro de téléphone.

- Çocukları Tom'un yanında.
- Tom çocuklarını yanına almış.

Tom a ses enfants avec lui.

Sanırım Tom geçen hafta baktığı evi almış.

Je crois que Tom a acheté la maison qu’il a regardée la semaine dernière.

O yaşını başını almış. En azından otuz yaşında.

Elle n'est plus une jeunesse, elle a au moins trente ans.

Bu tabloyu satın almış olsaydım, şimdi zengin olurdum.

Si j'avais acheté ce tableau autrefois, maintenant je serais riche.

Ben anahtarı almış olsaydım, kapının arkasında duruyor olmazdım.

Si j'avais pris la clef, je ne serais pas debout derrière la porte.

Başarılı, iyi eğitim almış, beyaz ırktan Amerikalı bir erkektim.

J'étais riche, instruit, blanc, américain et homme.

- Hiç sara tanısı almış mıydınız?
- Hiç epilepsi teşhisi aldınız mı?

- Vous a-t-on déjà diagnostiqué un trouble épileptique ?
- Est-ce qu'on t'a déjà diagnostiqué un trouble épileptique ?

- Hiç astım teşhisi aldınız mı?
- Hiç astım tanısı almış mıydınız?

- A-t-on déjà diagnostiqué chez vous de l'asthme ?
- A-t-on déjà diagnostiqué chez toi de l'asthme ?

- Tom sarhoş.
- Tom kafayı bulmuş.
- Tom'un kafası güzel.
- Tom uyuşturucu almış.

- Tom est défoncé.
- Tom plane.

Sonunda bu son üç hafta boyunca almış olduğum postaları yanıtlamak için zamanım var.

Je dispose enfin du temps pour répondre à la correspondance que j'ai reçue ces trois dernières semaines.

Kedim henüz kısa bir süre önce açık arttırmadan almış olduğum çiçek vazomu kırdı.

Mon chat a cassé le vase à fleurs que j'ai acheté lors d'une vente aux enchères il y a peu de temps.

Tüm bunlarla beraber artık düşmanlarının çoğunu öldürmüş ve kuzey sınırını güvene almış olan Vlad,

Avec la plupart de ses rivaux morts et sa frontière du nord-ouest sécurisée, le voïvode de Valachie projeta