Translation of "Bakıldığında" in French

0.007 sec.

Examples of using "Bakıldığında" in a sentence and their french translations:

Ve üstelik bakıldığında manyetosferin gücü

et en plus, la puissance de la magnétosphère

Ama arka tarafından bakıldığında yazı gözükmez

mais le texte n'est pas visible lorsqu'il est vu de dos

Uçaktan bakıldığında, ada çok güzel görünüyor.

Vu d'avion, cette île a l'air très belle.

Ay'dan bakıldığında Dünya top gibi yuvarlaktır.

De la Lune, la Terre ressemble à un ballon.

Gökyüzünden bakıldığında, köprü daha güzel görünür.

Ce pont est encore plus beau vu du ciel.

Uzaydan bakıldığında, dünya nispeten küçük görünüyor.

Vue de l'espace, la Terre semble relativement petite.

Uzaktan bakıldığında, bir insan yüzü gibi görünüyordu.

De loin, il ressemblait à un visage humain.

Uzaktan bakıldığında, kaya insan yüzü gibi görünüyordu.

Vu de loin, le rocher ressemblait à un visage humain.

Uzaktan bakıldığında pek çok şey hoş görünecektir.

Quand on regarde de loin, la plupart des choses paraissent jolies.

Gökyüzünden bakıldığında, nehir kocaman bir yılan gibi görünüyordu.

Vue depuis le ciel, la rivière ressemblait à un énorme serpent.

Uzaktan bakıldığında taş bir insan yüzü gibi görünüyor.

Vue de loin, cette pierre ressemble à un visage humain.

Uçaktan bakıldığında, ada büyük bir örümcek gibi görünüyor.

Vue d'avion, l'île ressemble à une grosse araignée.

Uzaktan bakıldığında, büyük kaya eski bir kale gibi görünüyor.

Vu de loin ce grand rocher ressemble à un vieux château.

Uzaktan bakıldığında, bu taş bir kişinin yüzü gibi görünüyor.

- Vue de loin, cette pierre ressemble à un visage humain.
- À distance, cette pierre ressemble à un visage humain.

Sağlık açısından bakıldığında Tokyo böylesine güzel bir yer değil.

Du point de vue de la santé, Tokyo n'est pas tellement un bon endroit pour vivre.

Geriye doğru bakıldığında, ben muhtemelen oraya onunla gitmemem gerekirdi.

En y repensant, je n'aurais probablement pas dû aller là avec elle.

Geçmişe bakıldığında, çöplerimizi evlerimize çok yakın yakmamamız gerektiği apaçık ortadadır.

Rétrospectivement, il peut sembler évidemment que nous n'aurions pas dû brûler nos ordures si près de chez nous.

Napolyon, Davout'a - geriye dönüp bakıldığında - yeteneğini feci bir şekilde boşa harcayan bir rol verdi.

Napoléon a donné à Davout un rôle qui - avec le recul - semble un gaspillage désastreux de sa capacité.